Uğur Ergan
İç mekanların ustası: Şevket Dağ
Ankara’nın önemli kültür sanat merkezlerinden CERMODERN bu hafta, Türk resminde mekan içlerini (enteriyör) en iyi şekilde resmeden sanatçı olarak bilinen Şevket Dağ sergisine ev sahipliği yapacak. “Zaman ve Mekanın Büyüsünde Bir Ressam: Şevkat Dağ” isimli sergi, 4 Mayıs’ta Ankaralı sanatseverlerle buluşacak.
Daha önce İzmir’de Folkart Gallery’de açılan sergide 42 koleksiyonerden toplanmış 60 eser bulunuyor. Sergide ayrıca ressam Dağ'ın eskiz defterleri, kullandığı paleti, şövalesi, boya kutusu, fotoğrafları gibi kişisel eşyaları ile birçok yazışması da yer alıyor.
Proje direktörlüğünü Fahri Özdemir’in yaptığı sergi nedeniyle Türkçe ve İngilizce olarak 320 sayfalık bir albüm de hazırlanmış. Albümde, Sinan Genim, Fahri Özdemir, Evrim Altuğ, Malik Aksel, Cemal Tollu, Şeref Akdik ve Hikmet Fedidun Es'in yazılarıyla birlikte, Dağ’ın eserleri ve kendisiyle ilgili doküman ve objeler de yer bulmuş.
Sanatseverler bu özel sergide Şevket Dağ'ın başyapıtı olarak bilinen “Ayasofya İçi” adlı eseri de görecek. Sergi için uzun süredir çalışıldığını, yaklaşık 4 yıllık bir hazırlık sürecinin olduğunu vurgulayan proje direktörü Özdemir, albüm için kaleme aldığı yazıda Dağ’ı özetle şöyle tanıtıyor:
“Cami içlerinin ressamı olarak tanınan Şevket Dağ özellikle İstanbul’daki tarihi yapıların içlerini tercih etmiştir. Tarihi yapıları birçok kez çalışmıştır. Bu yapılar arasında Ayasofya ilk sırayı alır. Sekiz yıl boyunca Ayasofya’da çalıştığı bilinmektedir. Yıllarca Ayasofya’da çalıştığı için romatizmaya da tutulmuştur. Yapılan sohbetler sırasında ‘Gözlerimi kapadığımda kendimi hep Ayasofya’daymış gibi hissederdim’ dediği ve bu mekana uzun yıllarını vermiş olmasından dolayı da her köşesinin detayını zihnine kazıdığını dile getirdiği söylenir.
Ayasofya’dan sonra ise Şevket Dağ ile özdeşleşen ikinci mekan Rüstem Paşa Cami’dir. Dini yapıları odak noktası haline getiren Şevket Dağ, Rüstem Paşa Cami’sindeki çinilere hayranlık duymakta, yapının içerisinde süzülen ışığı ve bu ışık-gölge oyunlarının yaratmış olduğu atmosferi tuvallerine sıklıkla aktararak, bu mekanların kendisinde uyandırdığı his ve farkındalıkları onun penceresinden bakarak anlamamızı sağlamaktadır.
Şevket Dağ tarihi yapıların sevdalısıdır. İnsanların gündelik hayatta sıklıkla uğradığı, etkileşimin yoğun olduğu mekanlara ayrı bir ilgi göstermiştir. Bu mekanlara hanlar ve İstanbul’daki Kapalıçarşı örnek olarak verilebilir. Dağ’ın yapmış olduğu bu resimlere bakarak o dönemin dükkanları, esnafı, toplumun giyim kuşamı hakkında fikir sahibi olmak mümkündür. Şevket Dağ sadece tarihi ve dini mekanları çalışmamıştır. İlk dönemlerde portre çalışmaları ve natürmortları olduğu da bilinmektedir. Bunların toplum tarafından çok fazla ilgili görmemesi nedeniyle cami resimlerine ağırlık vermiş ve bu resimleri ile geniş bir hayran kitlesi yaratmıştır.”
Sevket Dağ’ın özgeçmişine baktığımızda sanatçının, Atatürk’ün isteğiyle TBMM’de iki dönem Siirt Milletvekili, İsmet İnönü’nün isteğiyle de bir dönem Konya Milletvekili olarak görev yaptığını görüyoruz. Dağ milletvekilliği yaptığı dönemde de “ressam” titrini kullanmaktan taviz vermemiş. 1944 yılında 68 yaşında hayata veda eden Dağ’ın ressamlığının yanı sıra çok iyi bir saat tamircisi olarak tanındığını da belirtmekte fayda var.