Ümit Sezgin
“HIZIR BAHÇE SPOR VE ŞEVKAT KULÜBÜ”
Avrupa maçı yorgunluğu, kadroda yapılan rotasyonun tutmaması, yeni gelen oyuncuların henüz uyum sağlamaması Fenerbahçe’nin mağlubiyetinin sebepleri olarak gösterilebilir. Ama ben bütün bunların aksi bile olsa Fenerbahçe’nin yenileceğini biliyordum. Maç öncesi soranlara Başakşehir’in galibiyetine bahis oynamalarını tavsiye ettim. Bu satırları da maç öncesi yazıyorum.
Bakmayın şaka gibi göründüğüne, son 5 yılın maç sonuçlarına bakarsanız, göreceksiniz ki Fenerbahçe en çok puan kaybını ligin alt sıralarında yer alan takımlar karşısında yapmıştır. Derbilerden zaferlerle çıkıp ligin sonundaki takıma takılması Fenerbahçe seyircisi için çok uzun süredir sürpriz olmaktan çıktı. Hatta düşmeme mücadelesi veren takımların imdadına hızır gibi yetiştiği için “Hızır Bahçe Spor ve Şevkat Kulübü” ismini önermiştim zamanında.
İşte Başakşehir maçı da tam böyle bir “merhamet” maçı kategorisindeydi. Koskoca Başakşehir ligin 5. Haftası olmuş, hala sıfır puanda. Yazıyla sıfır, rakamla 0. Üstelik 4 gol atmış 4 gol yemiş yani averaj da sıfır.
Dahası, Başakşehir’in teknik direktör koltuğunda Çubuklu formanın canı ciğeri, unutulmaz gol kralı, 3 Temmuz hainliğine karşı direnişin sembol hocası Aykut Kocaman var. Fenerbahçe’nin çocukları Sarı Lacivertlilerin karşısına rakip takım teknik direktörü olarak çıktıklarında her zaman final maçına çıkmış kadar ciddi olurlar. Futbolun ve Sarı Lacivert kültürün ahlakı bunu gerektirir. Yani normal olarak Aykut Kocaman’ın Fenerbahçe’den puan alması değil almaması sürpriz olur.
Bir dahası daha var; maçın orta hakemi Fener’in bir türlü ısınamadığı Fırat Aydınus, VAR’da kim var dersiniz, bir akşam önce Antalya-BJK maçını yönetmiş Ali Şansalan. Yatmamış, uyumamış koşmuş gelmiş İstanbul’a. Acaip.
Hele bir de, maçın hemen öncesinde Galatasaray puan kaybetmişse Fenerbahçe’nin geleneksel olarak puan kaybetmesi artık Allahın emri gibi bir şeydir bunu tribünler iyi bilir, yan sütundaki arkadaş daha da iyi bilir isterseniz ona sorun.
Neyse, demem o ki, maç öncesinde son 5 yılın istatistiklerine bakarak Başakşehir-Fenerbahçe maçına bahis oynasanız hiç düşünmez tüm parayı Başakşehir’in galibiyetine basardınız. Kızmayın, istatistik böyle diyor arkadaşım.
Zaten ilk yarı, maç öncesi yazdığım yukardaki öngörüleri tamamen doğrular nitelikteydi. Pereira Almanya dönüşü epey değişiklik yapmıştı ilk 11’de. Hem yorgunları dinlendirmek hem de diğer oyunculara da fırsat vermek için Mesut, Valencia gibi isimleri yedeğe çekmişti ama fazla değişiklik işin tadını kaçırmıştı. Orta sahada Meyer, ileride Berisha ilk yarı boyunca acemilikleriyle göze battılar.
Sağ kanatta Muhammet ve Osayi, solda Ferdi ve Pelkas ikililerinin etkili olması beklentisi vardı ama orta sahada Gustavo ile Meyer merkeze hakim olamayınca kanatlar çalışmadı. Üstelik Gustavo, Meyer ikilisi defans üçlüsüne uzak kalınca geriden bol bol uzun topla çıkma çabaları gördük. Ancak bu uzun toplar etkili olamadı.
