Üniversiteye Giriş Sıralamaları Üzerine: Barajsız programlarda devasa puan ve sıra farklılıkları var

Yıllardır hem ülkedeki tüm üniversitelerin hem İstanbul’daki vakıf üniversitelerinin hem de kendi üniversitemin yerleştirme puanlarının analizlerini yaptım. Bu analizler sırasında dikkatimi çeken bazı şeyleri paylaşmak istedim. Bu yazının temel motivasyonu araştırma, veri analizi pratiği ve merak. Gözlemleri defalarca yapmış olmama rağmen sadece 2024 yerleştirmesinin en popüler 11 bölümü üzerinden örnekleyeceğim: Siyaset, Tıp, Hemşirelik, İktisat, İşletme, Hukuk, Bilgisayar Mühendisliği, İlahiyat, Psikoloji ve Elektrik-Elektronik Mühendisliği ve Diş Hekimliği. Bu analizde puanları tamsayıya yuvarlayıp Salim Ünsal’ın tablosunu kullanarak yaklaşık sıralamaya çevirdim. (Salim Ünsal bu çevirmedeki olası hataların binde 3 seviyesinde olduğunu belirtti.)

Gözlem 1: Aynı programlar için en yüksek taban sıralamalı devlet üniversitesi ile en düşük taban sıralamalı devlet üniversitesinin sıralamaları arasındaki fark, en yüksek taban sıralamalı vakıf ile en düşük taban sıralamalı vakıfların sıralamaları arasındaki farktan daha az.

1-001.png

Görüldüğü gibi devlet üniversitelerinin puan aralığı vakıfların puan aralığından epey daha küçük. Vakıfların arasındaki puan farkları çok büyük olabiliyor. Eğer puanlar öğrencilerin geçmiş performansının bir göstergesi ve gelecek performanslarının da bir öngörücüsü iseler, vakıflarda devletlere kıyasla birbirinden çok daha farklı bir öğrenci nüfusu bulunuyor.

Baraj olan bölümlerde hem devlette hem de vakıflarda program içi farklar daha az. Ayrıca baraj olan bölümlerde devlet vakıf farklarının farkı da oldukça az. Fakat baraj olmayan bölümlerde farklar çok açılıyor. Örneğin Siyaset, Ekonomi ve İşletmede devlette fark 1,5 Milyona kadar, vakıflarda ise 1,7 Milyona kadar çıkıyor.

Bu 11 bölüm arasında devlet-vakıf fark makasının en açık olduğu bölüm ise Psikoloji. Devlette Psikoloji okuyabilmek için ilk 176.600’de olmak gerekirken, vakıflarda 1,68 Milyonuncu öğrenci Psikoloji okuyabiliyor. Psikolojiden sonra en büyük makas farkı görülen Hemşirelik ve İlahiyatta da 800.000 ile 1 Milyon arasında bir fark göze çarpıyor. Siyaset, Ekonomi ve İşletmede makasın düşük olmasının nedeni devletin taban sıralamalarının çok düşük (dolayısıyla devlet içi farkların büyük) olması.

Burada devlet-vakıf farklarına odaklandık. Tüm üniversitelere birden bakınca farklı bir sorun ortaya çıkıyor. Örneğin Siyasette Sabancı’ya 507,5 puan (ilk 400 sıra) ile girilirken başka bir vakıfa 145,2 puan (ve 1,7 Milyon sıra) ile girilebiliyor. Benzer örnekler işletme ve ekonomi için de verilebilir.

Gözlem 2: En iyi vakıfların tabanları en iyi devletler in tabanlarından daha yukarıda. Yani en yüksek sıralamalı öğrenciler vakıfların burslu programlarını seçiyorlar.

Aşağıda araştırdığımız 11 programda en yüksek taban puana sahip 3 bölümünü görüyorsunuz. Bu 33 bölümden 26’sı vakıf, 7’si ise devlet üniversitesi. Hemşirelik hariç diğer 10 bölünde en yüksek puanlı program bir burslu vakıf üniversitesi programı.

bel1-pdf.png

Vakıfların burslu programlarının kontenjanları devletlerin kontenjanlarından daha düşük. Dolayısıyla, burada elma ile elmayı kıyaslayabilmek için devlet üniversitelerinin kontenjanlarının en yukarılarındaki sıralamaları bilmemiz gerek. Örneğin Bilgisayar’da Koç burslu programının taban puanı ile ODTÜ’nün ilk 15 öğrencisinin en düşük puanını kıyaslamak gerek. Fakat maalesef bu veriler açıklanmıyor. Öte yandan yukarıdaki tablo en yüksek sıralamalı öğrencilerin önemli bir kısmının vakıfları tercih ettiğini net bir şekilde ortaya koyuyor. Örneğin Elektrik-Elektronikte yukarıdaki tablodaki ilk üçe yerleşen 81 öğrencinin her birisi ODTÜ veya Boğaziçi’ne yerleşebilecek iken vakıfları tercih etmiş. Benzeri şekilde tabloda işletme listesindeki 71 öğrenci Boğaziçi işletme yerine vakıfları tercih etmiş. Bu sonuçları önemli buluyorum.

