Aytuna Tosunoglu
KOMİSYON RAPORU
İçinde kandırmaca olduğunu bugün biliyoruz.
Dolayısıyla raporun tamamının bir aldatma, gerçeğe ulaşacak noktaların karartılması olarak değerlendirebiliriz. Üzerinden geçen onca zaman sonunda ortaya konan analizler raporun önemini gözden düşürdü. Raporun halka sunulmasından sonra oluşan kamuoyu yıllar içinde fikrini değiştirdi. Komisyon raporunda incelenen bulguların gerçeklerle örtüşmediği ortaya çıkan çeşitli ifşaatlar nedeniyle oluştu. Komisyon raporunun vardığı sonuçlar doğru olabilirdi ancak bu sonuçlara varma ve soruşturmayı yürütme şekli güven vermedi. Bu da hükümetin sorgulanmasına neden oldu.
Üzerinden elli küsur yıl geçtikten sonra bir komplo olasılığına halkın nasıl baktığına dair birkaç not düşmek isterim: 2013 yılında yapılan bir ankete göre, halkın yüzde altmış biri komisyon raporunda belirtilen bulguların vardığı noktayı hiç inandırıcı bulmadığını ortaya koyuyor. Başka bir ankete göre, halkın yüzde altmış ikisinin söz konusu komisyon raporunun halkın gerçeği tam olarak öğrenmesini engellemek için resmi bir örtbas olduğu sonucuna varıyor.
Raporun yazıldığı ilk on yıl içinde kamuoyunun yazılanlara inancı yüzde seksen gibi bir oranla tepe yapmış. Sonraki yıllardaysa raporu haklı çıkaracak kanıtlar ortaya çıkmadığı için, özellikle de sonuç kısmında yer alan durumlar gerçekleşmediği için rapora inanç pey der pey düşüş gösteriyor. Genç nesillerin olay hakkında fazla bir şey bilmediği de anketlerde ortaya çıkıyor. Hükümet ve yurttaş arasında bir güvensizlik boşluğunun oluşmasına neden olan olayın komisyon raporu, Warren Komisyonu Raporu’dur ve olay Amerika Birleşik Devletleri’nde geçmiştir. Genç okuyuculara kısa bir özet: 1963 yılında ABD Başkanı JFK suikastla öldürüldü. Suikastçı tek başına hareket etti, dediler. Tutukladılar, karakollar arası nakil sırasında “milliyetçi” duygularına teslim oldu dedikleri başka bir âdem televizyon kameralarının gözü önünde suikastçıyı öldürdü. Milliyetçi arkadaşı hapse attılar. O da hapiste öldü. Böylelikle JFK suikastı mahkeme yüzü görmeden kapandı. Warren Komisyonu bu olaylar zincirini, arka planı vs araştırmak için kurulmuştu. Vardığı sonuç (suikastçı tek başına hareket ediyordu, başka kimse veya organizasyon yoktu sonucu yani) inandırıcılığını çoktan yitirdi.
Bugün bu suikastın arkasında mafya+derin devlet olduğu, öldürme organizasyonunda tek suikastçının “günah keçisi” olarak kullanıldığı ortadadır.
Warren Komisyonu Raporu’nun belki de farkında olmadan ortaya bıraktığı cevapsız sorular nedeniyle inandırıcılığı silinmiştir. Zaten komisyonun oluşması sırasında üye seçimi ve birlikte çalışma süreci aceleye getirilmiş, her şey bir zaman kısıtlaması baskısıyla çevrelenmiş. Bugün konuyla ilgili çalışmalar, raporlar, komisyon raporuna düşülen şerhler JFK Vakfı Kütüphanesi’nde halka açık bir şekilde duruyor.
Bir cumartesi gününde JFK suikastını incelemek için parlamento tarafından kurulan araştırma komisyonu ile ilgili bu yazıyı neden okudum diye kendinize soruyorsanız Petek Komisyonu Raporu’nun bize (halka) sunuluş şekline bakarak bir fikir oluşturabilirsiniz. Raporun sayfa marjları arasına düşülen şerhlere, raporu yayımlamakla yükümlü merciinin neden ayak dirediğine, ortada komisyon üyelerinin mutabık kaldığı bir rapor metninin olup olmadığına, dört buçuk ay gibi kısa bir sürede gerçekleştirilen araştırma/soruşturmanın derinliğine de bakmanızı öneriyorum.
O gece 251 insan öldü. Yazıyla, iki yüz elli bir.
Neden öldüler sorumuzun cevabı sessizlik olmamalı.