Erhan Erkut
2024 Lisans Yerleştirme Sonuçları
2024 lisans kontenjanları açıklandıktan sonra yazdığım yazıda, 2020’den bu yana artışta olan kontenjanların ilk defa düşürülmüş (Türkiye’deki üniversitelerde %10,9 oranında) olduğunu belirtmiş ve YÖK’ün bu cesur kararını tebrik etmiştim. Bu yazıda bu kontenjanların ne kadarının dolduğuna odaklanıp gelecek için bazı önerilerde bulunmaya çalışacağım.
Analizde neler var?
Bu analizde sadece her T.C. Vatandaşının başvurabileceği Türkiye içindeki genel kontenjanlara odaklandım. Yani analize bu yıl için %65 doluluğa sahip olan KKTC üniversitelerini ve %43 doluluğa sahip olan yurtdışı üniversitelerini dahil etmedim. Bunun yanında özel şartlar içeren kontenjanları (yani okul birincileri, depremzede yakını, şehit/gazi yakını ve 34 yaş üzeri kadın kontenjanlarını, KKTC vatandaşı kontenjanlarını, bakanlık veya belediye kontenjanlarını ve UOLP programlarını) da analize dahil etmedim. Depremzede (%92) ve 34 yaş üzeri kadın (%83) kontenjanlarındaki doluluklar yüksek iken şehit/gazi yakını kontenjanlarında doluluğun %32’de kaldığını belirteyim.
Toplam Doluluk
Kanımca en önemli gözlem, ciddi bir kontenjan eksiltmesine gidilmiş olmasına rağmen doluluklarda geçen seneye kıyasla az da olsa bir düşüş yaşanmış olması. Devlet üniversitelerindeki doluluk %98,9’dan %98,1’e düşerken, vakıflardaki doluluk %92,3’ten %86,6’ya düşmüş. Hem kontenjanların hem de doluluğun düşmesi ile bu yıl geçen yıldan 61,000 daha az öğrenci lisans programlarına yerleşmiş. Kontenjanı en yüksek programlardaki doluluklara göz atalım.
Tıp (%99) ve Hemşirelik (%100):
Toplam kontenjanı %10 civarında artan Tıp ve Hemşirelik programlarında doluluk oranları çok yüksek. 158 üniversitede bulunan Hemşirelik programlarında doluluk %100. En yüksek taban puanı ile kapatanlar Hacettepe, Koç ve Cerrahpaşa olmuşlar. Bu en üstlerdeki okullar için 400 puanın üzeri gerekiyor iken en altlardaki ücretli programlara girmek için 200 puan yeterli olmuş. Devlete girmek için ilk 220.000’de olmak gerekli iken vakıflara 1.100.000 sıralama ile girilebilmiş.
Tıpta ise 79 devlet fakültesi %100 dolarken, 29 vakıf fakültesi %93 dolulukta kalmış. 8 vakıf üniversitesinde boşluklar var. Özellikle Okan’daki 57, İstinye’deki 46, Üsküdar’daki 39 boşluğu (ki bunların çoğu %50 burslu kategoride) dikkat çekici buldum. Öte yandan en yüksek taban puanla yerleşilen programların vakıf üniversitelerinde olmasını şaşırtıcı bulmadım (Koç, Medipol, Acıbadem ve TOBB). Bunlardan sonra gelen devlet üniversiteleri arasındaki sıralama ise Hacettepe, Cerrahpaşa, Ankara, İstanbul, Gazi ve Ege şeklinde oluşmuş.
Hemşirelikte görülen devasa devlet-vakıf makasını Tıp’ta görmüyoruz. Devlete girebilmek için 29.000 sıralama gerekirken, vakıflar için de 49.000 gerekiyor. Tıp ve Hemşireliğe talebin yüksek olduğunu biliyoruz ve bunun yakın gelecekte değişmesini beklemiyoruz. Öte yandan vakıf üniversitelerinin ücretleri tıpta bile ciddi boşluklara neden olmaya başlamış.
Hukuk (%94):
Hukuktaki balonun farkına varan YÖK bu yıl devlette 700 vakıflarda 300 kontenjan eksiltmesi yapmıştı. Bunun sonucu olarak doluluklar devlette %100 (UOLP programlarındaki boşlukları dikkate almadık) ve vakıflarda %87 olmuş. En yüksek taban puanlarına sahip 5 programın dördü vakıfların burslu programları (Bilkent, Koç, TOBB, Özyeğin). En prestijli devlet hukuk fakültesi olarak bilinen Galatasaray bile Bilkent’e geçilmiş. Dahası, Bilkent’in %50 indirimli programı Galatasaray dışında tüm devlet üniversitelerinin üzerinde bir puanla kapatmış. Devlette sıralama Galatasaray, Boğaziçi, Ankara, Hacettepe, İstanbul şeklinde oluşmuş. En iyi Hukuk adayları net bir şekilde en prestijli bilinen vakıfları tercih etmişler.
