Felix Mendelssohn: Romantik Dönemin Klasik Ruhlu Dehası

“Goethe, Mozart’ı gençliğinde dinlemiş ve dâhiliğine tanıklık etmiş biriydi. Felix piyano çalmaya başladığında, Goethe büyük bir hayranlıkla dinledi ve ‘Bu çocuk Mozart’tan bile daha hızlı gelişiyor!’ dedi. Ve ekledi: ‘Ama bakalım, müzik tarihinde bir Mozart’a daha yer var mı?"

Mozart’a rakip mi?

Felix Mendelssohn’un (1809-1847) kökeni varlıklı ve kültürlü bir çevreye dayanıyordu. Büyükbabası Moses Mendelssohn "modern Platon" lâkabıyla anılan bir filozoftu. Babası farklı bir yetenek alanına sahipti. Hamburg’da güçlü bir banka kurarak servet sahibi oldu. Eşi ise ailenin entelektüel hayatını besleyen bir figürdü. Dilbilimci, müzisyen ve kabiliyetli bir ressamdı.

Felix ve ablası Fanny olağanüstü yeteneklerini erken yaşta gösterdiler. Piyano, keman, yabancı diller ve resim eğitimi aldılar. Felix dokuz yaşına geldiğinde, halka açık konser verecek kadar iyi bir piyanist olmuştu. On yaşında, öğretmeni Zelter’in yönettiği Berlin Singakademie’ye katıldı. 1821 yılına yani 12 yaşına gelindiğinde ise birkaç senfoni, iki opera, yaylı çalgılar dörtlüsü için fügler ve başka eserler bestelemişti.

Oğullarının müzik alanında ilerleyeceği belirginleştiğinde, dönemin müzik dünyasında Yahudiler için pek çok kapının kapalı olduğunu fark eden baba Mendelssohn, çocuklarını Hristiyan olarak vaftiz ettirdi. Daha sonra kendisi ve eşi de aynı yolu izledi ve diğer Mendelssohn’lardan ayrışmak adına soyadlarına “Bartholdy” eklediler.

Mendelssohn ailesinin evi, her zaman seçkin ve etkili insanlarla doluydu. Büyük müzisyenler buraya gelip konserler verirlerdi. Bunlar arasında Weber de vardı. 1821’de hocası Zelter, Felix’i Weimar’a götürüp Goethe ile tanıştırdığında, 70 yaşındaki yazar ile 12 yaşındaki dahi arasında güçlü bir dostluk kuruldu.

Felix’i tanıyan ve dinleyen herkes hayranlık içinde kalıyordu. Açıkça görülüyordu ki, yeni bir Mozart doğmuştu.

Bu iddia abartılı sayılmazdı, çünkü 16 yaşına geldiğinde Mendelssohn, Mozart’ın aynı yaşta yazdığından çok daha olgun eserler bestelemişti. “Bir Yaz Gecesi Rüyası” uvertürü ve “Yaylı çalgılar okteti” olağanüstü bir olgunluk ve özgünlük sergiliyordu.

“Mendelssohn, Bir Yaz Gecesi Rüyası uvertürünü bestelediğinde sadece 17 yaşındaydı. Bu eser, Shakespeare’in oyununa mükemmel bir şekilde uyum sağlaması ve müzikal anlatımının olağanüstü olgunluğu sayesinde romantik dönemin orkestra için en etkileyici çalışmalarından biri olarak kabul edilir. Daha sonra bu eser için yazdığı Düğün Marşı, Batı’da günümüzde düğünlerin en ikonik müziklerinden biri haline gelmiştir.”

felix-mendelssohn.png

Bach’ı Yeniden Keşfetmek

Mendelssohn henüz 20 yaşındayken Berlin Singakademie’de Bach’ın Matthäus Passionu’nu yönetti. Bu performans, Bach’a duyulan ilginin yeniden canlanmasını sağlayan en önemli olaylardan biri oldu. Kısa süre sonra ilk kez İngiltere’ye gitti ve orada büyük ilgiyle karşılandı. İngiltere’de Do Minör 1. Senfonisi’nin prömiyerini yönettikten sonra İskoçya’ya seyahat etti. Bu ziyaret, ona Fingal Mağarası Uvertürü ve İskoç Senfonisi için ilham verdi. Daha sonraki İtalya gezisi ise 4. Senfoni (İtalyan senfonisi) için bir kıvılcım olacaktı.

