Ümit Sezgin
Bardağın Boş Tarafı
Fenerbahçe yenebileceği bir takımla berabere kaldı. İlk yarıda maç golsüz sürerken bulduğu iki net pozisyonu kullanabilse sonrasında farka bile gidebilirdi. Ancak Livakoviç gününde olmasa Fenerbahçe yenilebilir, hatta fark da yiyebilirdi.
Mourinho iki şey yapmak zorunda; biiir bulunan pozisyonları gole çevirme oranını yükseltmek zorunda, ikiii takımı ileri taşımak zorunda. Yetenekli oyuncuları rakibi kovalamamalı, rakip onları kovalamalı.
Twente aslında tam da Fenerbahçe tribünlerinin istediği futbolu oynamaya çalışan bir takım. Manchester’la deplasmanda 1-1 berabere kalacak kadar da başarılılar. Tempolu, baskılı oynayan ve hücumu seven bir takım.
Tam da böyle başladılar. İlk yirmi dakikada önde baskıda çok başarılıydılar. Kaybettikleri topları çok kısa sürede geri almayı başardılar. Böylece Fenerbahçe’nin paslaşmasına, oyun kurmasına izin vermediler. Aynı şekilde ceza sahası civarında dönen topları da alarak Fenerbahçe’nin çıkmasına engel oldular.
Yirminci dakikadan sonra Fenerbahçe de nihayet önde basmaya başlayınca üst üste pozisyonlar yakaladı. Önce Nesyri kaleciye hemen ardından Osterwolde direğe takıldı.
Sarı Lacivertlilerin yararlanamadığı bu pozisyonlardan birkaç dakika sonra golü bulan Twente oldu. Fenerbahçe bu sıkıntıyı sıkça yaşıyor. Pozisyonlar buluyor, kullanamıyor sonra bir gol yeyip, geri dönmeye çalışıyor.
Twente hücumda sağ kanada ağırlık verince Osterwolde ve Tadiç ciddi biçimde zorlandı. Fred, Djiku ve Amrabat sık sık sol kanada destek vermek zorunda kaldı. Mert Müldür ve önündeki İrfan Can hücumda beklendiği kadar etkili olamadı. Üstelik Mert Müldür defansif anlamda da hatalar yaptı, arkasına sıkça adam kaçırdı.
İyi bir gününde olan Amrabat, zaman zaman stoperlerin arasına fazla geriye kaçınca, orta sahaya ve hücuma katkısı eksik kaldı. Buna rağmen Amrabat maçın adamı seçilmeyi fazlasıyla hak etti. Nesyri de ilk yarının iyilerindendi.
Aynı kadro ile çıkılan ikinci yarının ilk on beş dakikasında değişen bir şey olmadı. Twente’nin kanat oyuncuları etkili olurken Fenerbahçe karşılık veremedi.
Mourinho fazla beklemeden İrfan Can’ı çıkarıp yerine Maksimen’i, Nesyri’nin yerine de Dzeko’yu oyuna aldı.
Değişikliklerden sonra temposu artan, kanat ataklarında daha etkili olmaya başlayan Fenerbahçe golü Amrabat’ın orta sahada merkezden attığı nefis uzun pasa, defans arkasına çok akıllıca kaçan Tadiç’le buldu. Amrabat’ın pası sezon kayıtlarına geçecek türdendi.
Mourinho, 80. Dakikada ise Fred ve Tadiç’i çıkarıp İsmail Yüksek ve Mert Hakan’ı oyuna alınca orta sahanın kontrolü daha kolaylaştı ama sonuç anlamında değişen bir şey olmadı.
Sezona iyi başlayan Livakoviç’in bu maçta da hakkını vermek gerek. Ona yakın kurtarışıyla maçın adamı seçilmeye o da hak kazandı.
Sonuçta Mourinho iki maçta dört puana ulaştı, bunu da beğeniyor ama hala ilk yarıları etkili kullanmıyor, hala takım rakip baskısını kırmakta zorlanıyor. Takımını ilerde oynatmanın, usta ayaklarını hücum bölgesinde kullanmanın yollarını bulmak zorunda, yoksa böyle daha çook maç izleriz.