Öte yandan 38 vakıf hukuk fakültesinin 18’inde boşluklar görülüyor. En büyük boşluklar 97 kişi ile İstanbul Ticaret, 80 ile Altınbaş, 73 ile Ufuk, 70 ile Bilgi ve 69 ile Çağ’da. YÖK’ün geçmişteki uygulaması devam ederse bu boşluklar önümüzdeki yıl kontenjan eksiltmeleri ile sonuçlanacak ve hukuk eğitiminin devletleştirilmesi süreci devam edecektir. Vakıf üniversitelerinin hukuk fakülteleri üzerinden finanse edildiği günlerin sonuna gelmiş görünüyoruz.
Siyaset (%97)
Bu yıl ülkede kontenjanı en yüksek olan program grubu “Siyaset” (Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler, Uluslararası İlişkiler) olmuştu. İkinci öğretimden çıkılmasının da etkisi ile bu bölümler devlette %100 vakıflarda ise %84 doluluğa ulaşmış. Fakat taban puanlar arasında devasa farklılıklar bulunuyor. Sabancı, Koç ve Bilkent’in programlarına girmek için 495 puan gerekirken, iki vakıfta 150 puan bile gerekmiyor. En yüksek puanla alan 8 bölümün altısı vakıfların burslu programları. Listede Boğaziçi dördüncü, Galatasaray ise yedinci sırada. Bu dev pazarda bile tam 28 vakıf üniversitesi kontenjanlarını dolduramamış, hatta üçü %50’nin bile altında kalmış.
ÜniVeri raporları bu alanda istihdama ulaşmanın uzun bir süre aldığını, maaşların düşük olduğunu ve mezunların niteliklerinin altında işlerde çalıştığını söylüyor. Bu programların mezunlarının istihdama ulaşabilmeleri için mutlaka iyi bir İngilizcenin yanına bir işletme yandalı koymaları, teknolojik okuryazarlıklarını geliştirmeleri ve olabildiğince çok staj yapmaları gerekli. Tahminim bu programların işsiz üniversite mezunu katkılarının yüksek olacağı yönünde. Bu program grubunun kontenjanlarının radikal bir biçimde aşağıya çekilmesi ve birçok programa öğrenci alımının durdurulması gerekiyor.
Mühendislik (%88)
Bu yıl mühendisliklerde 4.000’e yakın kontenjan eksiltildiği halde, doluluk oranı %92’den %88’e düşmüş ve geçen yıla kıyasla 6.400 daha az mühendislik öğrencisi yerleşmiş. Devletteki doluluk %94,6 olmuş iken, vakıflarda %72’de kalmış. Kontenjanı en yüksek olan en eski ve en popüler mühendislik programları bile hem devlette hem de vakıflarda (kontenjan eksiltmelerine rağmen) dolmamışlar: Bilgisayar Mühendisliği (%88,3), Elektrik-Elektronik Mühendisliği (%88,5), Makine Mühendisliği (%92,5), Endüstri Mühendisliği (%91,9) ve İnşaat Mühendisliği (%79,1). Dolan programların çoğu ya küçük ya da baraj aranmayan programlar. Görünen o ki, mühendislik (bilgisayar da dahil) ülkedeki popülaritesini yitirmeye başlamış.
52 devlet üniversitesi tam dolarken, 14’ünün doluluğu %65’in altında kalmış. Maalesef şu altısının doluluğu ise %25’in bile altında: Siirt, Hakkari, Şırnak, Kafkas, Kilis, Bayburt. Vakıfların sadece altısı tam dolarken, 30 vakfın doluluğu %66’nın altında, hatta beşinin doluluğu %25’in bile altında. Devlette Atatürk, Fırat ve Harran’da Çevre Mühendisliğine yerleşen sayısı sıfır. Bu istatistiklere bakınca “Acaba 181 mühendislik fakültesine ve 70 farklı programa gerek var mı?” sorusu akla geliyor.
Taban puan sıralamasının ilk 5 basamağında burslu vakıf programları var: Koç Bilgisayar, Bilkent Bilgisayar, Koç Elektrik-Elektronik, Bilkent Elektrik-Elektronik, Koç Endüstri. Daha sonra ODTÜ, Boğaziçi ve İTÜ’nün Bilgisayar programları ile Sabancı’nın ortak programı geliyor. En üstteki beş program için en az 542 puan gerekirken, baraj için gereken puan 290. Öte yandan 2.600 aday mühendislik barajı olarak bilinen ilk 300.000’e giremedikleri halde Orman ve Ziraat Fakültelerindeki “barajsız mühendislik” bölümlerine girmiş. Baraj için 290 puan gerekirken 200 puanlı öğrencilerin adı “mühendislik” olan programlara yerleşmesini yadırgadım. Öte yandan eğer mühendislik barajı bu fakültelere uygulanırsa bu fakültelerin büyük ölçüde boş kalmaları mümkün. Acaba bu kötü mü olurdu? Daha yumuşak bir çözüm, mühendislik barajını 350.000’e çıkarıp tüm mühendislik programları için uygulamak olabilir.
