Aytuna Tosunoglu
“GELİŞMELERİ KAYGIYLA İZLEYEN AZİZ MİLLETİMİZ”
Pek öyle kolay kolay dökülmeyeceklerini, dağılmayacaklarını göstermiş oldular. Aralarında bendenizin de olduğu bir grup yurttaş dün geceyi azıcık daha rahat geçirdik. Kendi rekorunu kıran uzunlukta gerçekleşen toplantının sonunda çıkan ortak bildirinin sonuna doğru bir yerde geçen, “Bu gelişmeleri kaygı ile izleyen Aziz Milletimiz, asla ümitsizliğe kapılmayınız” cümlesi ilaç gibiydi. Kendi hesabıma, bu cümlenin derleyip topladıkları ışığında altılı masanın seçim öncesi ve sırasında dağılmayacaklarına dair bir fikir geliştirdim. Metnin tamamını okumamış olanlarınız varsa www.altilimasa.biz adresine uğramanızı öneriyorum. Okumadan taşlamayalım!
İçinde yazılanlara bakmayacağım diyeniniz olursa, sizi şöyle bir düşünce balonuna davet ediyorum: Böylesi bir metnin ortaya çıkması yeni bir durum değilse, nedir? Ne demek istediğimi açmaya çalışayım. Altı parti ideolojik olarak ayrı yerlerde duruyorlar, malum. Bir araya gelmeleri, uzlaşmaları, yol haritası çıkarabilmeleri, kamu politikalarında ittifak yapacak olmaları, bunu kendi istekleriyle yapmaları ben böyle yazınca kolay gibi gelebilir. İttifakla yönetmek çağdaş demokrasinin içinden çıkmış bir durumdur, oysa. Kimseyi dışlamadan ittifak etmek, Kürt halkını da içine alarak ittifak etmek demek, laikliği dışlayanları da içine alarak ittifak etmek demek, laik olup muhafazakâr yaşamak isteyenleri de içine alarak ittifak etmek demek, din merkezli yaşamak istemeyenleri de içine alarak ittifak etmek demek… Uzatabiliriz bu ayrımları. Bu metin uzlaşmacı olmanın bir örneğidir, üstelik siyasi tarihimizde pek de karşılaşılmamış bir durumdur. Ersin Hoca (Kalaycıoğlu) altını çizerek söylüyor, bu yeni durum geçmişin koalisyon hükümetlerini çağrıştırmıyor, diye. Orada partileri bir araya gelmeye ve minimumda birlikte hareket etmeye zorlayan bir baskı mevcuttu. Bugün altılı masanın bir araya gelişi tamamen gönüllülük esasında gerçekleşmektedir. Yeni bir kültürel ortam yaratma aşamasındayız ve bunun heyecan verici bir durum olduğunu itiraf etmeliyiz. Tıpkı Gezi Direnişi birlikteliği gibi… Hatırlayınız…
Şu anki iktidarın önümüzdeki seçimde kazananı yine kendisi olsun diye kullanacağı çok enstrümanı var. Bu yolun taşlarını ısrarla, yalan/dolanla, göz boyamayla döşedi durdu. Bendeniz dahil pek çok yazan, çizen, düşünen, yazmasa bile aklından geçiren yurttaş, ülkemizde siyaset alanının suçlu veya haklı kavramlarının dışında işlediğini geçtiğimiz on beş yılda gördük. Muhalefet, “yapmayın, bu anayasa suçudur” dediği her noktada defalarca haklı çıktı. Ancak biliyoruz ki, haklı olmak kazanmaya yeten bir şey değil. Bizi bu kötü yönetim karşısında kazanmaya götürecek olan şey, yeni bir kültürel ortam şafağında bir araya gelmek ve birlikte durmak olacaktır.
Altılı masa geçtiğimiz haftaki ve bazılarımızın sonuçsuz bulmakla eleştirdiği toplantısında, 2023 seçimlerinde kazanacak ve sonuç alacak stratejiyi kararlılıkla, ortak bir dil kullanarak, kimseyi dışarda bırakmayarak gerçekleştireceğinin sinyalini vermiştir, fikrimce. Cumhurbaşkanı adayı kim olacak diye boyun ağrısı çekmenin hiçbir anlamı yoktur. İsim açıklamakta geç kalınmamıştır. Direnişin birlikteliği katkıların birleştiği ortaklıktadır. Herkes yapmayı taahhüt ettiği kısımdan sorumludur.
Yirmi birinci yüzyıl demokrasi teorisi bu topraklardan doğacaktır.
Umut dediğimiz şey budur.
Yoksa zaten evren kendi içine doğru çekiliyor, çöküyor yani…
Neden dükkânı kapatıp gitmiyoruz, sanıyorsunuz…
Hamiş: Hapiste altıncı yılını doldurup yedinci yıla yelken açan Selahattin Demirtaş eski videolardan derleme bir video yayımladı, sosyal medya hesabından. İçiniz en az Demirtaşlarınki kadar yaşam sevinciyle dolsun, sevgili gelişmeleri kaygıyla izleyen aziz milletim!