Ümit Sezgin
HER ŞEY MÜMKÜN…
Penaltı kaçıran Pelkas’ın maç sonundaki gözyaşları her şeyi anlatıyor. Fenerbahçe, Avrupa Ligi’nde grubun en kuvvetli takımı Frankfut’u evinde yenemediği, elinden kaçırıp, beraberlikle bir puana razı olduğu için üzgün dönüyor Türkiye’ye. Artık deplasmanda bile olsa beraberlik yetmiyor Fenerbahçe’ye…
Maç öncesinde Frankfurt sokaklarında marşlarla, şarkılarla gezen Fenerbahçelileri gören Alman vatandaşları şahit oldukları coşkuya kesin imrenmişlerdir. Bu takımın seyircisi, taraftarı ve futbolcusu Avrupa arenasında boy göstermeyi çok özledi. Şampiyonlar ligi müziğiyle sahaya çıkmayı, galibiyetler almayı, çeyrek finaller, yarı finaller oynamayı çok özledi. 3 Temmuz şarlatanlığıyla kesilen sürece kaldığı yerden devam etmek istiyor Fenerbahçe. Frankfurt sokaklarında ve Deutsche Bank Arena’da verilen mesaj buydu.
Herkes galibiyet istiyordu. Bir gün önce Beşiktaş çıkmış kesin favori gösterilen rakibi Borussia Dortmund karşısında boynunu bükmeden oynamış, maçı 2-1 kaybetse bile, maçın ardından Sergen Yalçın her zamanki bahanelerine sığınmadan, sızlanmadan açıklama yapabilmişti.
Fenerbahçe takımının Frankfurt stadyumuna giriş yaptığı saatlerde Galatasaray da yine favori gösterilen rakibi Lazio’yu rakip kalecinin kendi kalesine attığı komik golle de olsa yenmeyi başarmıştı.
Eh, hal böyleyken Fenerbahçe taraftarı da bir başarı öyküsü yazılmasını bekliyordu.
Elbette Fenerbahçe’nin “makûs talihi” sakatlıklar yine gündemdeydi ve önemli isimler yoktu. Tisserand, Nazım Sangare, İrfan Can, Sosa, Zajc yoksa çok şey eksik demekti ama pek çok Sarı Lacivert gönülde şu soru vardı; “Bu isimler yoksa bile bizde de Mesut Özil var, bu maç Mesut’un maçı olamaz mı?” Almanlar iyi bilir, iyi tanır Mesut’u ama yine de kendisini bir kere daha hatırlatsa Mesut şahane olmaz mı?
Sakatlıklar, sakatlıktan geri dönenler derken herkesin kafasında farklı bir onbir vardı ama Pereira’nın tercihlerini tartışmak da çok mümkün değildi. Mesela herkes pek özlenen Pelkas’ı sahada görmek istiyordu ama belli ki Hoca D. Rossi ile başlamayı tercih etmişti. Pelkas’ı riske etmiyordu belki de. Orta sahada onca yokluk arasında bile Mert Hakan’ın tercih edilmesine karşı çıkanlar varsa da genel kanı Hoca’nın pek de fazla şansı olmadığıydı. Mert Hakan’a hayır dese geriye elinde daha geçen hafta takıma katılan Meyer’den başka isim kalmıyordu.
Maça müthiş bir başlangıç yaptı Fenerbahçe. Daha birinci dakikada Gustavo’nun şahane pasıyla Alman kaleci ile karşı karşıya kalan D. Rossi’nin kaçırdığı gol ile nutkumuz tutuldu. “Nasıl yani” diyebildik sadece…
Sonra Fenerbahçe’nin akın akın yüklenişini seyretmeye başladık. Ve Mesut perdeyi 10. Dakikada açtı. Üst üste vuruşların sonuncusu Mesut’undu. Ancak hakem ofsayt düdüğünü çalınca sevinçler bir anda kursakta kaldı. Ama neyse ki VAR var Almanya’da. Uzun incelemelerden sonra
Gol geçerli sayıldı.
Önde ve dahası sahanın her yerinde baskı yapan Fenerbahçe kapılan toplarla hızlı çıkışlar yapıp sık sık Frankfurt ceza sahasında göründü. Osayi, Ferdi ve Gustavo etkili oynarken ilk yarının yıldızı Valencia oldu. Frankfurt savunmacıları sık sık Valencia’yı faulle durdurmaktan başka çare bulamadılar.