Gözlem 3: En düşük sıralama ile alan vakıfların tabanı, en düşük sıralama ile alan devlet üniversitelerinin tabanından daha aşağıda. Yani en düşük sıralamalı öğrenciler vakıfların ücretli programlarını seçiyorlar.

Bu gözlem belki de en bariz gözlem. Yukarıdaki tablonun benzerini en düşük taban puanlı üçer bölüm için yapacak olursak, tablonun neredeyse tamamında vakıf üniversitelerinin ücretli programları bulunuyor. Burada istisnalar genel kuraldan daha ilginç olabilir. Barajı olan programlarda en aşağılarda devlet üniversiteleri olabiliyor. Bilgisayar ve elektrik-elektronik mühendisliklerinde son üçün ikisi devlet üniversitesi. Ayrıca az sayıda vakıf üniversitesinde bulunan İlahiyatta da son üçün ikisi devlet üniversitesi.

Aslında bu gözlem toplumda vakıf üniversiteleri ile ilgili en büyük adaletsizlik duygusu ile de örtüşüyor. Örneğin Diş Hekimliğinde vakıf üniversitelerine yerleşen en az 950 öğrencinin hiç birisi en düşük taban puanlı devlet üniversitesine bile yerleşemiyor. Psikolojide durum daha da vahim. Vakıfların ücretli programlarına yerleşen öğrencilerin en az 2.859’u (yani psikoloji programlarına yerleşenlerin en az %28’i) devlette en düşük puanlı psikoloji bölümüne bile yerleşemiyor! Burada “en az” dememizin nedeni, sadece tavan puanı devletin en düşük taban puanından düşük olan programlara yerleşenleri dikkate almış olmamız. Tabii ki tavan puanı devletteki en düşük tabandan yüksek olmakla birlikte çok sayıda yerleşeni devletin tabanının altında olan vakıf programları da var ve detaylı veriler açıklanmadığından bunları hesaba katamıyoruz.

Gözlem 4: Devlet üniversitesinde ücretsiz okuyabilecek iken vakıflarda ücretli okumayı seçenler var.

Bu yıllardır dikkatimi çeken bir konu. Burada birkaç örnek vereceğim. Tıpta Koç Üniversitesi %50 indirimli programına yerleşen 33 öğrencinin tümü Cerrahpaşa, İstanbul, Ankara ve Gazi’ye yerleşebilirlerdi. TOBB’a %50 indirimli yerleşen öğrenci ise Eskişehir Osmangazi, Ankara Yıldırım Beyazıt veya Bursa Uludağ’a yerleşebilirlerdi. Hatta tavan puanı ile yerleşen öğrenci Hacettepe’ye yerleşebilirdi. Başkent’e %50 indirimle yerleşen 25 öğrenci ise 19 Mayıs, Sağlık Bilimleri veya Kocaeli Tıp’a yerleşebilirlerdi. Yeditepe’ye %50 indirimle yerleşen 22 öğrenci Erciyes, Mersin veya Pamukkale Tıp’a yerleşebilirlerdi.

Bilgisayar Mühendisliğinde Bilkent’te %50 indirimle yerleşen 35 öğrencinin tümü Hacettepe, Galatasaray veya Yıldız Teknik’e yerleşebilirdi. Belki daha da ilginci Bilkent’e ücretli yerleşen 80 öğrencinin tümü Ankara, Gebze Teknik, İstanbul ve Ege’ye yerleşebilirdi. Sabancı’nın %50 indirimli Mühendislik ve Doğa Bilimleri programlarına yerleşen 14 öğrencinin tümü Cerrahpaşa, Ankara, Eskişehir Teknik, Marmara, Akdeniz veya Gazi’ye yerleşebilirdi.

Benzer şekilde Bilkent Elektrik-Elektronik %50 indirimli yerleşen 35 öğrenci Hacettepe’yi tercih etmemişler. Daha çarpıcısı, aynı bölüme ücretli giren 80 öğrenci Gazi, Marmara veya Ankara’ya girebilecek iken tercih etmemişler. Tabii bu öğrenciler birçok vakıf üniversitesinin tam burslu bölümlerini de tercih etmemişler. Burada gördüğümüz, ailelerin algıladıkları kaliteye ulaşabilmek için ücretsiz eğitimi reddedip belirli bir ücret ödemeyi kabullenmesi.

