EBA’YA KAFAYI TAKMAYALIM LABORATUVARIMIZ VAR MI ONA BAKALIM!

Prof. Dr. Soner Yıldırım “EBA üzerinden eğitimin kalitesini artıracağınızı nasıl söylersiniz? Zaten yüz yüze eğitimde 40 soruda ortalama doğru yanıt 5,5. Biyoloji, fizikte 14-15 soruda doğru cevap sayısı 1,3.. Eğitimde program ve kalite sıkıntımız var. Teknolojiyle giderildiğine inanıyorsanız elinizde veri olmalı. Talihsiz bir açıklama” dedi.

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un salgın bitse de uzaktan eğitimin kalıcı olacağı yönünde yaptığı açıklama kamuoyunda tartışma yarattı. Bakan “EBA altyapımızı güçlendirdik. Hibrit modeli uygulamaya ilişkin ciddi bir deneyimimiz oldu. Bundan sonraki süreçte hangi derslerin yüz yüze hangi derslerin uzaktan yapılabileceğine ilişkin çalışmalardan sonra yeni yol haritası belirleyeceğiz. Birçok okulumuzun buna ilişkin altyapısı uygun” demişti. Selçuk gelen tepkiler üzerine sosyal medya hesabından dün yeni bir açıklamada daha bulundu. Selçuk “Yüz yüze eğitim esastır, hibrit model okullarımızın tamamlayıcısı olacaktır” dedi. Ziya Selçuk’un açıklamalarını ODTÜ Eğitim Bilimleri Öğretim Üyesi Prof. Dr. Soner Yıldırım’a sorduk.
Milli Eğitim Bakanı’nın açıklamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bir ülkenin eğitimi sadece EBA ile yapılabilir mi?
Hayır öyle bir şey olabilir mi, destek olabilir ama sadece EBA üzerinden eğitim kalitesini artıracağını nasıl söylersiniz? Zaten yüz yüze eğitimin kalitesi 40 soruda 5.5, yüz yüze eğitimin kaliteli bir çıktısı yok. Biyoloji, fizik 14 -15 sorudan 1.3 soru doğru cevap. Eğitimde program ve kalite sıkıntımız var. Teknolojiyle giderildiğine inanıyorsanız elinizde veri olmalı. Talihsiz bir açıklama, bir başarı varmış gibi sunulmasındaki ısrarı anlayamıyorum.
Hibrit model tamamlayıcı olabilir mi?
Lise öğrencisi liseyi bitirmeden mutlaka online ders alabilmeli. Bu becerileri erken yaşlarda kazanmalı çünkü çocuk ömür boyu kullanacak bunu. Daha çok tanıma dayalı ya da çok soyut derslerin online eğitimde simülasyona taşınması mantıklı. Okulun fonksiyonu gözlem, deneyim ve tartışma. Başka bir fonksiyonu yok okulun. Okulu bizim buraya evirmemiz gerekiyor. EBA’ya kafayı takmayı değil de çocuk okula geldiğinde deney yapacağı laboratuvar var mı, gözlem yapacağı araçlar var mı buna bakmalıyız. Bilim böyle yapılıyor.
İlkokul ve ortaokulda da teknolojinin doğru, etik kullanımı olmalı, kodlama değil. O becerileri, mantığı, algoritmayı matematik ve fenle yapıyoruz birçok dersin içindeki etkinlikte var ama fen dersini satamıyorsun. Öğrenci başı 300 TL’ye başka şey satıyorsun.
Son öğretmen atamalarında bilgisayar öğretmenleri için sadece 50 kontenjan açıklandı. Sanırım vizyonun en iyi göstergesi bu. Okullardaki bilgisayar laboratuvarları yıllardır yenilenmedi. Okulda bilgisayara erişimi olmayan çocuğa ne öğreteceksiniz. Bu nasıl çelişki anlamak zor.

