İŞİ ZOR PEREIRA’NIN…

Evinde onbir maçtır yenilmeyen Konya deplasmanı Fenerbahçe için zor maçtı elbette. Son mağlubiyetlerden sonra Pereira’nın dediği gibi “mutlak kazanılması gereken” bir maçtı. Ama ilk 10 dakikada iki gol yenince maç imkansıza dönüşüverdi. Şimdi kıyametler kopuyor doğal olarak. İşi zor Pereira’nın, üstelik Valencia, Altay ve Gustavo gibi üç direkt oyuncusunu kaybetti.

Maç öncesi Hoca dahil herkes “bu maçı almak şart” diyordu ama kimse de garanti veremiyordu.
Haftalardır aynı sorulara cevap aranıyor; Fenerbahçe kötü oynamıyor ama istediği sonuçları alamıyor, neden? Genellikle oyunun hakimi ama çok gol yiyor, az gol atıyor, neden? Rahat alabileceği maçlarda takılıyor, neden? İşte bu sorular Konya maçı öncesinde de kafaları karıştırıyordu.
Temel sorun tek bir oyun planında ısrar gibi görünüyor. Oyun içinde değişiklik ya da maça göre değişiklik yapmıyor Pereira…Oyunculardaki bireysel form düşüklüğü de bir başka sorun. Mesela kaleci Altay, bu sene yediği golleri geçen sene sol koluyla kurtarırdı. Ayrıca sakatlıktan ve cezadan dönenler form düşüklüğünü bir türlü yenemiyor. İrfan Can Kahveci’yi yeteri kadar kullanamıyorsan bir şeyleri yanlış yapıyorsun demektir.
Her hafta iki soruya cevap arıyor Pereira; Orta sahada Gustavo’nun yanında kim oynayacak ve ileride Valencia’nın yanındaki iki hücum oyuncusu kim olacak?..

İleri üçlüsünü bir türlü kuramadı Pereira. Valencia dışındaki iki oyuncu için her maçta tombala çekiyor gibi. Konya’ya karşı Valencia’nın yanında Rossi ve Pelkas’ı seçmişti. Üç becerikli ama üçü de tarz olarak birbirine benzeyen oyuncu. İlerde pas istasyonu işlevini üstlenecek, kaleye sırtı dönük oynayacak bir Serdar’ın daha verimli olacağı maçın sonlarında görüldü. Orta saha bilmecesine de Gustavo’nun yanına Zajc’ı koyarak cevap vermişti Pereira.
Fenerbahçe maça istekli, tempolu ve motive başlıyordu ki ikinci dakikada kelimenin tam anlamıyla talihsiz bir gol yedi. Savunmada Pelkas’dan dönen topa Konyalı Soner’in ceza sahası dışından vuruşu 90’a takıldı. Normalde Soner o topa 10 kere vursa 10’nu da dışarı gider ama karşıdaki Fener olunca doksanı buldu.
Fenerbahçe golün şaşkınlığını atmaya çalışırken 10.dakikada sağ kanattan gelen serbest vuruşta Gustavo arka direkte rakibini seyredince Konyalı stoper Abdülkerim kafa vuruşuyla ikinci golü buldu.

Eh, ilk 10 dakikada iki gol yedikten sonra ne moral kaldı oyuncularda ne konsantrasyon ne de oynama hevesi.
Orta sahayı tamamen kaybetti Fenerbahçe. Ne ileri gidebiliyor ne merkezden gelen Konya ataklarını önleyebiliyordu. Gustavo ve Zajc çaresiz kalırken, Nazım sağ kanatta kaybolurken Pereira 40 dakika seyretti. Bu da Fenerbahçe’deki bir başka sorun; oyuncu değişikliklerinde cesaretini kaybetti Pereira… Zamanında yapmıyor, bekliyor… 10 dakikada yenen iki şok gole şok değişikliklerle cevap verebilir, daha 20. Dakikada orta sahaya İrfan Can’ı alabilirdi. Yapmadı. Konya üçüncü golü birkaç kere kaçırdıktan sonra 40. dakikada üç oyuncu birden değiştirdi. Nazım, Rossi, Pelkas’ı çıkarıp İrfan Can, Novak ve Serdar Dursun’u aldı. BU değişikliklerden sonra kalan 5 dakikada Fenerbahçe Konya kalesine ilk atağını yapıp ilk şutunu çekebildi.

İkinci yarıya Konya kapanıp topu Fenerbahçe’ye bırakarak başladı. Üst üste ataklar yapan Fenerbahçe ilk pozisyonunu 55. dakikada buldu. Valencia’nın rövaşatasında direğe patlayan top Fenerbahçeye “şansı da yenmek zorundasınız” diyordu.
Sakatlanan, Gustavo’nun yerini Mert Hakan aldı ama ondan daha iyi değildi. Sadece Konyalı futbolcularla daha iyi didişti, tartıştı.

  1. dakikadan sonra maç neredeyse orta sahasız oynandı. Fenerbahçe kapanan Konya’yı açmak için tam kadro yüklenirken, Yeşil Beyazlılar kontrataklarla gol aradı.
    Omuzundan sakatlanan Altay gözyaşlarıyla, ayağına tekme yiyen Valencia sedyeyle sahayı terk etti. Değişiklik hakkı dolduğu için 80’den sonra 10 kişi devam etti Fenerbahçe.
    Serdar Dursun birebir kaldığı pozisyonda golü atamayınca İrfan Can’ın serbest vuruştan attığı gol bir teselli olarak kaldı.
    Bu yenilgi ile Pereira kredisini büyük oranda tüketti. Erken gol yeme sorununa bir çözüm bulamazsa, ezberlerinden vazgeçmezse bu işin sonu kötü.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ümit Sezgin Arşivi