Siyasette ise Sabancı’nın Sanat ve Sosyal Bilimler Programlarına %50 indirimli yerleşen 70 öğrencinin tümü Hacettepe, İstanbul, Ankara veya Marmara’ya yerleşebilirdi. Bilkent Uluslararası İlişkilere %50 indirimli yerleşen 82 öğrenci Marmara, Yıldız Teknik, İstanbul ve Ankara Sosyal Bilimlere yerleşebilirdi.

Hukuk’ta da ilginç örnekler var. Bilkent’e %50 indirimli yerleşen 10 öğrencinin tamamı Galatasaray hariç istedikleri devlet Hukuk Fakültesine yerleşebiliyorlardı. TOBB’a %50 indirimli yerleşen 38 öğrenci ise Eskişehir Osmangazi, Akdeniz, Bursa Uludağ, Selçuk veya Kocaeli’ne rahatça yerleşebiliyorlardı.

Umarım bu örnekler yeterli olmuştur. Net bir şekilde ülkede ücretli eğitimi ücretsiz eğitime tercih eden sayısı azımsanamayacak bir kesim bulunuyor. Bu kesim devlet üniversiteleri yerine vakıfların indirimli ya da ücretli bölümlerini tercih ediyor. Böylece devlet üniversitelerinde daha düşük puanlı adaylara da yer açılıyor. Yukarıda verilen örneklerden de anlaşılacağı gibi bu gözlem büyük ölçüde en prestijli olarak bilinen vakıflar için geçerli.

Gözlem 5: Devlet üniversitesinde bir bölümün puanları (ve sıralamaları) birbirine yakın. Vakıflarda özellikle para ödenen kategorilerde puan aralığı (ve sıralamalar) daha açık.

Bu gözlemi de yukarıdaki programların ikisi üzerinden örneklendireceğim. Elektrik-Elektronikte en yüksek taban puana sahip olan ODTÜ’de puan aralığı sadece 20 ve giren 170 öğrenci 534.4 ile 554.6 aralığındalar (yani sıralamaları 25 ile 1590 arasında). Buna karşılık bu programda tüm ücret kategorilerinde en yüksek vakıf üniversitesi olan Bilkent’te burslu 42 öğrenci (544.7-559.6) aralığından gelirken, %50 indirimli 35 öğrenci (525.8-544.6) aralığından, ücretli 80 öğrenci ise (487.2-524.7) aralığından geliyor. Sonuçta ODTÜ 20 puanlık bir aralıktan öğrenci alırken, Bilkent 72,5 puanlık bir aralıktan öğrenci alıyor.

Tıpta en yüksek puanla öğrenci alan devlet üniversitesi olan Hacettepe (537.2-559.8) aralığından öğrenci alıyor ve 175 öğrencide puan farkı sadece 22,5. Öte yandan en yüksek puanla öğrenci alan vakıf olan Koç 6 burslu öğrencisini (555.4-571) puan aralığından alırken, 33 %50 indirimli öğrencisini (526.6-563.3) aralığından alıyor ve sadece 39 öğrencide toplam puan farkı 44,4 oluyor.

Bu gözlemin tabii bir sonucu devlet üniversitelerinde öğrencilerin seviyelerinin birbirilerine vakıflardakinden daha yakın olması.

Gözlem 6: Gözlem 5'te sözü edilen sıralama aralıkları üniversitelerin puanları düştükçe açılıyorlar.

Elektrik-Elektronikte ODTÜ’de sıralama aralığı (tahminen) 1.562 iken, giderek daha düşük puana sahip olan Boğaziçi’nde 1.832, Hacettepe’de 4.477, Türk Alman’da 6.551, Gazi’de 12.771, Marmara’da 17.634, Yıldırım Beyazıt’ta 24.089, Çukurova’da 35.333, Bursa Teknik’te 66.585, Kırıkkale’de 77.762, Karabük’te ise 109.311. Belki daha da anlamlı bir veri, bu okullara arka arkaya giren iki öğrenci arasındaki ortalama sıralama farkı olabilir. Bu veriyi hesaplayabilmek için yukarıda verilen sıralama aralıklarını yerleşen öğrenci sayısına bölmek yeterli olur. ODTÜ için bu sayı 9 iken, diğerleri için sırayla 20, 45, 131, 213, 252, 301, 471, 783, 1080, ve 1.518. Anlaşılacağı gibi bu sayılar üniversiteler için sıralama doğrularının eğimlerini temsil ederler. Öngördüğümüz gibi taban puan düştükçe eğimler artmaktadır. Vakıfların ücretli programlarında ise Bilkent’te sıralama aralığı sadece 12.790 iken, TOBB’da 64.892’ye, Sabancı’da 198.844’e, Koç’ta ise 222.754’e çıkmaktadır.

