Mısırlı Hidayet’in gizemli yaşamı

Pandemi öncesi yapılan salon müzayedelerini özlüyor insan. Ankara Antikacılık ve RC Art’ın salon müzayedeleri her ay başkentteki sanatseverlerin buluşma yeriydi. Müzayede başlamadan birkaç saat öncesi salona gidilir, eserler görülür, eş dostla sohbet edilir, kimin hangi eserde gözü var anlaşılmaya çalışılırdı.

Ankara Antikacılık’ın salon müzayedelerinde Mısırlı Hidayet’in eserleri hep olurdu. O dönem Hidayet’in kim olduğunu öğrenmem bir türlü kısmet olmadı. Araya pandemi de girince, açıkçası unuttum. Kısa süre önce telefonuma, Ankara Antikacılık’ın 3 Kasım’a kadar sürecek Mısırlı Hidayet sergisi açtığı mesajı düştü. Sergiye “Nil’in Büyüsü” adı verilmiş. Sergiyle ilgili gelen bilgi, doğum tarihi bilinmeyen Hidayet’in kim olduğu merakımı giderdi. Bu gizemli yaşamı sizlerle de paylaşmak istedim:

“İstanbul-Fatih’te doğduğu düşünülen Hidayet’in Mısır’a genç yaşta geldiği biliniyor. Hidayet’in Mısır’a gelme nedeniyle ilgili iki farklı hikaye anlatılıyor. İlk hikayeye göre, Hidayet küçük yaşta ailesiyle birlikte Mısır’a gelerek bu ülkeye yerleşiyor. İkinci hikayede ise Birinci Dünya Savaşı sırasında, 1915 yılında Cemal Paşa’nın düzenlediği ‘Kanal Harekatı’ nedeniyle Mısır’da İngilizlere esir düşen kardeşini bulmak için Mısır’a giden Hidayet’in de esir alınarak Kahire’ye götürüldüğü anlatılıyor. Kahire’deki esir kampındayken bir İngiliz subayı Hidayet’teki yeteneği fark ederek ona boya, fırça, tuval gibi malzemeler hediye edince, sanatçının resim serüveni başlıyor.

misirli-hidayet-foto.jpeg

Hidayet, Mısır’ın renklerini, Nil Nehri’nin büyüsünü, masmavi gökyüzünü, kum fırtınalarını, çölde yansıyan parlak güneşi, palmiye ve hurma ağaçlarının üzerinde yükselen bulutları, Akdeniz’in azur mavisi sularında avlanan balıkçıları, Nil üzerinde yukarı Mısır’a Akdeniz’den gelen rüzgarla, Nil deltasına nehrin akışıyla sefer yapan Falukaları en cesur renklerle yansıtmış. Ressamlık yeteneği Mısır Kraliyet ailesinin ve seçkinlerin dikkatini çeken Hidayet, o çevrelerin de yaşantısını konu alan eserleri büyük bir ustalıkla canlandırmış, Mısır’ın zengin tarihini, eski Kahire’yi, piramitleri, Asvan ve Luksor’un binlerce yıllık kalıntılarını ustalıkla resmetmiş. Hayatının son dönemlerinde çeşitli sorunlarla karşılaşsa da çevresindeki Türk toplumu ve Türkiye’nin Kahire Büyükelçiliği mensupları kendisiyle ilgilenerek destek olmuşlar. Sanatçının yaşadığı en büyük dramlardan birisi de, birçok portresini yaptığı Polonya asıllı hayat arkadaşını bir gün evde kendini asmış olarak bulmasıymış. Bu acı olay, sanatçı üzerinde çok büyük etki yaratmış, o günden sonra odanın kapısını bir daha açmamış, vefatında evine gelen büyükelçilik görevlileri odayı ve içindeki eşyaları kalın bir toz tabakasıyla kaplanmış halde bulmuş.

hidayet-foto.jpg

Son zamanlarında geçmişini, Mısır’a gelmeden önceki yaşantısıyla ilgili hususları pek hatırlayamayan sanatçı, Mısır makamlarının verdiği ikamet belgesi ile Kahire’de mütevazı bir apartman dairesinde yaşamış. Aile efradı, doğum tarihi gibi konularda açık bilgiler olmadığından Kahire Büyükelçiliği’nin kendisine bir nüfus cüzdanı ve pasaport sağlanması konusunda İçişleri Bakanlığı nezdindeki girişimleri sonuçsuz kalmış. Uzun süre böbrek rahatsızlığı çeken Hidayet,1972 yılında Kahire’de Zamalek semtindeki bir hastanede vefat etmiş. Mısır’da hiçbir yakını olmadığı için sanatçının cenaze işlemleri Kahire Büyükelçiliği tarafından yapılmış ve tabloları da büyükelçilik devralmış. Ressamın tabloları arasında henüz bitmemiş ve imzasız olan ancak Hidayet’e ait olduğu uzmanlarca saptanmış yapıtlar da bulunuyor. Yaklaşık 100 kadar eseri de Dışişleri Bakanlığı tarafından yurtdışındaki büyükelçiliklere gönderilmiş. En zengin koleksiyonu Kahire Büyükelçiliği’nde yer alan Hidayet’in suluboya ve yağlıboya yapıtları, büyükelçilik konutunun giriş katında sergileniyor.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
Uğur Ergan Arşivi