Mehmet Şandır
DÜNÜ UNUTMA! UNUTURSAN YOK OLURSUN!
Bugün 30 Ağustos,
Sakarya Zaferi’nin 100. yılı…
Önemine ve değerine uygun kutluyor muyuz? (bayrak astınız mı?)
Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşunda bir kader noktası…
Sakarya Zaferi, Türk Milleti’nin tarihinde kahramanlık zirvesi…
Atalarımızın Anadolu ve Ön Asya’yı yurt edinmesinde 1071 Malazgirt Meydan Savaşı bir kader noktasıdır; kazanılmasaydı Orta Asya’ya geri dönerdik. 1389 1. Kosova Meydan Savaşı ise Avrupa’daki varlığımızın tescil edildiği bir savaştı; kazanılmasa Anadolu’ya geri dönerdik. Anadolu’da barınabilir miydik; İstanbul’u fethedebilir miydik?
Bu iki savaş milletimizin hayatında stratejik değerde dönüm noktalarıdır.
Ancak Başkomutanlık/Sakarya Meydan Savaşı bir varolma/yokolma savaşıydı, kaybedilmesi halinde tüm Anadolu’daki Türk varlığı bugünkü Balkan Türklüğünün kaderini yaşardı. Balkanlar’da olduğu gibi yüzyıllarca hizmet ettiğimiz, koruduğumuz, diline dinine, töresine müdahale etmeden barış ve huzur içinde birlikte yaşattığımız Müslüman olan olmayan tüm topluluklar üzerimize aç kurtlar gibi saldırmazlar mıydı?
Balkanlar’da 600 yıl devam eden bir hâkimiyetten bugüne ne kaldı?
Türk Milleti’nin 1683 yılının Eylül ayında Viyana kapılarında başlayan geri çekilmesi Sakarya Nehri kıyılarında, Ankara’nın Haymana ve Polatlı tepelerinde durdurulamamış olsaydı, Atatürk’ün Melhame-i Kübra dediği Sakarya Meydan Muharebesi, zaferle sonuçlanmamış olsaydı, bugün nerede ve ne durumda olurduk, bir düşünün!
600 yıl devran sürmüş bir imparatorluğun yöneticilerinin bir kısmının İngiliz muhibbi olduğu bir kısmının Amerikan mandacılığını savunduğu bir yıkılış kıyametinde Mustafa Kemal Paşa’nın Türk Milleti’ni ikna ederek Milli Mücadeleyi örgütlemesini ve yedi düvele karşı zafer kazanarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kurmasının anlam ve değerini iyi düşünün!
Başarılamasaydı bugün nerede ve ne halde olurduk?
Zaferin 100.yılını idrak ediyoruz; içimiz buruk!
Dünün “müstevlileri” bugünün küresel güçleri dostlarımız/müttefiklerimiz(!) tarafından yine yeniden dört bir yandan kuşatılmaya çalışıldığımız, SEVR’in hortlatılmaya çalışıldığı bugün, Sakarya Zaferi’ni hatırlıyor ve gereğince kutluyor muyuz?
Lütfen iyi düşünün!
Bu zaferin ve bugünün mimarı Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, şehitlerimizi Cuma namazı hutbesinde anmayan/rahmet okumayan/dua etmeyen; bu tavrında inatla ısrar eden hatta aksine Atatürk dönemini lanetle anan TC Diyanet İşleri Başkanlığı’nı ve AKP İktidarı’nın bu konudaki duyarsızlığını yeniden bir daha düşünün!
Dünü unutmayın, bugünü de hiç unutmayın!
Unutursanız YOK olursunuz!
Dünü unutturmayı veya değersizleştirmeyi amaçlayan bu tür gayretler asla masum olamaz; gözlerimizin içine baka baka Cumhuriyetin kurucuları ve değerleri ile kavga eden bu zihniyetin farkında olmak artık bir zorunluluk oldu. Çünkü birilerinin bu cüreti ve özellikle de siyasi iktidarın bu tavra karşı tepkisizliği basit bir aymazlığın çok ötesine geçti adeta bir öç alma veya meydan okuma boyutuna ulaştı.
Son 20 yılda yaşananları unutmamak gerekiyor.
Unutanlar olabilir ancak ben unutmadım;
Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı bir CIA operasyonu olduğu ve hain FETÖ vasıtasıyla icra edildiği bugün bütün detaylarıyla netleşen ERGENEKON ve BALYOZ davaları ile Türk Silahlı Kuvvetleri’nin komuta kademesine ve Atatürkçü aydınlara yapılan infaz ne kadar çabuk unutuldu.
Türk Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı’nı Türkiye’nin “derin devleti” olarak tanımladıkları Ergenekon Terör Örgütü’nün(!) yöneticisi olarak suçladılar. Üretilmiş sahte belgelerle ve gizli tanık ifadeleri ile ülkenin, yüzlerce değerli ilim adamı, gazeteci, sanatçı, iş insanı, aydını ve TSK’nın yetişmiş komutanları terörist(!) suçlaması ile yıllarca cezaevlerinde tutuldu.
Yargılamalar sonucunda hepsi berat etti.
Yargılayan hâkimler, savcılar ve operasyonlarda görev alan birçok polis müdürü daha sonra aynı suçtan yani devleti yıkmak için örgüt kurmaktan mahkûm oldular.
“Türkiye bağırsaklarını temizliyor” diyerek tutuklamaları destekleyen hatta Ergenekon davasının savcısı olmak iddiasında bulunan dönemin siyasi iktidar yöneticileri, yarattıkları canavarın kendilerine yöneldiğini, sıranın kendilerine geldiğini görünce can derdine düştüler, tedbir almaya çalıştılar ancak 15 Temmuz 2016 tarihinde FETÖ’nün darbe teşebbüsünü ülkeye yaşattılar. Yüzlerce insanımız hayatını kaybetti, yaralandı; ülkeyi yönetmekle sorumlu siyasi iktidar yöneticilerinin vicdanı rahat mı? Türk Silahlı Kuvvetleri komuta kademesinin suça bulaştırılmasına ve devlet içinde paralel devlet kurulmasına göz yumulmasının hesabını nasıl ve ne zaman verecekler?
BENCE
Bu yaşananlar asla masum ve sıradan olaylar değildir.
Türk Silahlı Kuvvetleri/Türk Ordusu 10 yıl içinde iki defa operasyona tabi tutuldu; suçlanarak, suça bulaştırılarak tasfiye edilmeye çalışıldı. Türk Milleti’ni savunmasız bırakmak bir düşman oyunudur; buu oyunu bozmak için dünü unutma, unutursan ölürsün!
Sakarya Zaferi şehitlerimize ve kahramanlarımıza şükranlarımı sunuyorum.