Frankfurt ancak 20. Dakikadan sonra oyunda kendini gösterebildiyse de pozisyon üretmeyi beceremediler. İlk yarının bir başka yıldızı Kim ve her maçın yıldızı Szalai geçit vermedi Almanlara.
Ancak Fenerbahçelilik makûs talihi diye bir şey var dedik ya… Pozisyon vermeden gelinen 43. Dakikada neredeyse yine pozisyon vermeden gol yedi Fenerbahçe. Gol aslında üçlü defansın riskiydi. Sol Kanadı o ana kadar etkili kullanan Osayi’nin bir an geride kalması golle sonuçlandı
Ardından Fenerbahçe’nin atakları geldi. İlk yarının uzatmalarında bile Fenerbahçe öne geçme şansı yakaladı ama Valencia’nın vuruşları etkisiz kaldı. Sonuçta Fenerbahçe beklenenin ötesinde bir ilk yarı oynadı. Adeta ev sahibi takım gibi oyunun hakimiydi.
İkinci yarıya beraberliğin de moralinin de etkisiyle Almanlar daha etkili başladı. Özellikle Osayi defansif anlamda yalnız kalınca Almanlar Fenerbahçe’nin sağ kanadından üst üste ataklar yaptı.
75 dakikada Pereira 4 oyuncu birden değiştirerek, Pelkas, Berisha, Muhammed ve Meyer ileûoyuna müdahale etti. Mesut, Valencia, Merthakan ve Ferdi kenara alınan oyuncular oldu.
Ve uzatmalarda Fenerbahçe makûs talihi bir daha devreye girdi. D.Rossi’nin pasıyla ceza sahasına giren Pelkas kaleci tarafından düşürülünce hakem tereddütsüz penaltı noktasını gösterdi. Pelkas topun başına geçti, plase ile vurduğu topu kaleci kurtardı, ancak Berisha dönen topu kaleye gönderdi. Herkes golü kutlarken VAR’dan iptal kararı geldi. Berisha penaltı atışı anında ceza sahasına bir saniyeyle erken girmişti.
Maçın başında Fenerbahçe’nin golünü veren VAR, maçın sonunda Fenerbahçe’nin golünü iptal etti. Ve bu iki doğru karar VAR’ın nasıl düzgün kullanılacağını da göstermiş oldu bize.
Bu maçta her şey mümkündü ama asıl önemli olan görüldü ki Fenerbahçe için asıl bundan sonra her şey mümkün.
Tribünün muhalefet şerhi;
FUTBOL AYAKTA OYNANIR
Fenerbahçe güzel oynadığı maçta galibiyeti elinden kaçırdı. Yediği saçma sapan gol, dakika 90’da kaçan penaltı, bunlar Fenerbahçelilerin hiç de uzak olduğu gariplikler değil. Eminim taraftarların büyük çoğunluğu takımın oyunundan memnundur. Maçın teferruatını yan taraftaki beyefendiden öğrenebilirsiniz. Ben başka birkaç konuyla ilgili yazmak istiyorum. Hafta sonu Fenerbahçe Sivas Spor ile berabere kaldı. Ne enteresandır ki, liderle aynı puanda yeni hocasıyla mağlubiyet görmemiş Fenerbahçe yerden yere vuruldu maçtan sonra. Bakın sadece bir beraberlikten sonra, “3’lü defansla şampiyon olunamaz” diyen efsane Fenerbahçeli(!) mi ararsınız, 50-60 dakika izlediği transferleri çok kötü bulan eski kaptan mı? Örnek çok. Tüm taraftarlara, renktaşlarıma sesleniyorum; “Lütfen bu goygoylara gelmeyelim. Sakin olalım. Takım namağlup, güzel oyun oynamaya çalışıyor, gençler süre alıyor ve liderle aynı puandayız”. Biraz sabır beyler bayanlar. Sivas Spor demişken, o maçta, neredeyse sürenin sadece üçte birinde top oynandı. Kalan sürede Sivaslılar bir çeşit yer jimnastiği yaptı. Kimilerinin süper teknik adam dediği Rıza Çalımbay gibileri Türk futbolunda olduğu sürece, ligimiz bir gram ileri gidemez. Umarım dün akşamki maçı izler de futbolun ayakta oynanan bir oyun olduğunu farkeder. Boşa sıfır puanla dönmediler Avrupa’dan. Neyse kendileri bilir ama Fenerbahçe ayakta kalmaya, oynamaya devam edecek.