Eğitim (%88)
Bu yıl eğitim programlarındaki kontenjanlar %17 civarında düşürülmüş olmasına rağmen toplam doluluk %88’de kaldı ve programların yarısında boşluklar görüldü. En yüksek puanla kapatan programlar Özel Eğitim ve Okul Öncesi Öğretmenliği programları olurken yüksek kontenjanlarına rağmen devlette dolan bölümler Sınıf, Türkçe, Sosyal Bilgiler ve İngilizce Öğretmenliği ile Rehberlik oldu. Öte yandan Fen Bilgisi Öğretmenliği %31’de, İlköğretim Matematik ise devlette %59’da vakıflarda ise %37’de kaldı. Tüm programlarda 4.000’e yakın kontenjan boş kaldı. Görünen o ki öğretmenlikteki krizi hem YÖK hem de adaylar fark etmiş durumda. Kontenjanların gelecekte daha da düşmesi şaşırtıcı olmaz.
En yüksek kontenjanlı programlardaki doluluk
2024 için toplam kontenjanı 4.600’un üzerinde olan 23 program (veya program grubu) aşağıdaki tabloda. Bu programların toplam kontenjanı tüm sistemdeki lisans kontenjanının yarısını oluşturuyor. Bu kontenjan sayıları Açıköğretim, Uzaktan Eğitim ve MTOK kontenjanlarını içeriyor, fakat KKTC uyruklu, UOLP, okul birincisi, depremzede, şehit/gazi yakını, 34 yaş üzeri kadın kontenjanlarını içermiyor.
Notlar:
- Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler, Uluslararası İlişkiler
- İktisat, Ekonomi, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri, Ekonometri ve Ekonomi-Finans
Doluluk oranı olarak bakıldığında bu yılın yıldızları Hemşirelik, Maliye, Ebelik, İlahiyat, Psikoloji, İşletme, Tıp ve İktisat olmuşlar. Açık ara ile en büyük hayal kırıklığı geçen sene de alarm vermeye başlamış olan Yazılım Mühendisliği olmuş. Bilgisayar Mühendisliğine giremeyenlerin tercihi olan bu türev mühendislik programı, bilgisayar mühendisliğinde doluluk 10 puan birden düşünce ciddi bir boşlukla karşılaşmış. Diğer düşük doluluğa sahip program yıllardır krizde olan mimarlık olmuş. Bunların yanında, benim için bilgisayar ve elektrik-elektronik mühendisliği, hatta makine ile endüstrinin nispeten düşük dolulukları şaşırtıcı oldu.
İkinci yerleştirmede yukarıda sözü edilen boşlukların bazıları dolabilir, fakat ilk yerleştirme sonuçları ülkede üniversite tercihlerindeki değişimi göstermek açısından kıymetli. Yıllardan beri ilk defa önemli bir kontenjan eksiltmesini yaşadığımız bir yılda dolulukların az da olsa düşmesini açıklanmaya muhtaç buluyorum. Ekonomik kriz, üniversitelerin çağa ayak uyduramamış olması, düşük öğrenci memnuniyeti, yurtdışına yönelim gibi nedenler talebi kısıtlıyor olabilirler. En yüksek taban puanın 555 olduğu bir sistemde taban puanı 200’ün altında tam 448 program bulunuyor. YÖK’ün bir sonraki adımının (özellikle en şişik balon olan siyasetten başlayarak) kontenjan eksiltmelerine devamın yanında üniversiteye giriş barajını geri getirmek olmasını temenni ediyorum.
Adayların yerleşmesi ile süreç bitmiyor aslında yeni başlamış oluyor. Yeni üniversite öğrencilerinin tümünün bilmesi gereken en önemli şey, gelecekteki başarılarının belirlenmesindeki en önemli faktörün kendileri olduğu. Aşağıda özetlenen "üniversiteye yeni baslayanlar icin öneriler"in detaylarini sitemde (erhanerkut.com) bulabilirsiniz. Tüm üniversite öğrencilerine başarılar diliyorum.
Not: Bu çalışmada kullanılan veriler Salim Ünsal tarafından sağlanmıştır.
Üniversiteye Yeni Başlayanlara Öneriler:
- Her şeyi üniversitenizden beklemeyin. Üniversitenin ve şehrin sosyal sermayesinden üst düzeyde yararlanmanız gerekiyor. Eğitiminiz sizin sorumluluğunuz. İnisiyatif almalısınız.
