Erhan Erkut
Türkiye’de Özel Okullar
Dünya Bankası verilerine göre, tüm dünyada 1980’de ilköğretimdeki öğrencilerin yüzde 8.4’ü özel okullara gidiyorken, bu oran 2015’te yüzde 17.5’a çıktı. Ülkemizde ise özel okulların sayısı 1985’e kadar iki elin parmaklarını geçmezken, 1985’ten sonra yapılan hukuki düzenlemelerle özel okullar neoliberal politikaları benimseyen iktidarca açıkça desteklendi ve sayıları özellikle 4+4+4 uygulaması sonrasında hızla artarak 14 bini aştı (tüm okulların yüzde 19’u).
DEVLETİN KARARSIZLIĞI
Dershanelerin özel okullara (temel liselere) dönüştürülmesi sürecinin tamamlanmasıyla 2014 ile 2020 arasında özel lise sayısı yaklaşık üç kat, özel liselere giden öğrenci sayısı ise neredeyse dört kat arttı. Veliler, devlet okullarındaki aşırı kalabalık sınıflar, öğretmen yetersizliği, fiziki koşullar, dini eğitime yönelim gibi pek çok nedenin yanında, devletin özel okullara giden öğrencilere uzunca bir sure verdiği destek (veya teşvik) sayesinde de özel okullara yöneldi. Devlet eğitimin mali yükünü hafifletebilmek için kendi eliyle özel okulculuğu teşvik etti. Fakat daha sonra bu teşviki yine kendisi kaldırdı.
PANDEMİ DARBESİ
Şu anda ilk ve ortaöğretimde özel okullarda okuyan öğrenci oranı yüzde 9 civarında. İktidarın hedefi bu oranı yüzde 15’e çıkarmaktı. Fakat bu plan iki önemli neden yüzünden gerçekleşmeyecek gibi görünüyor. Birinci neden pandemi oldu. Pandemi döneminde tüm okullar çevrimiçi eğitime geçince, özel okulu fiziksel avantajlarının kaybolduğunu düşünen birçok veli çocuklarını özel okullardan alıp devlet okullarına verdi. Böylece 2020 ve 2021 yıllarında özel okullara önemli bir darbe vurulmuş oldu. Pandemi geçti ama özel okul kayıtlarına yapmış olduğu etki hala tümüyle geçmiş değil.
ENFLASYON DARBESİ
İkinci darbe ise ekonomik krizden kaynaklandı. Örneğin 2021 yılında ENAG enflasyonu yüzde 83 olarak açıklamış iken TÜİK enflasyonu yüzde 36 raporladı. Türkiye Özel Okullar Birliği, azami yüzde 63 zam önerirken, iktidar fiyat artışı oranını yüzde 36 ile sınırladı. Öğretmenlerine geçinebilmeleri için gerçek enflasyon civarında bir zam vermek zorunda olan özel okullar 2021 yılından itibaren sıkışmaya başladılar. 2021’den bu yana sürekli artan enflasyon özel okulları daha da zor duruma düşürdü. Her yıl geçen yılın enflasyonu kadar zam yapabildiler ama her yıl daha yüksek bir enflasyon ile karşılaştılar. Birçok özel okul bu açmazdan çıkabilmek için servis ücretlerine, üniformalara, yemeklere aşırı zamlar yapmak zorunda kaldı. Bütçelerini dengeleyebilmek için okullar ücret belirlemenin serbest olduğu 1, 5 ve 9’uncu sınıflara aşırı yüksek zamlar yaptı ve bu da yeni talebi baskıladı. Geçen yıl 1500 civarında özel okul kapandı, bu yıl ise bu sayının ikiye katlanması mümkün.
NEOLİBERAL POLİTİKA ENFLASYONA YENİLDİ
Çok ilginç bir sosyoekonomik deneyim yaşadık. Neoliberal politikaları benimseyen iktidar 2015 ile 2020 arasında ilk ve orta eğitimi özelleştirmek için ciddi bir çaba gösterdi, fakat aynı iktidarın beceriksiz ekonomi yönetimi sonucu olarak tırmanan enflasyon 2021’den sonra özel okullara ciddi bir darbe vurdu. Tüm bu dalgalanmaların sonucu olarak da AKP döneminde tam 7 katına çıkan özel okul sayısı ciddi bir gerileme ile 10 yıl öncesinin seviyelerine düşecek gibi görünüyor.
DEVLETİN ASLİ GÖREVİ
Kanımca lise ve üzeri seviyelerde farklı tercihlere cevap verebilecek makul sayıda özel okul olabilir, fakat eğitimin ilk 8 yılı devletin görevidir ve bu seviyelerde özel okul olmamalıdır. Devlet, asli görevi olan eğitimi özel sektöre devretmek yerine uluslararası standartlarda finanse etmeli ve eğitimde kaliteyi yükseltmelidir. Bir yandan kalitesiz eğitim gençlerin potansiyellerine ulaşmasına engel oluyor, öte yandan bireylerin yaşamlarının en belirleyici döneminde karşılaştıkları fırsat eşitsizliği adalet duygusunu zedeliyor. Eğitimde yıllardır sınıfta kalıyoruz.