
Aytuna Tosunoglu
Toplanın, diyeceklerim var
Demokrasinin içi boşaltılabilir mi?
Elbette.
İç boşalmasına, adalet arayışına, gelecek kaygısına dayalı olarak büyük kentlerde ve pek çok şehirde başlayan ve kalabalığı gençlerin oluşturduğu eylemlilik hali, “şahsımın devleti”nin baskı araçlarını tam yol ileri komutta kullanmasına karşı meşru; yani doğru, haklı, yasal olan ve kitlesel bir tepki niteliğindedir.
Bu açıklayıcı girişten sonra asıl soruyu soralım: Bu tepkinin kalıcı bir dönüşüme evrilmesini istiyor muyuz? Buna da elbette diyerek ve içe sindirerek kavramsal bilgilerimi paylaşmak istiyorum.
Yapı
Sokak ve meydanda gösterilen tepkinin kalıcı bir dönüşüme evrilebilmesi sosyalist perspektifle sınıf temelli bir mücadele zeminine oturmasına bağlıdır. Sokaklar her zaman solun olmuştur, zaten. Buradan edinilen olumlu, olumsuz tecrübeler ince ince süzülmüş ve bir büyük amaca ulaşma deneyimine dönüşmüştür. Bakınız ve ilgileniniz: Yakın dünya tarihi, tarihi romanlar, direniş belgeselleri, dönemin coşkusunu yansıtan şiirler, sinema filmleri (mesela Godard’ın yönettiği “Haftasonu”) resim sanatında örnekler ve henüz hayatta olan büyükler.
Toplumsal hareketlerin kalıcılığı ve başarısı sadece bir anlık öfke patlamasına dayalı değildir. Buradaki anahtar kelime örgütlü bir direniştir ve örgütlü direnişin süreklilik göstermesine bağlıdır. 1968 Gençlik Hareketi etkisi uzun süre devam edecek bir değişime yol açmıştı. Temelinde anti-emperyalizm, özgürlük arayışı, cinsiyet eşitliği ve sosyal adalet gibi ideolojik birliktelik vardı. Bu hareketin uzun süreli etkilerinden biri, yeni bir solun doğuşunu ve akademide eleştirel teori perspektiflerinin güçlenmesini sağlamıştı. Amerikalı sosyolog, politik aktivist, iletişim teorisyeni ve yazar Todd Gitlin’in 1987 yılında yayınlanan kitabında 1968 Gençlik Hareketinin (ki sadece Fransa ile kısıtlı kalmamış Avrupa’nın çeşitli ülkelerine ve Amerika Birleşik Devletleri’ne kadar uzanmıştı) geçici olmaması için mücadele ettikleri konuların birkaç soyut tepkiden ziyade somut ve dönüştürücü talepler içermesini sistematik bir yaklaşımla anlatmıştı.
Eğri Oturalım Doğru Konuşalı
Uzun vadeli protesto hareketleri rastlantısal veya sadece sosyal medya üzerinden organize edilen iletişimin ötesine geçerek kurumsallaşmak zorundadır. Bir kez daha yazıyorum: Zorundadır. Buna en iyi örnek olarak, 1968 sonrası gerçekleşen Almanya’daki öğrenci hareketi Yeşiller Partisi’nin doğuşunu hazırlamıştı. Parlamenter siyasete etkisini yok sayamayacağımız bir yerdeler şimdi. Kaynaklar bu tarz hareketlerin (protestoların) kendi iç örgütlenme biçimlerini geliştirmesi, karar alma mekanizmalarında açıklık, şeffaflık ve kapsayıcılık sağlaması, kalıcılık açısından kritik bir öneme sahiptir, diyor.
Şiddete Karşı Dayanıklılık
Bir haftadır devam eden protestoların bastırılmasına yönelik devlet şiddeti karşısında gençlerin motivasyonu kaybetmemesi için hukuki destek ağları, var güçleriyle çalıştı. Hala da çalışıyor. Sonuç almalarının en birinci nedeni örgütlü olmalarıdır. Bugün ucu size dokunmamış olabilir ancak iyi düşünün. Hayat bir “ben” değildir, doğa bir büyük kalabalık örgütlülük ile devam eder. Gençlerin motivasyonunu yüksek tutacak forumlar düzenlenmelidir. Yukarıda açıklamaya çalışmıştım şeffaf ve kapsayıcı olma temelli bir örgütlenme diye…
Gri ve sisli ve her yöne akan konuşmaları bir tarafa bırakalım; geldiğimiz yer bu hareketin toplumsal normları dönüştürme kapasitesi taşıdığını görmek olsun. Ama örgütlenmeden devamı gelmez.
Ve bayram sokaktadır.