Erhan Erkut
Eğitime kredi yok mu?
1 Haziran’da yayın ve basın organları vatandaşlara “müjde”yi duyurdu: Kamu bankaları, normalleşme sürecine geçiş ve sosyal hayatın canlanması için “konut kredisi”, “taşıt kredisi”, “sosyal hayatı destek” ve “tatil destek” olmak üzere 4 yeni kredi paketini hayata geçiriyor.
Kısa vadeli ekonomiyi canlandırma çabalarını (anında fiyat yükselmelerini beraberinde getirseler dahi) olumlu buluyorum. Görülen o ki, ülkedeki tüm sektörler düşünülmüş: konut, otomotiv, beyaz eşya, mobilya, elektronik, tekstil, hatta tatil. Fakat eğitim düşünülmemiş! Halbuki bu salgından en çok etkilenen sektörlerden birisi eğitim. Uzun vadede ekonomiyi ayağa kaldıracak, koşturacak, hatta uçuracak olan şey eğitimdir. Madem 12 ay ödemesiz, 15 yıl vadeli konut kredisi verebiliyoruz, neden aynısını eğitime uygulamıyoruz?
Eğitim desteği
Birçok ülke salgının eğitime etkisini göz önüne alarak destek paketleri açıkladı. Örneğin ABD üniversitelerine 14 milyar dolar destek verdi. Kanada ise zor durumda kalan üniversite öğrencilerinin borçlanmamaları için 9 milyar dolarlık bir destek paketi oluşturdu. Türkiye’de ise salgının eğitime hiç finansal etkisi yokmuş gibi davranılıyor.
Veliler zorda
Özel okulculuğun yıllardır devlet eliyle desteklenmesinin sonucu olarak günümüzde 1,4 milyon ilk ve orta öğretim öğrencisi özel okullarda eğitim alıyor. Bunun yanında 0,6 milyon öğrenci de vakıf yükseköğretim kurumlarında. Yani toplamda 2 milyon civarında aile çocuklarına ücreti eğitim aldırmakta. Özel okul veya vakıf üniversitesi öğrencilerinin ebeveynleri ya nispeten yüksek maaş ile kamuda veya özel sektörde çalışanlar ya da şirket sahipleri. Salgın öncesi ekonomik daralmaya salgının etkisi de eklenince, birçok maaşlı çalışan ücretsiz izne çıkarıldı ve birçok işyeri sahibinin işleri çok yavaşladı. Tahminim bu ailelereğitim kredisini tatil kredisine tercih ederlerdi.
İşsiz mezunlar
Şu anda 1,2 Milyon işsiz üniversite mezunumuz var. Bu mezunların istihdam edilebilir duruma gelebilmeleri için bilgi ve yetkinliklerini geliştirmeleri gerekiyor. İşsiz üniversite mezunlarını yeniden eğitmek için kurgulanacak kısa süreli eğitim programlarına ihtiyacımız var. Bu dönemde verilecek bir eğitim kredisi, mezunların bu programlara gidebilmelerine büyük bir katkıda bulunabilirdi. Bir yıllık ciddi bir eğitim ile örneğin bir fizik, matematik veya herhangi bir mühendislik mezunu kolaylıkla bilişim teknolojileri sektörüne girebilir veya bir teknoloji girişimi kurabilir.
Eğitime verilen önem
Selçuk Şirin Hocamın 2014’de yazdığı gibi 1990ların başında Finlandiya ekonomisi krize girdiğinde, dönemin iktidarı tüm bakanlıkların bütçesini kesti ve ortaya çıkan tasarrufu eğitim ile ArGe’ye yatırdı. Sonuçlar ortada: Finlandiya hem eğitimde hem de teknoloji girişimlerinde büyük bir atılım yaptı. Buna karşılık ülkemizde birçok sektöre salgın nedeniyle destek kredisi verilirken eğitimin unutulması çarpıcı. Kısa vadeli önlemler ile ekonominin canlanmayacağı belli iken eğitime verilecek destekle geleceğin aydınlanacağı çok açık. Destek kredileri ülkemizin tercihlerinin bir aynası. Keşke eğitime daha fazla önem verse idik.