O dönemin en önemli bestecilerinden, orkestra şeflerinden ve piyanistlerinden biri olarak tanınan Mendelssohn, henüz 26 yaşındayken ünlü Leipzig Gewandhaus Orkestrası’nın müzik direktörlüğüne getirildi. 1835-1840 yılları arasında Mendelssohn, bu orkestrayı dünyanın en iyisi haline getirdi. Provalara ve yorumlara gösterdiği özen, orkestra şefliği tarihinde yeni bir evrimsel dönemin başlangıcını temsil etti.

Aile Hayatı ve Leipzig Konservatuvarı

Mendelssohn, Frankfurt’ta bulunduğu sırada Fransız Protestan bir rahibin 17 yaşındaki kızı Cécile Jeanrenaud’ya âşık oldu. Mart 1837’de evlendiler ve beş çocuklarıyla mutlu bir yaşam sürdüler.

1843’te Leipzig Konservatuarı’nı kurdu. Okulda Mendelssohn ve Schumann piyano ve kompozisyon dersleri verirken, keman bölümü Ferdinand David’e emanetti. Leipzig Konservatuarı Mendelssohn’un yönetiminde Amerika’dan bile öğrenci çeken örnek bir müzik okulu haline geldi.

Son Yıllar ve Trajik Ölüm

Mendelssohn, inanılmaz bir tempoyla çalışıyordu: Orkestra yönetiyor, ders veriyor, beste yapıyor ve konserler veriyordu. Ancak bu yoğunluk, sağlığını olumsuz etkilemeye başladı. Baş ağrıları ve aşırı yorgunluk sık sık tekrarlanıyordu. Ağustos 1846’da Elijah (İlyas) Oratoryosu’nun Birmingham’daki prömiyerini yönetti. Bu, kariyerindeki en büyük başarılardan biri oldu. 1847 baharında tekrar İngiltere’ye gitti ve uzun zamandır hayranı olan Kraliçe Victoria için bir kez daha çaldı.

Ancak mayıs ayında aldığı bir haber, hayatını altüst etti. Sevgili ablası Fanny aniden ölmüştü. Bu kayıp, Mendelssohn’u derinden sarstı. Ölüm haberini aldığında bilincini kaybederek beyninde bir damar yırtılmasına neden oldu. Bir süre iyileşir gibi görünse de ruhsal bir çöküş yaşadı. Depresyon ve şiddetli baş ağrıları hayatını mahvetti. Beş ay içinde, 38 yaşında hayata veda etti.

“Fanny Mendelssohn uzun süre kardeşi Félix’in gölgesinde kalmasına rağmen, günümüzde kendi başına önemli bir figür olarak kabul ediliyor ve sayıları 500’ü bulan eserleri yeniden keşfediliyor.”

Altı yıl sonra facia aileyi bir kez daha vurdu. Eşi Cécile veremden öldü. 8 ile 16 yaşları arasında olan beş çocuk akrabalar tarafından büyütüldüler.

Mendelssohn’un başlıca eserleri, çocukluk yıllarında bestelediği 12 yaylı senfoni, beş büyük senfoni (en ünlüleri 3 numaralı “İskoç” Senfonisi ve 4 numaralı “İtalyan” Senfonisi), “Elijah” (İlyas) Oratoryosu, keman konçertosu, iki piyano konçertosu, konser uvertürleri (“Fingal Mağarası”, “Ruy Blas” vd.), piyano için “Sözsüz Şarkılar”, “Rondo Capriccioso”…)

Mutlu aile düzeni, para sıkıntısı çekmemesi, yaşarken değerinin bilinmiş olması, ailesi sayesinde aydın bir çevreye kolayca girebilmesi nedeniyle diğer bestecilere kıyasla işinin kolay olduğu söylenmişse de Mendelssohn, parlak bir besteci, usta bir piyanist, iyi bir viyolacı, olağanüstü bir org yorumcusu ve yetenekli bir ressamdı.

Çevresindeki bestecilere kucak açtı. Unutulmuş bestecileri ve eserlerini gün ışığına çıkardı. Konservatuvarlara, eğitim sistemine getirdiği yeniliklerle nitelikli müzikçi yetiştirmeyi ve halkın beğeni ölçülerini yükseltmeyi amaçladı.

Dinleme önerisi:

1. Op. 64 Mi Minör Keman Konçertosu

Anne-Sophie Mutter (keman),

Kurt Masur, Gewandhausorchester Leipzig (DGG)


2. Op. 90 La Majör 4. Senfoni (İtalyan)

Claudio Abbado yönetiminde Londra Senf. Ork. (DGG)

3. Sözsüz Şarkılar (Lieder Ohne Worte)

Daniel Barenboim (DGG)

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kaya Türkmen Arşivi