ÇOCUKLARIN HAYALİ YOUTUBER OLMAK

Çocukların üçte biri YouTuber olmak istiyor. Bizdeki sıkıntı şu: İstihdam sıkıntısı yaşayan bir ülkeyiz. Bilgisayar mühendisi mezun etsek de iş bulamıyor, hangisi buluyor ODTÜ Boğaziçi İTÜ gibi 3-5 üniversitenin mezunu buluyor. İngilizce biliyor ve matematik bilgisi iyi. Anadolu’da küçük bir üniversiteden mezun olan bulamıyor. İngilizcesi yok, analitik becerisi o kadar iyi değil. Sıkıntı şu; istihdam yaratamıyoruz. Çocukları birkaç mesleğe odakladık ya doktor ya öğretmen ya da bilgisayar mühendisi olmaya, çocuk bu sarmaldan çıkamıyor. Öğretmenlik okuyan, polis oluyor. Çocuğa şöyle bir dünya göstermiyoruz: Tarım da yapabilirsin, üretim de yapabilirsin, el sanatları da. Buradan karnını doyurabileceğini de göstermiyorsun sonra evindeki musluğu tamir ettirecek usta da bulamıyorsun. Böyle bir ülke, eğitim sistemi çocukların yeteneklerine göre beceriler kazandırmıyor. Çocukların elinde cep telefonu, tamamen bir hayal dünyasındalar.

ÇOCUKLAR ŞİDDETTEN OKULLA KURTULUYOR
Milli Eğitim Bakanı okulların alt yapısının hibrit modele uygun olduğunu söyledi. Ancak salgınla eğitimdeki eşitsizlikler daha çok görünür oldu. Anadolu’daki çocuğun şansı kaldı mı?
Her ile üniversite açmaya gerek var mıydı? Aile biz seni Ankara’da okutamayız derse o çocuk yaşadığı bölgede kalır. Her şehre üniversite açılmaz, nitelikli eğitim ile sosyal statü artıyorsa politikanı ona göre geliştirirsin. Her küçük şehri Ankara yapmıyorsan, bırak Ankara’ya gelsin. Yıllardır yapamıyorsun, uzaktan öğretim de böyle. Danimarka’nın neresinde okursa okusun, olur ama burada yoksulluktan çıkıyor adam. Şiddetten, cinsel istismardan kaçıyor. İlk defa hayatında kafeye gidiyor, karşı cinsin elini tutuyor.
Çocukları doğdukları coğrafyanın kaderine mahkûm etme. Bu ülke bu sosyal adaleti henüz sağlayamadı. Bu kadar kopukluğun olduğu alanlarda yetenekli çocuklar sınıf atlayabilmeli. Şehrinde kalırsa atlayamaz, maddi nedenlerden dolayı da aile onu İstanbul’a, Ankara’ya yollamak istemiyor.
MEB tarafından EBA’nın 1.yılında yayınlanan videoda evden de okul olur, tarladan da deniliyor ve çocukların okula değil, okulun çocuklara gittiğinden söz ediliyor. Okul gerçekten çocuklara gitti mi?
Bir yılda eğitim sistemini terk eden çocuk sayısına baksınlar çocukların evlendirilme oranlarına baksınlar. Bu kimin işine yarıyor?
18’İNE GELMEDEN SATILAN KIZ ÇOCUKLARI VAR
Belirli kademelerde okullar açıldı ancak okula giden öğrenci sayısının azlığı dikkat çekiyor. Okulların açık tutulması neden gerekli?
Okulun açık tutulması sosyolojik anlamda önemli. Öğrenme kısmı zaten sıkıntılı, öğretmen kalitesi sıkıntılı, sendikalaşma var, bütün okullar kuşatma altında zaten nitelikli eğitim yok. Okulu kapatıp çocuğu eve mahkûm ettiğinde bu çocuklar tarlada, sanayide. Kız çocuğu 18’ine gelmeden satılıyor bırak evlendirmeyi. Sosyolojik bir sürü sıkıntın var bunlar yokmuş gibi başarı hikayesi anlatamazsın. Online eğitimde de çocuklar çok bunaldı. İki gün küçük kızım okula gitmeye başladı. Küçüğü okula bırakırken arabanın kapısı açıp koşarak gidiyor, hoşça kal bile demeden okula gidiyor.
KENDİ ÇOCUĞUNUZA LAYIK GÖRMEDİĞİNİZİ BAŞKALARINA LAYIK GÖRMEYİN!
Mesele küresel bir sorun mu? Okulsuzlaşmanın önü mü açılıyor? Asıl amaç ucuz emek yaratmak mı?
Yüz yüze eğitime geçeriz bunu kimse engellemez ama iş yerleri home office. Neyin tadına vardılar, gaz yakmıyorlar, elektrik, öğle yemeği, servis, kira, internet yok. Maaşlara da zam yapmadılar, evde masraf arttı. İş dünyası dönüşecek. Holdingler açıklama yapıyor. Pandemi bitse de home office olacak diye. Okul bu değil. İş yeri, endüstri ne mantıkla çalışır, kârlılık! Eğitimde kâr yoktur ki… Kısa süreli kâr elde edemezsin ki… Eğitimde kendi çocuklarınıza layık görmediğiniz standartları başkalarının çocuğuna da layık görmeyin lütfen. Samimi olun. Çocuklarımıza harcadığımız paranın dönüşü olmayabilir. Ama iyi eğitim politikaları uzun vadede çok şey kazandırır. Örnek mi? Türkiye Cumhuriyeti ve Cumhuriyetin ilk yıllarındaki eğitim politikaları.
Ziya Selçuk daha önce öğretmen maaşlarının bütçeye yük olduğunu açıklamıştı. Son kararlarından biri de 20 bin öğretmen ataması…
Refaha erişmiş ülkeler var, bunların söylemiyle bizimki aynı olamaz. Biz bu söylemi taklit ediyoruz. İnanın Lale Devri’nden beri aynıdır. Prof. Dr. Celal Şengör Hoca da bunu söylemiştir. Batının teknolojisini alıp batıyı döveceğini söyler ama olmuyor. Almanya’daki iki Türk aşıyı burada yapsaydı ülkenin kaderi değişmişti bundan sonra da salgınlar olacak, felaketler olacak. Üniversite sınavında ilk bine giren kimya, matematik, fizik biyoloji gibi temel bilim yazarsa 20 yıl maaşını ayda 30 bin olarak biz ödeyeceğiz diyorlar mı? Türkiye’nin en zeki çocukları ne keşifler yapar biliyor musunuz? Bunu göremiyorlar. İnsan gücümün, en zekisini kanalize et, onlar yapıyor keşfi. Üstün yetenekli çocukları göz bebeğin gibi koru bak neler olur. 1,5 milyar Çinli, 1,5 Hindistanlının yarıştığı kodlamada yarışıyorsun. O ülkeler sana bırakmaz bunu. Kodlamanın Çin’de maliyeti çok düşük. 700-1000 liraya kodçu çalıştıramazsın. Sen nitelikli matematikçiler yetiştirirsen o Çinlinin o Hindistanlının kullandığı algoritma kütüphanelerini senin bilim adamların oluşturur. Şimdi ise kopyala ve yapıştırın ötesine geçemiyoruz. Yani hep bilime ve bilim üreten ülkelere bağımlısın.