- Sadece dersler yeterli değil ama derslere girmelisiniz. Ayrıca sadece kendi okulunuzun dersleri ile yetinmeyin; mutlaka Coursera’dan, EdX’den birkaç ders alın.
- Hangi programa yerleştirilmiş olursanız olun, o programın standart müfredatı ile yetinmeyin. İlgi alanlarınızda seçmeli dersler alın. Bir yan alana odaklanmak istiyorsanız yandal yapın.
- Tüm bilim dalları arasında işbirlikleri ve geçişkenlikler görülüyor. “Geleceğin alanları” çok disiplinli. Tek disipline hapsolmayıp başka alanların temel paradigmalarını da öğrenmeniz gerek.
- Mezun olabilmek için üniversite müfredatının verdiği içeriğe hâkim olmak gerekli, fakat başarılı bir kariyer ve mutlu bir yaşam için beceri ve yetkinliklerinizi geliştirmeniz çok önemli. Yetkinlikleri ancak pratik ile geliştirebileceğinizden, öğrenci kulüpleri, spor takımları ve STK’lar çok değerli.
- Üniversitenizin eğitim dili ne olursa olsun İngilizceyi çok iyi öğrenmeniz gerekiyor. Farklılaşmak için ikinci bir yabancı dili kısmen de olsa öğrenmeniz iyi olacaktır. Önerilerim Rusça, Çince veya Arapçadır.
- Gelecekteki mesleklerin ne olacağını bilmiyoruz ama teknolojinin, büyük verinin, yapay zekanın tüm mesleklerin içinde olacağını biliyoruz. Teknoloji okuryazarı olmanız son derece önemli.
- Üniversite eğitiminiz boyunca her fırsatta çalışmanız gerekli. Ücretli/ücretsiz, sigortalı/sigortasız, temiz/kirli demeden her fırsatta sektörleri deneyimleyin.
- Anlamlı bir yurt dışı deneyimi için şartları zorlayın. Erasmus ile olmazsa IAESTE ile olabilir, gençlik kampları ile olabilir veya “çalış-gez” programları ile olabilir.
- Mutlaka en az iki öğrenci kulübüne üye olun ve bir takım sporu yapın. Bunlar hem takım çalışması, stres yönetimi, zaman yönetimi, planlama gibi yetkinlikleri geliştirecek, hem de duygusal zekanızı, ilişki ve duyguları yönetme becerilerinizi de geliştirecektir.
- Üniversite mezunundan sadece seçmiş olduğu alanda belirli bir uzmanlık sahibi olması değil, kültürlü olması da beklenir. Sanat, spor, müzik alanlarını kesinlikle boş bırakmayın.
- Her fırsatta hem seçmiş olduğunuz alan ile ilgili hem de ilgi alanlarınız ile ilgili konferanslara ve atölyelere katılın; ilgilendiğiniz dergileri, web sitelerini takip edin. Bunun yanında ortalama ayda iki kitap okumaya çalışın.
- Bir kariyer alternatifi olarak girişimciliği de düşünün. Girişimcilik etkinliklerine katılın, yeni girişimleri takip edin, girişimcilik kitapları okuyun, kendi işinizi kurmaya kafa yorun
- Gelecekte başarılı bir kariyer için inisiyatif almanın, yaratıcılığın ve tutkunun önemli olacağını bilin. Üniversite sıralarında tutkunuzu keşfetmeye çalışın–sevmediğiniz işi yapamazsınız.
- Eğitiminiz sırasında önünüze çıkabilecek iyi fırsatları (örneğin yarı-zamanlı çalışma, yeni bir girişimde yer alma, yurt dışı deneyimi, yeni bir alanda hızlı veya yoğun öğrenme) kovalayabilmek için eğitiminizi uzatmaktan kaçınmayın.
Bunları yaparsanız, emin olun hangi üniversitenin hangi programından mezun olduğunuz önemsizleşecek. Kendinizi daha iyi tanıyacak, işe yaramanın tadını almış, farklı dünyaları deneyimlemiş olacak ve en önemlisi kendi kendinizi yönetmeyi öğrenmiş olacaksınız. Mezun olduğunuzda iş arama süreciniz kolaylaşacak ve “aranan” mezun olacaksınız. O “ah keşke girebilseydim” dediğiniz üniversitenin mezunları ile rahatça yarışabileceksiniz. Unutmayın, kariyeriniz ve mutluluğunuz sizin elinizde. Amacınız fark yaratmak, anlam yaratmak ve başkalarının refahını olumlu yönde etkilemek olursa, sevdiğiniz işi iyi yaparsanız hem ekonomik başarı hem de mutluluk sizin olur.