Kaya Türkmen
Herkes biliyor
Leonard Cohen’in şarkısı: “Everybody knows” Herkes biliyor.
“Herkes biliyor zarların hileli olduğunu
Yine de dua ediyor atarken
Herkes biliyor savaşın bittiğini
Herkes biliyor iyi tarafın kaybettiğini
Herkes biliyor kavganın göstermelik olduğunu
Fakirlerin fakir kaldığını, zenginlerin zenginleştiğini
İşlerin böyle yürüdüğünü
Herkes biliyor
Herkes biliyor teknenin su aldığını
Herkes biliyor kaptanın yalan söylediğini...” diye devam eder şarkı.
Şarkı insan doğasının ve toplumun karanlık yönlerinin alaycı bir anlatımı. Yolsuzluktan, sahtekârlıktan, ihanetten, hayatın acı gerçeklerinden söz ediyor. Toplumun bu olumsuz yönlerinin insanlar tarafından bilindiğini ancak sıklıkla dile getirilmediğini anlatıyor. İnsanın teslimiyetçiliği, kötü davranışları sıradan olgular gibi kabullenmesi, kanıksaması eleştiriliyor.
Yargıtay’ın Gezi davasına ilişkin son kararı hakkında açıklama yapan Adalet Bakanı'nın lafları “Herkes biliyor” şarkısını hatırlattı bana.
Ne diyor Adalet bakanı? “Siz sokakları ateşe vereceksiniz, onlarca insanın ölümüne neden olacaksınız, kamunun, özel şahısların araçlarını altüst edip, ortalığı ateşe verip dükkanları taşlayacaksınız, Gezi olaylarını çıkarıp, 'Gezi masumdu' diyeceksiniz. Hukuk devletinde sokakları ateşe verenlerin, insanları öldürenlerin, onları tahrik edenlerin hesabı sorulmayacak mı?” diyor.
Hızını alamayıp “Hesabı sorulmazsa orada hukuk devletinden bahsetmek mümkün olabilir mi? 'Gezi yargılanamaz' ne demek? Gezi'nin ne olduğunu bu millet gördü” diyor.
“Yargının kararlarına saygı duyacağız. Özellikle hukukun üstünlüğü, milletimizin huzuru, terörle mücadele noktasındaki kararlılığımızdan hiçbir zaman taviz vermeyeceğiz” diye de ekliyor.
Vah Sayın Bakan vah!
Zor tabii Akape Türkiye’sinin Adalet bakanı olmak. Böyle saçmalamak zorunda kalırsınız.
Ama tercih sizindir. Değer mi bu duruma düşmeye bir kırmızı plaka? Ona siz karar vereceksiniz...
Bakın Sayın Bakan. Herkes biliyor barışçı bir toplumsal protesto gösterisi olarak başlayan Gezi direnişini çığırından çıkaranın, güvenlik güçlerinin orantısız güç kullanması olduğunu. Kim kimi tahrik etmiş herkes biliyor.
Herkes biliyor Gezi direnişçilerinin adam öldürmediğini.
Herkes biliyor Ethem Sarısülük’ün bir polis memuru tarafından kafasına sıkılan kurşunla öldüğünü.
Herkes biliyor Ali İsmail Korkmaz’ın önce polisler, ardından da eli sopalı bir grup tarafından darp edilerek öldüğünü.
Herkes biliyor 14 yaşındaki Berkin Elvan’ın polisin attığı göz yaşartıcı gaz kapsülünün başına isabet etmesi üzerine hastaneye kaldırıldığını, 269 gün boyunca komada kaldıktan sonra can verdiğini.
Herkes biliyor Abdullah Cömert’in, İrfan Tuna’nın, 88 yaşındaki Selim Önder’in, Zeynep Eryaşar’ın biber gazı veya kapsülünün isabet etmesi sonucu öldüklerini.
Herkes biliyor Mehmet İstif’in gösteriler sırasında polisin 40 cm mesafeden ağzına sıktığı biber gazı sonrası dil kökü kanserine yakalandığını ve 11 ay sonra öldüğünü.
Herkes biliyor sadece Mücella Yapıcı, Hakan Altınay ve Yiğit Ali Ekmekçi’nin değil, Osman Kavala’nın da Can Atalay’ın da Tayfun Kahraman’ın da Mine Özerden’in de Çiğdem Mater’in de suçsuz olduklarını. Bunlardan hiçbirinin üzerlerine atılan "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçunu işlemediğini biliyor herkes.
Akapenin adalet bakanının hukuk devletinden bahsetmesinin soğuk bir şakadan ibaret olduğunu da herkes biliyor.
Daha üç gün önce “AİHM'in yetkisini aşarak delil incelemesi yapmak suretiyle ihlal kararı vermesi kabul edilemez” diye zırvalayan bir bakanın “Yargının kararlarına saygı duyacağız. Özellikle hukukun üstünlüğü... noktasındaki kararlılığımızdan hiçbir zaman taviz vermeyeceğiz” laflarının hiçbir değeri olmadığını herkes biliyor.
Akape Türkiye’sinde Erdoğan’ın yürütmenin başı olarak "Yargıya zaten gerekenleri söyledik, gereğini yapıyor” dediğini, “AYM kararına saygı duymuyorum ve ona uymuyorum” çıkışını, AYM kararlarını “takmayan” hâkimler terfiyle ödüllendirilirken akademisyenler konusunda “bütün yargı makamlarını göreve davet ettim” diyerek yargıya talimat verdiğini anlattığını herkes biliyor.
Etrafı “AİHM kararlarının bağlayıcılığı yok” diyecek kadar dünyadan bihaber danışmanlarla çevrili cumhurbaşkanının ülkemizi Avrupa Konseyinden atılma noktasına getirdiğini herkes biliyor, görüyor.
Avrupa Konseyi Türkiye için başlattığı ihlal sürecini ağırdan alıyorsa Türkiye’ye önem verdiği ve ülkemizi ilelebet kaybetmekten korktuğu için. Türkiye’yi ve uygar alemdeki yerini bugün bizi idare eden iktidardan daha fazla önemsediği için.
Hukukun üstünlüğü konusunda incelemeye alınan 140 ülke içinde 116’ncı sırada olduğumuzu herkes biliyor. “Hukukun üstünlüğü noktasında kararlılığımızdan hiçbir zaman vazgeçmeyeceğiz” diye sallayan Adalet Bakanı bile.
Herkes biliyor teknenin su aldığını
Herkes biliyor kaptanın yalan söylediğini...
Adalet bakanı da biliyor. O da yalan söylüyor.