Erhan Erkut
Vakıf Üniversitesi Ücretleri
Devlet sırrı gibi saklanan vakıf üniversitesi ücretleri birbiri ardına açıklanmaya başladı ve bu konuda çok sayıda haber yapılıyor. Gazeteci iseniz “Eğitim ücretleri cep yakıyor” haberini her yıl rahatlıkla en az iki defa yapabilirsiniz. Altına da son fiyat listesini koyarsınız. Tabii bu epey kolaya kaçmak oluyor. Peki işin aslı nedir?
Düşünce deneyine buyurun. Konuyu bulandırmamak için örneği çok basit tutalım. Diyelim ki Paşabey Üniversitesinin 1.000 öğrencisi var ve yıllık ücreti 100.000 TL. Yıllık geliri 100 Milyon olan bu okulun giderleri de 120 Milyon olsun ve aradaki 20 Milyon farkı Paşabey Eğitim Vakfı karşılıyor olsun.
Enflasyonsuz ortam
Paşabey Üniversitesi her yıl 200 öğrenci mezun edip 200 öğrenci alır. Enflasyonun sıfır olduğu güzellikler ülkesinde ücretini sabit tutar. Bütçesi her yıl 120 Milyon olur ve bunun 20 Milyonunu vakfı, 100 Milyonunu ise öğrencileri karşılar. Bütçenin %65’i çalışan maaşlarına, %35’i ise diğer giderlere gider. Paşabey’in sistemi paşa paşa yürür gider.
Sabit enflasyon ortamı
Şimdi güzellikler ülkesinde enflasyonun yılda %20 olduğunu fakat sabit kaldığını varsayalım. İlk yıl 120 Milyon bütçelenmişti fakat enflasyon nedeniyle giderler 124 Milyon oldu diyelim. (Maaş gideri artmadı çünkü çalışanların maaşları sabit kaldı; sadece diğer giderler ortalama enflasyonun yarısı kadar arttı.) Bu durumda okul öğrencilere gidip “gençler siz 100.000 verdiniz ama enflasyon %20 oldu, bize bir 4.000 daha verin” diyemeyeceğine göre, vakfın bu yeni oluşan 4 Milyonluk açığı kapatması gerekir. Bakın zurna burada “zart” demeye başladı. Enflasyon kurumun yıl içindeki masraflarını artırıyor ve ücret akademik yıl başında belirlendiği için yıl içindeki artışlar kurumun bütçesine (ve vakfa) ek yük oluyor. Akademisyenler de fakirleşiyor.
Artan enflasyon ortamı
Gelelim güzellikler ülkesinin yanlış ekonomik kararlar ile yönetildiği fiktif senaryoya. Olmaz tabii ya, diyelim ki beş yılda enflasyon %20, %40, %60, %80 ve %100 olsun. Yine olacak şey değil ama, patolojik bir örnek verebilmek için bu ülkenin istatistik kurumu da enflasyonu olduğundan daha az raporluyor olsun. Mesela aynı beş yılda %15, %30, %45, %60 ve %75 raporlasınlar. Faraza yani… Üniversitenin çalışanlarına raporlanan enflasyon kadar zam verdiğini varsayalım. Yine varsayalım ki bu güzellikler ülkesinin yöneticileri üniversitelerin öğrencilerine istatistik kurumunun belirlediğinden fazla zam yapmasını yasaklasınlar. Olacak şey değil tabii ama altı üstü bir düşünce deneyimi yapıyoruz; lütfen biraz sabredin. Bu durumda 5 yıl boyunca Paşabey Üniversitesinin ücretleri ve geliri/gideri nasıl olurdu acaba?
Gördüğünüz gibi, yıl içinde üniversitenin gelirleri 6 yılda 6 katına çıkarken, giderleri neredeyse 9 katına çıkıyor. Bunun sonucu olarak vakfın katkısı ilk yıl bütçelenen katkının tam 20 katına çıkıyor. Sizce bu güce sahip kaç vakıf vardır?
Ha tabii bu arada Paşabey çalışanları müthiş fakirleşiyorlar çünkü her yıl enflasyonun altında zam alıyorlar. Eğer üniversite çalışanlarını enflasyona ezdirmemeye karar verip enflasyon kadar zam verirse ne mi olur? Vakfın yükü 6. yılda 476 Milyon yerine 757 Milyona (yani 20 kat yerine tam 38 katına) çıkar!