Ayrıca hatlar arasındaki bu kopukluklar nedeniyle Fenerbahçe’nin baskısı da sözde kaldı. Sanki sahada Erol Bulut Fenerbahçesi var gibiydi. 15. dakikada Visca’nın ceza sahasına yerden gönderdiği topta Serdar Aziz pozisyon hatası yapıp, üstelik ofsayt beklentisiyle durunca Okaka Başakşehir adına ligdeki ilk golünü attı. Serdar Aziz goldeki hatasının dışında çok denemesine rağmen Tisserand’ın üstlendiği oyun kurucu görevinde de başarılı olamadı. Başakşehir tek atak tek golle ilk yarıyı önde kapadı.
İkinci yarıya Pereira, Osayi’nin yerine Valencia’yı Pelkas’ın yerine Rossi’yi alarak başladı.
Kısa bir süre sonra da Berisha ve Muhammedin yerine Mesut ve Novak oyuna girdi. Değişikliklerden sonra Fenerbahçe rakibin de kapanmasıyla oyunu tamamen Başakşehir’in yarı sahasına yıktıysa da pozisyon üretmekte başarılı olamadı.
Sadece 64. Dakikada Mesut Özil’in serbest vuruşunda Valencia’nın kafasıyla Fenerbahçe gole yaklaştı ama Volkan Babacan gole izin vermedi. Uzatma dakikalarında Fenerbahçe’nin telaşından yararlanan Başakşehir ikinci atağını yaparak ikinci golünü attı. Böylece Başakşehir tüm maç boyu iki atak iki golle üç puanı almayı başardı.
Fenerbahçe’nin mağlubiyetinin nedenlerini sıralarsak; üç konu üzerinde durabiliriz;
Öncelikle Avrupa kupası maçındaki yorgunluk ve bu yorgunluk nedeniyle yapılan rotasyon. Fenerbahçe’nin ezberi bozuldu. İkinci neden sonradan gelen transferlerin henüz takıma ve birbirlerine alışamamış olmaları. Üçüncü ve bence ilerde de sıkıntısı yaşanacak sorun, takımın bir önderinin, ateşleyicisinin ve gerçek oyun kurucusunun olmaması. Mesut Özil dahil kadrodaki hiçbir oyuncu bu görevi üstlenemiyor. Sosa ve Zajc zaman zaman bu oyun kuruculuğu üstlenebiliyorlar, ama onlar da liderlikten uzaklar.
Bu arada Novak, Mert Hakan Yandaş gibi isimler her forma giydiklerinde formadan biraz daha uzaklaşıyor.
Tabii bugünkü mağlubiyet içindördüncü bir açıklamayı da Başakşehir üzerinden yapabiliriz. Deniz Türüç, Tolga Ciğerci ve Şener gibi eski Fenerbahçeliler başta olmak üzere tüm oyuncular ellerinden geleni fazlasıyla yaptılar. Kötü gidişe dur deme konusunda kararlıydılar. Etkili de oldular. Kutlarız.
Tribünün muhalefet şerhi;
KOCAMAN TUZAĞA DÜŞTÜK.
Klasik bir Aykut Kocaman takımı vardı dün akşam Fenerbahçe'nin karşısında. Maç başı bir gol bul ve kalan bütün sürede 11 kişi defans yap. Her ne kadar başarılı olsa da, tam bir futbol katliamı idi dün akşam yaşanan. Dünyanın en sıkıcı maçları bu şekilde ortaya çıkıyor. Aykut Kocaman’ın bu 'başarılı' taktiği sadece büyük takımlara işe yarar o da rakip Fenerbahçe kadar beceriksizse. Zaten geçen sene ligi bitirdikleri yer ve bu seneki konumları da bunu destekliyor. Fenerbahçe en büyük hatayı daha maç başlamadan yaptı, bu kadar kapalı oynayan takıma çıkarılan kadro hiç uygun değildi. Pereira'nın rotasyona gitmesi büyük bir hataydı. Aynı zamanda dün akşam bireysel performanslar da felaketti. Fenerbahçe alışık olduğu oyunu hiç yansıtamadı sahaya. Umarım Pereira gerekli dersleri çıkarmıştır dün akşamdan. Daha iyi rakip analizi yapması lazım, ligin çoğu takımı Başakşehir ve Sivasspor gibi sadece rakibi oynatmamak gibi bir anlayışla oynuyor. Fenerbahçe'nin hem düzenli bir ilk 11’e kavuşması hem de kalenin önüne 10 kişi diken futbol katili teknik direktörlere çözüm bulması lazım. Gerekli dersler alınırsa, takımımızdan umutluyuz, enseyi karartmaya gerek yok.