Kaya Türkmen
Devlet terbiyesi
Malum, rant açgözlülüğünden ve inatlaşmanın şehvetinden başka hiçbir ihtiyaca cevap vermeyecek olan Kanal İstanbul projesine halkın ve bilim dünyasının yanında muhalefet partileri de karşı. Başta Kılıçdaroğlu ve Akşener olmak üzere, muhalefet liderleri, İstanbul’a ihanet projesi olarak gördükleri bu çılgınlığa finansman sağlamayı aklından geçirebilecek yerli ve yabancı yatırımcıları uyarıyor ve iktidara geldiklerinde bugünkü hükümetle yapılmış bulunan anlaşmaları yok sayacaklarını ifade ediyorlar. “Girmeyin bu işe” diyorlar.
Cumhurbaşkanı, 26 Haziran günü, Kanal İstanbul’un temel atma töreni olarak takdim edilen Sazlıdere Barajı köprüsü temel atma töreninde, muhalefet liderlerine şu sözlerle yüklendi: “Yatırımcıları, bankaları tehdit ediyorlar, hızlarını alamayıp projeye ilgi duyan ülkeleri tehdit ediyorlar. Bu ne terbiyesizliktir! Devletlerde devamlılık esastır, bunlar devlet terbiyesi de görmediler. Sizler nasıl devlet yönetimine talipsiniz ya? Söke söke sizden bu paraları uluslararası tahkim yoluyla da alırlar”.
Ardından ekledi: “Bugün Türkiye’nin kalkınma tarihinde yeni bir sayfa açıyoruz. Bugün, rahmetli Menderes, rahmetli Özal, rahmetli Erbakan, Demirel gibi ülkemizin kalkınma mücadelesinin sembol isimlerinin ruhlarını bir kez daha şad ediyoruz”. Bunu söylerken bir gün listeye kendi adının da eklenmesi gerekeceğini ima ettiği de açık.
Ya Atatürk? İnönü? Onlar yok!
Cumhurbaşkanının muhalefetin görmediğini söylediği devlet terbiyesi kavramı üzerinde durmak istiyorum. Nedir devlet terbiyesi? Veya ne değildir?
Aklımda deli sorular…
Mesela tarafsızlık yemini etmiş bir Cumhurbaşkanının muhalefet liderlerine sabah akşam sövmesi, “Bay Kemal, Bay Meral” diye hitap etmesi, liderlerden biri bir saldırıya uğradığında “Bu daha iyi günün. Daha neler olacak, neler…” demesi devlet terbiyesiyle açıklanabilir mi?
Ana muhalefet liderine “Terbiyesiz herif, sana Milli Savunma Bakanımı İçişleri Bakanımı gönderiyorum. Sen bunlara layık değilsin” demek devlet terbiyesi midir?
“Bakanım”, “valim”, “büyükelçim” ifadeleri cumhuriyetle yönetilen bir devletin terbiyesine ne kadar yakışır?
Seçim sonuçları ortadayken, 31 Mart 2019’un ertesi sabahı İstanbul sokaklarını “Teşekkürler Türkiye” pankartlarıyla donatmak devlet terbiyesi midir? Yoksa 1 Nisan şakası mı?
16 milyonluk İstanbul’a açık bir farkla Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmiş kişiyi İstanbul’un en önemli sorunlarının görüşüleceği toplantılara çağırmamak milli irade aşkıyla mı izah edilir, devlet terbiyesiyle mi?
Bir yüksek yargı organının kuruluş yıldönümü töreninde Barolar Birliği Başkanının konuşmasını beğenmeyip, önce oturduğu yerden, sonra ayağa kalkıp kürsüye yürüyerek “edepsiz”, “yalan söylüyorsun” diye hatibe çıkışmak devlet terbiyesi gereği midir? Orada bulunan Cumhurbaşkanına da “yürü gidiyoruz” anlamında bir işaret çakıp toplantıyı terk etmek midir devlet terbiyesi?
Orduda türbanın anayasaya aykırı olduğunu söyleyen Danıştay savcısını “sen kimsin ya!” diye hedef almak mıdır devlet terbiyesi? Yoksa
“Anayasa Mahkemesinin verdiği karara uymuyorum, saygı da duymuyorum” demek mi?
Devleti ve tüm kurumlarını bir terör örgütüne teslim etmek, bunu yaparken “istedikleri her şeyi vermek”, devlet kurumlarının giriş sınavlarının sorularını o örgütün mensuplarına servis etmek suretiyle binlerce gencin hakkını yemek acaba devlet terbiyesi olabilir mi?
Devletin kozmik odasına paldır küldür dalıp devletin sırlarını etrafa saçmak mıdır devlet terbiyesi?
Bütün ihaleleri aynı kişilere vermek? Resmi ilanları sadece yandaş basına vermek? Belediye fonlarını yandaş derneklere, cemaatlere, tarikatlara akıtmak mıdır?
Seçim zamanı devletin tüm imkanlarını iktidar partisinin hizmetine sokmak mıdır devlet terbiyesi? Kimi zaman terör örgütü liderinin kardeşini devlet televizyonuna çıkartıp propaganda yaptırmak, kimi zaman terör örgütü liderine seçimde rakip partiye oy verilmemesi çağrısında bulunan mektup yazdırmak, kimi zaman suç örgütü liderine miting yaptırmak devlet terbiyesinin neresinde yazar?
İş adamlarının uçaklarını kullanmak? Otellerinde bedava tatil yapmak? Onların verdiği parayla çocuklarını yurtdışında okutmak?
Ne bileyim? Siyasette zenginleşmek mesela. Devlet terbiyesi icabı mıdır?
Deli sorular işte.
Kalkınma mücadelemizin sembol isimlerini sayarken kurucu liderlerimizi anmaktan itina ile imtina etmek devlet terbiyesinin neresinde durur?
Deli deli sorular…
Son bir söz: Kanal yapılmasın da, biz parasını söke söke ödemeye de razıyız…