Kaya Türkmen
Nasıl müsterih olalım?
Erdoğan “Deprem bölgesindeki vatandaşlarımızdan bir yıl sabretmelerini istiyorum. Geçmişte nasıl Van, Elazığ, Malatya, İzmir ve Bingöl depremlerinde yıkımın izlerini silip yeni konutları teslim ettiysek burada da aynısını yapacağız. Hiçbir vatandaşımızı sahipsiz bırakmayacağız” diyor.
Cumhurbaşkanı, pazartesi günü yaptığı açıklamada, bu kez mart ayı içinde 199 bin 739 konutun inşaatına başlayacaklarını söylerken, Şehircilik Bakanı Murat Kurum deprem bölgesinde ilk aşamada 250 bin konut inşa edileceğini ve ilk ihalenin bugün yapılacağını duyurdu.
250 bin konut… Bir yılda… Mümkün mü?
“Geçmişte nasıl yaptıysak aynısını yapacağız” diyor Erdoğan.
Nasıl yapmışlar geçmişte?
Van’ın Başkale ilçesinde, 23 Şubat 2020’de meydana gelen ve 10 kişinin hayatını kaybettiği 5,9 büyüklüğündeki depremde yıkılan ev ve ahırların yerine yenilerini yaptılar. TOKİ’nin yaptığı konut ve ahırlar hak sahiplerine Kasım 2022’de teslim edildi. 75 konut, 16 ahır. İki buçuk yıl sonra!
Elazığ’da 24 Ocak 2020’de meydana gelen 6.8 büyüklüğündeki depremden sonra yapılan 20 bin konut hak sahiplerine 2022 sonunda teslim edildi. Üç yıla yakın bekledi 60 bin depremzede.
Aynı depremde Malatya’da evleri hasar görenler için Yakınca’da inşa edilen 499 deprem konutunun kuraları 2022 Şubat ayında çekildi. 499 konut. İki yıl.
En çok övündükleri İzmir Bayraklı depreminin 2 bin 245 konutunu 2 yılda tamamladılar.
Bingöl’de 2015 yılında meydana gelen depremde, evleri ağır hasar gören hak sahipleri için yapılacak 176 konut için depremden 6 yıl sonra, 18 Kasım 2021’de ihale açtılar.
Şimdi “ilk aşamada 250 bin konut” inşasına başlıyorlar. Ve bir yıldan söz ediyorlar. Pek mümkün gözükmüyor doğrusu.
“Vatandaşımız müsterih olsun. Zeminin sağlamlığından, kullanılacak inşaat malzemelere kadar her türlü ayrıntıyı düşünüyoruz. Hassas davranıyoruz” diyor Şehircilik Bakanı.
Nasıl müsterih olalım Sayın Bakan?
Uzmanlar zemin haritalarının değiştiğine mikro bölgeleme yapılması gerektiğine dikkat çekiyorlar. Siz yangından mal kaçırır gibi “Derhal başlayacağız”, “Bir yılda bitireceğiz” laflarıyla yarın ihaleye çıkıyorsunuz. Nasıl müsterih olalım?
Daha arama kurtarma çalışmaları devam eder ve enkazın altından insanlar kurtarılırken apar topar enkaz kaldırmaya başlandı. Mart’ın ilk haftası da inşaat başlayacakmış. İhale Kanunu’nun 21/b maddesine dayanarak, kapalı kapılar ardında canları hangi müteahhitleri istiyorsa onları davet edecek ve pazarlık usulüyle ihale verecekler.
250 bin bina. Kim bilir kaç müteahhidin ağzı sulanıyor şu anda.
Felaketten fırsat çıkarmayı bekleyen namussuzlar mı kazanacak yine? Doymak bilmez para kazanma hırsıyla malzemeden çalan hırsızlar mı? Rüşvete alışmış utanmaz memurlar mı? Her işten komisyon bekleyen ahlaksızlar mı? Deprem bu rezillerin zenginliklerine zenginlik mi katacak? Nasıl müsterih olalım?
Hatırlayan hatırlar, Elazığ depreminin ardından yeni konutlar için yapılan ihaleyi 169 milyon TL ile kazanan Kolin, altı gün sonra işi başka bir firmaya 104 milyon TL’ye ihale etmiş, hiçbir iş yapmadan altı günde 65 milyonu kasasına koymuştu. O 65 milyon nasıl paylaşıldı, hiçbir zaman bilmeyeceğiz.
Yine böyle rezillikler olmayacağından emin olabiliyor muyuz?
Dedikodular aldı başını gitti bile. Hatay’ı kimin inşa edeceği, Maraş’ı kimin yapacağı belli deniyor. Hangi müteahhitin, hangi ilde, hangi bölgede inşaat yapacağının, enkazları kimlerin kaldıracağının kapalı kapılar ardında belli olduğu konuşuluyor. Nasıl müsterih olacağız Sayın Bakan?
Enkaz kaldırma işleri de ihaleyle. O ihalelerin nasıl yapıldığını bilecek, görecek miyiz? Molozlar nereye atılacak planlandı mı? Enkazın içinden elde edilecek demirin ciddi bir ticari değeri olduğu söyleniyor. Orada kim götürecek malı?
Peki yapılacak binalar depreme dayanıklı olacak mı? Yönetmeliklere uyulacak mı? ‘Kahramanmaraş’ta gelecek deprem 500 yıl sonra olacak’ rahatlığıyla derme çatma, yalapşap binalar yapılmayacağından emin olmak, müsterih olmak mümkün mü?
Depremin en çok yıktığı kentimiz Antakya.
Antakya’yı ihya etmek, Antakya’yı kültürel dokusuyla, kişiliğiyle, yaşam şekliyle yeniden inşa etmek mümkün değil maalesef. Geçmişte kaldı canım Antakya. Gitti gider. Aynısı yapılamaz.
“Antakya’yı ayağa kaldıracağız” derken tarihçilerin, mimarların, orada yaşayan farklı dinlere mensup grupların fikrini alacaklar mı? Çan, ezan, hazzan kültürünü sığdırabilecekler mi TOKİ binalarına? Çarşıdaki künefecinin, defne sabunu satanın, içli köfte kızartanın? Bunları düşünecekler mi mart başında inşaata başlarken?
Yoksa ruhsuz kişiliksiz apartmanlara mı tıkacaklar Antakya’yı?
Ülkenin tamamına yaptıkları gibi çimento mu dökecekler Antakya’nın üstüne.
Sonra da yaptıklarıyla övünecek, “Antakya’yı ayağa kaldırdık” mı diyecekler?
Nasıl müsterih olalım Sayın Bakan?