Kerem Kırçuval

Kerem Kırçuval

K.P.S.S.

Kısa adı bu ama asıl Kamu Personel Seçme Sınavı. Amaç kamuda görev yapacaklarda liyakat aramak, doğrudan, dolaylı atamaların önüne geçmek. Çalışanın, bilenin, hak edenin devlette görev yapmasını sağlamak.

Liyakat. Kısaca devlete liyakati getirmek. Nasıl olacak bu iş? Bir zamanların en güvenilir kurumu Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi’nin yani ÖSYM’nin yapacağı adaletli, tarafsız, hakkaniyetli bir sınavla.

15 Temmuz alçak darbe kalkışmasının ardından Türkiye çok çarpıcı bir gerçekle yüzleşti. Devleti tümüyle ele geçirmeye çalışan terör örgütünün, sistemli olarak asker, memur demeden devletin her kademesine alınacak personel için yapılan sınavların sorularını çaldığı gerçeği.

Çalınan sorulara “Dua” adı veriyorlardı teröristler. Kul hakkı yemekten korkmayan bu ahlaksızlar soru çalma operasyonunu ise “Dua alma” diye niteliyordu. Çaldıkları soruları ulaştırdıkları örgüt mensuplarının adı ise “Dualık”, bu organizasyonun öteki ayaklarına ise “Bilimci” diyorlardı. Ne dinden ne diyanetten nasibini aldıkları gibi evrensel ahlak kurallarından kopmuş bu insanlar organize bir şekilde devletin her kademesine ama her kademesine özenle yerleştirildi.

Böyle aleni hırsızlığın ve alçaklığın gizli kalması hele de uzun süre sistemli bir şekilde sürdürülen operasyonun gizli kalması mümkün değildi. Kalmadı da. Sorular
çalınıyor diye bir tek üstünü başını yırtmayanların başına gelmeyen kalmadı. İddialar da belgeler de gerçekler de sümen altı edildi. Ta ki Meclis’in bombalanmasına, Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’ın öldürülmeye teşebbüs edilmesine kadar. Yani darbe girişimine kadar.

15 Temmuz’un ardından günler sonraki her yıl dönümünde başta bu işleri zamanında ciddiye almayanlar, televizyonlar, miting meydanlarında, gazete manşetlerinde, “Aaaa oraya da sızmışlar, vay burada da şu kadar çıktı, inanamıyorum ayol burada da mı onlar?” diyenler hiç ders almadıklarını son rezaletle gösterdiler.

Bir devlet sadece topla, tüfekle, askerle işgal edilmez. İşgal aynı zamanda devleti sinsice ele geçirmeyle olur. 15 Temmuz’un ne anlama geldiğinin anlaşılamadığı ortaya çıktı.

Önceki gece Cumhurbaşkanı Erdoğan son KPSS sınavındaki soruların sızdırıldığına ilişkin iddiaların sosyal medyada ayyuka çıkmasının ardından gecikmeden devreye girdi. Devlet Denetleme Kurulu görevlendirildi. Yetmedi gece yarısı ÖSYM Başkanı görevden el çektirildi.

Bunlar malumunuz. Zincirleme gelişti olaylar. Devlet Denetleme Kurulu inceleme başlattı, suç duyurusunda bulundu. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattığını açıkladı. Soruşturma haberinin hemen ardından Ankara Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri, soruların sızması iddialarının odağındaki yayınevine operasyon düzenledi.

Bu iş kapanacak gibi değil. Hatta olayın ne kadar büyük olduğu ortaya çıkacak. CHP Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya, KPSS sınavından bir ay önce ÖSYM’de 432 personelin görev yeri değiştirildiği iddiasını ortaya attı. Kaya, boş iddia ortaya atmaz. Kayıtlar devletin elinde. Kimler nerelerden uzaklaştırıldı, kimler nerelere getirildi?

Devlet Denetleme Kurulu ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na bir sağlam soru.

Meseleye sadece tanıdıkları, yandaşları bir yere getirme basitliği üzerinden bakılmazsa, olaya terör eylemi değerlendirmesi yapılırsa ve sonuna kadar gidilirse işte o zaman sıkça kullanılan “beka” anlam kazanır. Gerisi, söyle balım söyleye döner.

Görevden alınan ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Halis Aygün’ün ilk değerlendirmesi de çarpıcı bu arada. Diyor ki “Birileri başarımızdan rahatsız olmuş olacak ki düğmeye bastı. Kimseye kırgın değilim üzgünüm.” Akademik çalışmalarına devam edeceğini de ekliyor.

Valla insan gerçekten hayret edemiyor, utanıyor.

İşin ilginç yanı, bu sayın Prof. ne affını istiyor ne de Reis-i Cumhur’a teşekkürlerini arz ediyor. Bir başka ilginç nokta da KPSS konusunda bu kadar hızlı adımın atılmasına “Yapmazsak Bay Kemal yarın ÖSYM’nin önüne gider yine ön alır olurdu” değerlendirmesinin yapılması.

Devletin çalıştıracağı kadroların sınav sorularının çalınması başlı başına bir işgal girişimidir, sözümü unutmayasınız diye tekrarlayayım.

“Bizim çocuklar” denilenlerin bu memleketi ne hale getirdiğini sakın unutmayın, sakın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kerem Kırçuval Arşivi