TEKNOLOJİ BİLİMİN ARACI

Teknoloji endüstri 4.0 yüzünden değil zaten makine, makine üretiyor. Toplum 5.0’a kafa yormalıyız. Artık insanlar aç kalmıyor. İnsanlar 2 milyon yıldır bu konularla uğraştı, bu dertlerini halletti. Kendine dönüyor, kendini keşfetmeye çalışıyor. Her şey insan odaklı, teknoloji kullanmıyorsan bilim yapamıyorsun. En büyük tehlike bu. İleri düzey teknoloji yoksa bilim dünyasının tamamen dışındasın. Newton neye kafayı yoruyordu? Yerçekimine. Elmayı atıyordun oluyordu, gözlem yapıyordu. Bilim artık basit deney ve gözlemle yapılamıyor, quantum fizik çalışıyorsan quartlara bakıyorsun, ileri teknoloji gerekiyor. Teknoloji bilim yapmanın tek koşulu haline geliyor. Burayı ıskalarsak mahvolduk. Önce çocuk bilim yapmayı sevecek. Bilim yapmayı sevecek adam yetiştirmiyorsun ki. Almanya’da iki Türk aşı buldu, neyle yaptı biyoloji temel bilimi sayesinde. O aşı Türkiye’de olsaydı dış ticarette açığın kapanmıştı, neyle yaptı onu, bilim sayesinde.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Eda Yılmayan Arşivi