Kerem Kırçuval
Parti adında adalet var!
Mahkeme kararı olmadan bir kararla yasaklanan sosyal medya sitesi ile ilgili pazarlıklar sürüyor. Elbette Türkiye’nin bir hukuku vardır, Türkiye’de iş yapanlar da bu hukukun gereklerine uymak zorundadır. Buna itiraz yok ama paldır küldür, ben yaptım oldu diyerek özgürlüklerin kısıtlanamayacağını nasıl anlatacağız bilemiyorum.
Anayasa Mahkemesi karar veriyor, devletin tepesindeki isim Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “Tanımıyorum da saygı da duymuyorum” diyor. Halkın oylarıyla vekil seçilen Can Atalay Anayasa Mahkemesi bas bas bağırsa da hala alıkonuluyor. Yine bir adalet kurumu olan Yüksek Seçim Kurulu’nun kararı hiçe sayılıyor, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ile kavga ettiriliyor.
Memleketimde adı nedense “adliye sarayı” olarak anılan mahkemelerde hukuk cinayetleri işleniyor. Yok yere yazılan bilirkişi raporları, tuhaf iddianameler, dinlenmeyen savunmalar ile tarih yazılıyor.
Adaletin kestiği parmak herkesi acıtıyor, yürekler yanıyor. Ama kararlar tek bir adresten alınıyor, meydan okunuyor, cepsiz cübbeliler sindiriliyor. Tek tük çıkan “Bak hakkın yerini bulmasını veren hakimler de var” dediğiniz hakimlerin de emekliye sevk edildiğini yahut sürüldüğünü okuyorsunuz.
Sayısız “adalet reformu” adı altında yasalar getirdiler, Anayasa’yı değiştirdiler ama adaleti getiremediler. Çünkü adalete inanmıyorlar.
Eski Turizm Bakanı, Gazete Pencere’den de aynı sayfayı paylaştığım, yazılarını büyük zevkle okuduğum Bahattin Yücel dün henüz kapatılmayan X hesabından nefis bir paylaşım yazdı. Benim yazı planımı bozdu. İyi ki bozdu. Sayın Yücel, “Anayasa’nın açık hükümlerini, AYM kararlarını hiçe sayan bir yönetimin, Filistinlilerin haklarını Lahey’de araması ne yaman çelişkidir.”
Şapka çıkarılır.
Çelişkinin en büyüğüdür. Kendi hukukunu tanımayan, kararlarını yok sayan, talimatla çalışan adliyeler yaratan bir iktidarın, uluslararası meselede mahkemeye gitmesi çok yaman çelişkidir.
Daha önce haklı davaları için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gidenler şimdi o kurumun da verdiği kararlarla kavgalı. Akıl alır gibi değil.
Adını kendilerinin koydukları İstanbul Sözleşmesi’ni bir gecede iptal edenlerden söz ediyoruz hatırlayın. Meselenin Danıştay sürecinin nasıl yürütüldüğünü de unutmayın.
Önceki İçişleri Bakanı’nın emrindeki güvenlik güçlerine, “Siz operasyonu yapın hukuk arkasından gelir” diyerek nasıl cesaret verdiğini, hukuku nasıl yok saydığını hatırladınız mı?
İstediklerine en ağır cezayı verme konusunda son derece cömertler. Ama kendi çevrelerinde suç işleyenler, bırakın mahkeme salonlarını, adliye saraylarının yanından bile geçmiyorlar.
Yaşadığımız adaletsizliğin yoksullaşmamızla ilgisi olmadığını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz? Her şey adaletten sapmayla başladı. Adalet olsun, dışardan para gelsin adına söylemiyorum. Birine verdiğiniz köprü, yol ihalesinde İngiliz mahkemeleri yetkili gösterirseniz yoksullaşırsınız.
Döviz garantili ihaleleri söylüyorum yanlış anlamayın.
Adalet, daha mahkemeye gitmeden hayatta kalmalı ki, her şeyden önce kendi insanınızın güvenini yitirmeyin. Mahkemeye gidilince neler olduğunu benden daha iyi biliyorsunuz zaten.
Partinin adı Adalet ve Kalkınma Partisi. Bu partinin neresinde adalet var? Kalkınma konusu ayrı bir yazı konusu ama aranan adalete ulaşılmadığı yine görülüyor.