E tabii Paşabey vakfının eli de armut toplamıyor. Onlar da sermayelerini yatırımlar ile değerlendirebilirler. Vakfın mülklerinin kiralarını raporlanan enflasyon seviyesinde artırabildiğini varsayalım. Vakfın 200 Milyonluk bir varlık ile bu işe başladığını düşünürsek gitgide büyüyen açık vakfın bu varlığını beşinci yılda sıfırlayıp vakfı üniversiteye destek veremez hale düşürüyor.
Özetle, artan enflasyon sabit gelirli kurumlar için büyük bir problem. Hele bir de resmi enflasyon gerçek enflasyonun altında olur da kurumun yapacağı zam baskılanırsa kurumun ayakta kalması imkansızlaşıyor. Hayal ürünü olan bu düşünce deneyinde kuruma kalan tek çare, her yıl yeni başlayacak olanlar için yeniden (yüksek) fiyat belirlemek.
Zam mı ücret belirleme mi?
Gelelim bizim güzel ülkemize. Üniversitelerin “zam” oranını konuşurken önemli bir ayrım yapmak gerek: kayıtlı öğrenciler ve yeni başlayacak öğrenciler. Düşük enflasyon ortamında bu iki gruba yapılan artış aynı miktarda olurdu. Ama yıllardır yüksek (ve artan) enflasyon ortamında olduğumuzdan, üniversiteler yeni başlayanlar için daha yüksek bir ücret belirlediler. Bunun sonucu olarak da başlangıç yıllarına bağlı olarak bir üniversitede 5 veya 6 farklı fiyat oluştu. Bunun yanında fakülte ve programa göre de farklı ücret alındığını düşünürsek, üniversite muhasebesi iyice karmaşık bir hal aldı.
YÖK üniversitelerin kayıtlı öğrencilerine yapılacak zammın TEFE/ÜFE enflasyon oranı civarında olmasını önerdi. Dolayısıyla birçok üniversite kayıtlı öğrencilere yaptıkları zammı %70 ile %85 arasında tuttular (örneğin İTO’nun İstanbul için yayınladığı oran %82). Yeni gelecek öğrencilere ise %100 civarında zamlar yaptılar. Bazı üniversitelerin ücretlerine ulaşabildim. 3 farklı bölümde (işletme, hukuk ve bilgisayar mühendisliği) KDV dahil peşin ücretler geçen sene ve bu sene şu şekilde gerçekleşmiş. Tüm tablolarda üniversiteler azalan 2024-25 ücretine göre sıralandı. Önemli bir nokta: aşağıdaki ücretler “etiket ücreti.” Birçok üniversite türlü nedenlerle ek burslar veriyor (sıralama bursu, tercih bursu, mezun olduğu liseye bağlı burs gibi).
Birkaç gözlem:
- Yukarıda da öngördüğümüz gibi yeni öğrenciler için öngörülen fiyat artışı, kayıtlı öğrenciler için olan fiyat artışının (ve enflasyonun) üzerinde gerçekleşmiş.
- Artış oranları birbirlerinden çok farklı -- %65 ile %185 aralığında oluşmuş.
- Artış oranları programdan programa değişiyor (talebe göre). Hukukta ortalama artış oranı %114 iken bilgisayarda %131 olmuş.
- Bazı üniversiteler (özellikle en yüksek ücretliler) tüm programları aynı ücretlerken bazıları ise programlarının ücretlendirmesinde farklılığa gitmişler. Giriş puanlarının ve mezun istihdam olanaklarının farklı olduğu bir ortamda programların farklı ücretlendirilmesi makul.
- Aynı programda farklı üniversitelerin ücretleri arasında büyük farklar (iki misline varan) oluşmuş durumda.
Bu ücretleri yüksek bulanlara katılıyorum. Fakat lütfen sorunu doğru tespit edelim. Bu ücret seviyelerinin sorumlusu vakıf üniversiteleri değil, son yıllardaki hem yüksek hem de artan enflasyona neden olan ülkemizdeki kötü ekonomi yönetimi! Neyin fiyatı artmıyor ki üniversite ücretleri artmasın? “Cep yakıyor” gazeteciliği ucuz ve popülist gazetecilik. Cebi yakan ekonomi!