Aytuna Tosunoglu

Aytuna Tosunoglu

Hayatta kalmayı romantikleştirmek

Bir şeyi bütününden ayırarak zaman içinde daha görülebilir hale getirmenin bir yolu ilerlemeci anlatı sayesinde olur. Mesela, Nazi soykırımını İkinci Dünya Savaşı bütününden ayırarak zaman içinde daha görülebilir bir hale getirmiştir, ilerlemeci anlatı dediğimiz şey. (İngilizcesini de buraya koyalım, belki kavram üzerinden başka okumalar yapmak isteyen olur: Progressive narrative).

Kültürel çalışmalar açısından Yahudi soykırımı, toplu katliam gibi bir prototipi sembolik kodlar ve öykülerin içinde anlaşılabilir kılar.  Kendisine ait olan öykülerin içinde… Evrensel olanla değil. Ayrı. Dolayısıyla ayrıcalıklı. Okuduğum nice akademik makalede gözlemlediğim şey hem ikincil hem de birincil kaynakları kullanılarak Nazi Almanya’sının Yahudi toplumunda oluşturduğu travmanın bir modelini çıkartıp bunu evrensel kullanım için kültürel bir programa tahvil etmede zayıf kaldığıdır.

İnsan, sorar o zaman…

Nasıl olmuştur da Nazi soykırımı yirminci yüzyılın sonlarında yavaş yavaş kötülüğün başat (dominant) sembolik betimlemesi haline gelmiştir? Neden Nazi soykırımı gelecekte olacak/olası/olan başka toplumların soykırımıyla ilgili eylemleri kısıtlayabilecek bir uluslarüstü ahlak evrenselliğinin gelişimine el vermemiştir?

Etkili topluluk

“Görgü tanığı ifadesi” Yahudi soykırımı araştırmalarında bir şeyin ortaya çıkartılması için kullanılan nesnel araçtan ziyade tanığın anlattıklarından çıkan belirli anlamlar olarak ifade ediliyor. Yani, aydınlığa kavuşturulan “anlam” değil ama belirli anlamlar oluyor. Trajediyle ilgili anlatının nesneleştirilmesinden bahsediyorum. Soykırım, Nazi karşıtı savaşın çerçevesi içinde anlatılmaya devam edilseydi bugün İsrail devletinin Filistinli Araplara yaptığının (etnik temizlik?) soykırım olduğunu evrensellikle kavrayacaktık.  Maalesef ilerlemeci anlatı, Nazi soykırımını İkinci Dünya Savaşı bütününden ayırarak zaman içinde onu daha da görülebilir hale getirmiştir. Bu görülebilirlik de Yahudilere yapılan kötülüğün bir ve tek ve benzersiz olduğunu yayarak bir bellek oluşturmuştur. Onları dünyanın gözü önünde ayrıcalıklı kılmıştır. İlerlemeci anlatının yaygınlaşmasıyla oluşan bir “etkili topluluk” var, dünya üzerinde… Nazi soykırımıyla ilgili ne söylenecekse ya da ne söylenmeyecekse bu etkili topluluk karar veriyor sanki. Dikkat ediniz, yazılı külliyat da belgeseller de sinema filmleri de oluşturulan müzeler de Nazi soykırımına uğrayan ya da uğramayan Yahudilere merhamet duygularımızın yenilenmesi çerçevesinde bakmakla sınırladı, bizleri. Ne dünya üzerinde faşizmi silebildik ne de başka ülkelerde başka toplumlara uygulanan soykırımların, etnik temizliklerin topluca sonunu getirebildik.  Çünkü evrensel anlatıyı yeşertecek bağlantıyı kurmadık. Çünkü Nazi soykırımının ilerlemeci anlatısıyla galiba İsrail’e bir tür özerklik kazandırdık ve tüm çabamız bunaydı.

Sofra hazır mı?

Bugün Hamas’ın vahşi bir terör hareketiyle “fişeklediğini” düşündüğümüz İsrail’in, acımasız Gazze saldırısına ve dahi ilhakına batılı elitler destek veriyor. Batılı medya, Gazze’de yıkıntılar arasında “henüz” hayatta olan/kalan yerli halkın trajik deneyimine elle tutulur bir bağ kurarak bakmamakta direniyor. Biz biliriz ki suç işleyenler, kurbanlarının isimlerini, evlerini, ailelerini, dostlarını, mallarını, mülklerini ve hayatlarını alarak onları susturmak için ısrarla çalışırlar. Burada niyet, kurbanlarını her türlü insanlık duygusundan yoksun bırakmak, onların kişiliklerini silmek ve onların tüm kişisel seslerini zorla almaktır. Tanıklık, hayatta kalan kurbanların ve bazı durumlarda öldürülenlerin bireyselliğini yeniden tesis eder ve seslerinin gücünü gösterir, aslında.

Son olarak, Ortadoğu’da yine kan akarken kapitalist devletlerce organize edilmiş “bölgenin yeniden haritalanması partisi” tüm hızıyla devam ediyor. O sırada organizatörler perde arkasında Gazze açıklarında Akdeniz’de yer alan enerji kaynaklarını, olası ticaret yollarını, yeniden inşa etmede kullanılacak beton, demir ne lazımsa bölüşüyor olabilir mi… 

Sahi, seksen yıl önce soykırıma uğrayan/uğramayan Yahudilerin dünyalıklarına çökenler arasında Amerika Birleşik Devletleri de vardı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Aytuna Tosunoglu Arşivi

Narin

28 Eylül 2024 Cumartesi 10:45