Mehmet Şandır

Mehmet Şandır

ŞAM’IN ŞEKERİ ACIDIR

2023, içeride seçim dışarıda Suriye yılı olacak…

Yeni yılın başlangıcında birbirini besleyen iki konudur seçim ve Suriye meselesi…

Suriye sorunu seçimlerde AKP iktidarının önüne ağır bir fatura koyacaktır.

AKP İktidarı, 2011 Mart ayında başlayan Suriye olaylarına tüm ikazlara rağmen ham hayallerle müdahil olmuştu. Suriyeli sığınmacıların oluşturduğu sosyal rahatsızlığın ve ekonomik maliyetin ayrıca Suriye’den kaynaklanan terör saldırılarını önlemek için yapılan askeri hareketlerin maliyetinin (ve de şehitlerin) hesabı, bu seçimlerde AKP’den ve Sayın Cumhurbaşkanından sorulması kaçınılmazdır.

Suriyeli sığınmacıları ülkelerine geri göndermek için seçimler öncesinde Esad’la görüşmek gayretleri bu endişeden kaynaklanmaktadır.

Ancak bunun da bir maliyeti olacaktır.

AKP için bıçak sırtı bir durum; Vatandaşlık vererek OY’larını alacağını umduğu Suriyelileri, “geri gönderilmek” ihtimali çok rahatsız edecektir. Ayrıca İdlip kırsalında toplanan rejim muhalifi milyonlarca insanın Esad’la anlaşılması ihtimali karşısında yeniden Türkiye’ye sığınma ihtiyacı duyması yani yeniden yüzbinlerce sığınmacı ile karşılaşmak ihtimali bir felaket korkusu yaratacak ve toplum bu ihtimale karşı büyük tepki verecektir. Kısacası iki ucu keskin bir bıçak; seçimlerde Cumhur İttifakı’nı ve Sayın Erdoğanı kesecek gibi görünüyor.

Suriye konusu Türkiye için artık taşınamaz ve sürdürülemez bir boyuta ulaştı. Suriye konusunda Türkiye, önceliklerini yeniden gözden geçirmek ve yeni pozisyonlar almak zorundadır. Suriye, Türkiye için iç savaş başlangıcındaki anlamında ve konumunda değil; şartlar, taraflar ve olay değişti. Artık Suriye’de bir hak-hukuk mücadelesi yok, iç savaş boyutunu aşalı çok oldu, bölgesel ve küresel bir savaş durumu yaşanıyor. Muhataplarımız ABD, Rusya, İran’dır ve bunların küresel projeleridir.

Taşeron olarak kullanılan terör örgütleri üzerinden Türkiye tehdit edilmektedir.

Artık Suriye konusu Türkiye için bir milli güvenlik/beka sorunudur.

Sonuçta Suriye, Türkiye için bir bataklığa dönüştü. Bir halk tekerlemesi var; “…al gel, gelmiyor; bırak gel, bırakmıyor” Daha da kötüsü, zorunlu olarak gittik ancak bugün “gönüllü olarak geri dönelim” diyoruz, dönemiyoruz. Kahraman/kurtarıcı olmaktı hayalimiz şimdi rejim için düşman, beslediğimiz, desteklediğimiz rejim muhalifleri için Esad’la anlaşmaya çalışan bir dönek olduk.

Esad rejimini değiştirmek ve kendilerine benzer bir yapıyı Suriye ve diğer Arap toplumlarına taşımak hayalleri kuran AKP İktidarı, Cumhuriyet döneminin tarihi hatasını yaptı; Suriye’de yaşanan toplumsal olaylara sözde demokrasi adına hak-hukuk adına destek verdi. Olaylardan kaçanlara “Açık Kapı” politikası uygulayarak sınırlarını açtı. 100 bin kişi olarak öngörülen sığınmacı sayısı bugün İdlip kırsalındakilerle beraber Sayın Hulusi Akar’ın tespiti ile söylersek 9 milyon kişiye yükseldi. Olaylar 3 ayda bitecekti; Şam’da Emevi Camisinde Cuma namazı kılacaktılar, 12 yıl tamamlandı daha kaç yıl süreceği bilinmiyor; Esad’ın elini sıkabilmek için Rusya lideri Putin’in himmetine muhtaç duruma düştüler; Allah yardımcıları olsun!

Bir sonuç olarak ifade edersek bugün Suriye Devleti diye bağımsız bir devletten bahsetmek çok zor; Topraklarının üçte biri; Fırat Nehri’nin doğusu, en verimli tarım toplrakları ve petrol kuyularının olduğu alanlar ABD tarafından işgal edilmiş durumda. Kuzeyinde çok haklı bir sebeple Türkiye askeri varlığı, doğusunda ABD’nin korumasında eğitilen ve donatılan yüz bin askeri varlığı ile Kürt siyasi yapılanması, kuzey batısında selefi örgütlerin hakimiyetinde dört milyon nüfusu ile İdlip bölgesi, ülkenin kalan kısmında Rusya ve İran; işgal altında bir ülke. Nüfusunun yarısı yurt dışına sığınmış, yetişmiş insanları ve milli sermayesi ülke dışına kaçmış, sanayisi çökmüş, alt yapısı tahrip olmuş bir ülke; yangın yeri gibi…Allah yardımcıları olsun!

BENCE
Bu konuda AKP İktidarı’nın gerçekleştirebileceği hiçbir çözüm kalmamıştır. Gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklerseniz yakasına kravat bağlamanız mümkün olmaz.
Türkiye ve Suriye, coğrafya, tarih, sosyoloji ve kültür birliği ile ilahi bir kader olarak ayrılmaz bir bütündür; dost ve iyi komşuluk ilişkisi içinde olmak mecburiyetindedir. Abbasi İslam Devleti’nin Mısır valisi Tolunoğlu Ahmet Bey’in 868 yılında başlayan hakimiyetinden 1918 yılına kadar bin yılı aşkın bir süre Suriye’yi Türk devletleri yönetmiştir.

Cumhuriyet döneminde çok uzun yıllar süren “düşmanlık” döneminden büyük emeklerle geçtiğimiz dostluk dönemini AKP, bir yanlış hesapla (veya acemilikten) bitirmiştir.

Oyuna geldiler, yaptıkları yanlışı anladılar dönmek için çok gayret ettiler ancak insiyatifi kaybettiler ve sonuçta Suriye, bir bataklık gibi Türkiye’yi içine çekti; şimdi boğuluyoruz!

Bu sonuç Sayın Erdoğan’ın BOP Eşbaşkanı olmak kuruntusunun/aldanmışlığının eseridir. Seçimlerde bunun bir faturasının olması mukadder akibettir.

Şam’ın şekeri acıdır!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Şandır Arşivi