Kaya Türkmen
Galiba bu sefer olacak
Millet İttifakı Ortak Politikalar Mutabakat Metni’ni açıkladı önceki gün. Aylardır üzerinde çalıştıkları, “Türkiye’nin kurtuluş reçetesi” dedikleri, yüzlerce ilke, program, proje, eylem içeren bir manifesto ilan ettiler.
Bugüne kadar görmediğimiz, belki Cumhuriyet tarihinde eşine rastlamadığımız ölçüde geniş kapsamlı, ayrıntılı bir hükümet programı bu ortak metin.
Ülkemizin bütün temel politika alanlarında en ince ayrıntısına kadar geliştirilmiş ve Türkiye’yi yeniden mutlu etme iddiasını taşıyan bir hedef, politika ve projeler listesi.
“Recep Tayyip Erdoğan’ı iktidardan indirmek dışında hiçbir ortak noktaları olmadığı” iddia edilen altı ayrı siyasi partinin ortaklaştığı iki binin üzerinde vaat ve taahhüt var belgede. Kolay iş değil.
Ortak politikalar metni öncelikle yasama, yürütme ve yargı reformları vaat ediyor.
Temel hak ve hürriyetlerin üstün ve bir bütün olduğunun, birbirini tamamladığının, yasama, yürütme ve yargı organlarını bağladığının, hürriyetin esas, sınırlamanın istisna olduğunun Anayasayla düzenleneceği sözünü veriyor.
Bugün Sarayın bazen sözcüsü, bazen silahı, bazen uşağı durumuna düşürülmüş kurumların bağımsızlık ve tarafsızlık esaslarına göre yeniden yapılandırılacağı, yerel yönetimlerin güçlendirileceği belirtiliyor.
Kamu atamalarında liyakatın esas alınacağı ilan ediliyor, yolsuzlukla etkin bir şekilde mücadele edileceği, şeffaflığın esas olacağı bir kamu yönetimi vaat ediliyor.
Yapanın yaptığıyla kalmayacağı, vatandaşların büyük çoğunluğunun beklediği gibi yapılan hukuksuzlukların hesabının sorulacağı sözü veriliyor.
Ekonomiyi ayağa kaldırma, Türkiye’yi ‘’Orta gelir tuzağı”ndan kurtarıp ‘’Yüksek gelirli ülkeler” arasında sağlam ve kalıcı bir konuma getirme hedefine ulaştıracak yüzlerce tedbir ve eylem sıralanıyor.
Tarımdan sanayi ve teknolojiye, enerjiden madenciliğe, ulaştırmadan turizme, KOBİ’lerden esnaf ve sanatkarlara, kültürden iklim değişikliğine, doğa haklarına, çevreye, hayvan haklarına, ormanlara, su yönetimine, kentleşmeye, afet yönetimine kadar uzanan alanlarda politika ve reformlar hakkında bilgi veriliyor.
Sosyal politikalar çok geniş yer tutuyor metinde. İhtiyaç sahiplerine çok çeşitli yardımlar yapılacağı vaat edilirken, bu yardımlara gereksinim duyulmayacağı koşulların yaratılması hedefleniyor.
Geleneksel dış politikamızın fabrika ayarlarına dönüleceğinin haberi veriliyor.
Göçmen sorununa da eğiliyor ortak politikalar metni. Nihai amaç göçmenlerin ülkelerine geri dönmesi. Ama o güne kadar da göçmenlerin gerek karşılaştıkları gerek neden oldukları sorunlara çözüm üreten bir yaklaşım görülüyor.
Hedeflenen Türkiye, güçlü kurumların, güçlü kadroların, güçlü kuralların Türkiye’si.
Sıra bu vaatleri seçmene anlatmakta. 240 sayfayı hiçbir zaman okumayacak vatandaşın “Bunların içinde benim işime yarayan ne var?” sorusuna cevap vermekte. O da iletişim uzmanlarının işi.
Yok mu belgenin eksiği? Var tabii. Kürtlerin, Alevilerin sorunlarına değinilmemiş olmasını eleştiriyor kimileri.
Ama asıl eksiklik Cumhuriyetle ve Cumhuriyet’in kurucu ilkeleriyle sorunu olan bugünkü yönetime antitez oluşturma iddiasını taşıyan bir siyasi heyetin ortak politikalarının anlatıldığı metinde Büyük Atatürk’e, devrimlerine ve ilkelerine, özellikle de laiklik ilkesine değinilmemiş olmasıdır. Bu eksikliğin Millet İttifakının bundan sonra atacağı adımlarda telafi edilmesini ısrarla bekleyeceğiz. Gözümüz sizde!
Ayrıca, Millet İttifakının kompozisyonu bakımından zor olduğunu bilmekle birlikte, bu kadar ayrıntılı bir metinde çeki düzen verilecek kurumlar arasında keşke Diyanet İşleri Başkanlığı da sayılsa, tarikat ve cemaatler sorununa da değinilmiş olsaydı.
Ama, ortak hayalimiz demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla işlediği, adaletin, hakkın, hukukun öncelendiği, hukukun üstünlüğü, güçler ayrılığı, yargı bağımsızlığı gibi kavramların içinin boşaltılmış olmadığı, temel hak ve özgürlüklerin, basın hürriyetinin, düşünce özgürlüğünün, gösteri ve yürüyüş hakkının saygı gördüğü bir ülkede yaşamak değil mi?
Hayalimiz rüşvetin, yolsuzluğun, hırsızlığın, hukuksuzluğun, adaletsizliğin, haksızlığın, kayırmacılığın, yalanın, iftiranın, çamurun, pisliğin oluk oluk üzerimize boşalmadığı bir ülkede yaşamak değil mi?
Hayalimiz kadınların eşit haklara, eşit fırsatlara, eşit işte eşit ücrete sahip olduğu, çocuklarımızın okula aç gitmediği, yatağa aç girmediği, yeterli beslenmediği için boyunun kısa kalmadığı, bütçesine uygun barınma imkanı bulamadığı için üniversite öğrencisinin okulu bırakmadığı, gençlerin ilk fırsatta yurt dışına kaçma rüyası görmediği bir ülkede yaşamak değil mi?
Hayalimiz doğanın, ormanın, nehirlerin, göllerin, meraların, otlakların, zeytinliklerin, hayvanların, kuşların, börtü böceğin hukukuna saygı gösterilen bir ülkede yaşamak değil mi?
Hayalimiz kimsenin liderin yürüyüşüne kurban olmadığı, orasının burasının kılı olmak için yanıp tutuşmadığı veya ayakkabısını “eliyle yalamak” istemediği bir kültürün hakim olduğu ülkede yaşamak değil mi?
Millet İttifakının Ortak Politikalar Mutabakat Metnini okuyunca “Galiba bu sefer olacak” duygusuna kapıldım.
Galiba bu sefer olacak!