Tıpta Hacettepe’nin sıralama aralığı 1.240 iken, daha düşük puanlarla öğrenci alan Cerrahpaşa’nın sıralama aralığı 3.200, Akdeniz’in 8.141, Selçuk’un 12.328, Süleyman Demirel’in 16.937, Sivas’ın 19.400 ve Adıyaman’ın 25.884. Üniversiteleri taban puana göre sıraladığınızda, aşağılara doğru gittikçe sıralama makası genellikle artıyor. İstisnalar tabii mevcut. Vakıfların ücretli programlarında ise Yüksek İhtisas’ta aralık 10.567, Başkent’te 25.842, Yeditepe’de 29.596 ve TOBB’da 38.914. Burslu ve indirimli programları da kattığımızda bu farklar tabii daha da büyüyor.

Bu gözlemin temelinde yatan neden daha prestijli olduğu düşünülen (ve dolayısıyla taban puanı daha yüksek çıkan) üniversiteleri daha fazla sayıda öğrencinin tercih etmesi ve dolayısıyla daha sıkı (dar aralıkta) bir yerleştirmenin gerçekleşmesidir.

Gözlem 7: Vakıflar burslu, %50 ve ücretli şeklinde 3 farklı kategoriden öğrenci alınca sınıftaki sıralama farklılıkları iyice artıyor.

Bu da herkesin rahatlıkla tahmin edebileceği bir gözlem fakat şimdiye dek bu konuda yapılmış numerik bir çalışma görmedim. Kendi alanımdan (endüstri mühendisliği) bir örnek vereceğim. Önce en yüksek taban puanına sahip İngilizce eğitim veren 5 devlet üniversitesi:

22.png

Görüldüğü gibi taban sıralamaya göre dizilmiş bu okulların ortalama sıralamaları da sürekli artıyor. Farklar ise İTÜ istisnası ile aşağıya doğru artıyor.

Şimdi ise tam doluluğa ulaşmış ve en az 60 öğrenci almış olan İstanbul vakıf üniversitelerine bakalım:

33.png

Ortalama sıralamalar tahmini taban ve tavan sıralamalarının ortalamasıdır. Ağırlıklı ortalama ise ortalama sıralamaların yerleşen öğrenci sayısı ile ağırlıklandırılması ile bulunmuştur.

Görüldüğü gibi taban sıralamasına göre dizili bu okulların ağırlıklı ortalamaları ve sıralama farkları aşağıya doğru gidildikçe artmaktadır. Burada esas vurgulamaya çalıştığımız nokta ise, devlet ve vakıf üniversiteleri arasındaki sıralama farklarının makasıdır. En prestijli devlet üniversitelerinde sıralama farkları 2000 ile 11000 arasında değişirken en prestijli İstanbul vakıflarında sıralama farkları 81.000 ile 244.000 arasında değişmektedir. Burslu öğrenci sıralamalarının ortalamasında tüm devlet üniversitelerinin önünde olan Koç, ağırlıklı ortalamaya bakıldığında hepsinin çok gerisine düşmektedir. Ayrıca sınıf içi farklılıklar vakıf üniversitelerinin taban puanları düştükçe artmaktadır.

Sonuç

Tüm sistemde devasa puan ve sıra farklılıkları var. Bunun temel nedeni şişik kontenjanlar ve barajın olmaması. Popülist kararlar ile artırılan kontenjanların radikal olarak geriye çekilmesi gerek. Lise bitirme sınavının olmadığı ülkemizde mutlaka üniversiteye girişte baraj olmalı.

En yüksek sıralamalı öğrenciler kalite nedeniyle en düşük sıralamalı öğrenciler ise alternatifsizlikten vakıfları seçiyorlar. Puanın yetersiz kaldığı yerde parası olan üniversiteye girebiliyor ve bu eşitsizlik ülkedeki adalet duygusunu zedeliyor. Sorun çok fazla (sözde) vakıf üniversitesi açılmış olmasında. Öte yandan ülkede her öğrencisini her zaman tam burslu okutacak bir vakıf üniversitesi de bulunmuyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Erhan Erkut Arşivi