Gol iştahı kaçınca…

Kulüp tarihinin rekoruna, 32 maçlık en uzun yenilmezlik serisine ulaşmak güzel ama aynı şeyi oynanan futbol için söylemek zor. Tıpkı Göztepe maçında olduğu gibi iki farkla öne geçtikten sonra Fenerbahçeli oyuncuların gol iştahı ve oyunun temposu düştü. İkinci golden sonra geçen 50-55 dakika boşa harcandı.

Mourinho ilk yarıyı beğendiğini söyledi maçtan sonra ama Maksimen 20’de ilk golü atana kadar da işler pek iyi gitmiyordu. Fenerbahçe oyuna hakimdi ama pozisyon üretemiyor, özellikle kanatlar yetersiz kalıyordu. Takım kesinlikle Ferdi ve Osayi’yi arıyor, Mert Müldür ve Jaden asla aynı ofansif katkıyı veremiyor.

Kendi başına oynayan Maksimen, ilk kez kanattan içeri girince kaleyi karşısında gördü ve usta bir vuruşla Fenerbahçe formasıyla ilk golünü attı. Hemen ardından yine soldan çalımlarla ceza sahasına girdi, çizgiye indi ve tam pasını verirken Opoku arkadan ayağına basınca, Halil Umut Meler VAR kararıyla penaltı düdüğünü çaldı. Tadiç’in penaltıdan attığı golle adeta Fenerbahçeliler için maç bitti.

Mourinho kendi deyişiyle takımın “hırsının düştüğünü” görünce önce iki değişiklikle müdahale etmek istedi. En-Nesyri’yi çıkararak Dzeko’yu aldı, Maksimen’in yerine de Tadiç’i çekip, sağa İrfan Can’ı aldı. Topu ileri taşımak ve ilerde tutmak istedi.

Birkaç maçtır yazmayım diyorum ama dayanamayacağım, En-Nesyri’den bir Guiza havası almaya başladık. Ne top tutuyor ne takımı ileriye taşıyor ne asist yapıyor ne gol atabiliyor. Böyle gitmez.

Mourinho bir süre önce “3-4 tane Syzmanski olsa hepsini de oynatırım” demişti ama herhalde bu Syzmanski’yi kastetmemişti. Çaba var ama sonuç yok, belki biraz dinlendirmekte fayda var. Nitekim Mourinho, orta sahaya İsmail’in yanına Amrabat’ı alıp, Fred’i ileri Syzmanski’nin yerine sürdü. Haftaya Galatasaray maçında da bu üçlüyü görürsek şaşırmamak lazım. İsmail Yüksek yine kusursuzdu, yine sahanın en başarılı ismiydi.

Fenerbahçe ikinci yarıda rakibine pozisyon vermedi ama kendisinin de neredeyse pozisyonu olmadığını not etmek lazım. Sadece Dzeko’nun kafayla indirdiği topu Çağlar kale önünden dışarı attı. Gerisi eveleme geveleme.

Bu futbolla haftaya Galatasaray’ı yenmek belki mümkün ama çok zor olacağı kesin. Özellikle kanatların geçen seneki ofansif etkinliği şart, yoksa gol atmak bile zor.

Ne olursa olsun Fenerbahçe bu sene de puan kaybetmemek zorunda. Sadece rakipleri güçlü olduğu için değil, geçen yılki sorunlar devam ettiği için. Mesela Galatasaray’ın aldığı destekler anlamında bir şey değişmediğini Rize maçında bile gördük. Sarı kırmızılılara kart gösterme yasağı sürüyor anlaşılan. Bu yıl, Şenol Güneş ve Hacıosmanoğlu ikilisinin de sağlam bir rakip olacağı açık.

Yani rakiplerin puan kaybetmesini beklemek biraz hayal, önlemek için gerekli mekanizmalar devrede. Fenerbahçe rakipleri hiç puan kaybetmeyecek etmiş gibi davranmak zorunda.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ümit Sezgin Arşivi