
Gönç Selen
Bunlar hep ileri demokrasiden!
Temelleri 75 yıl önce Demokrat Parti’nin iktidara gelmesiyle atılan ve günümüze dek ilmek ilmek örülerek büyük bir emekle meydana getirilen Türkiye’nin ‘yeni’ politik düzeni, nihayet ‘ileri demokrasi’ seviyesine ulaştı. Hepimize hayırlı, uğurlu olsun!
Zaten farkındaysanız artık cumhurbaşkanımızın ağzından ‘ileri demokrasi’ sözünü duymuyoruz. Zamanında kendisinin bir vaadi olarak sıkça duyduğumuz, ‘İleri Demokrasi Yolculuğu’ ismiyle kitabını bile yazdığı bu tabiri artık duymuyor olmamızın nedeni, sanırım demokrasimizin o bahsedilen ‘ileri’ seviyeye gelmiş olması.
Batılı örneklerinden çok daha eşitlikçi, çok daha adil, çok daha güvenilir, çok daha ‘ileri’ bir demokrasimiz var artık. Demokrasiyi icat eden kadim medeniyetlerin torunları da dahil olmak üzere, bu kavramı yanlış anlamış olanlar ve yanlış uygulayanlar artık uyanmalı ve Türkiye’nin ‘ileri demokrasi’sini kendilerine örnek almalı.
Şimdi isterseniz gelin, AKP’nin yayımladığı ‘İleri Demokrasi Yolculuğu – AK Parti İktidarında Türkiye’nin Demokratik Değişimi ve Gelişimi 2002 – 2012’ adlı kitapta anlatılanlara ve yaşanan somut örneklere paralel bir şekilde bakalım. Bu sayede ‘ileri demokrasi’ neymiş, Türkiye’de nasıl da tıkır tıkır işliyormuş, net bir şekilde göreceğiz.
DEĞİŞEN TÜRKİYE
‘Değişen Türkiye’ AK Parti Genel Başkanı R. Tayyip Erdoğan’ın bu kitaba yazdığı önsözün başlığı. Erdoğan, bu kısa önsözde AKP’nin yeni vizyonunu çok net bir şekilde ortaya koymuş. Diyor ki: “Ülkemizin her ferdinin; daha iyi şartlarda yaşamaya, hayat kalitesini yükseltmeye, refahını arttırmaya ve AB standartlarında insan haklarına hakkı vardı.” Tam da bugün yaşadığımız ortamı o günden anlatıyor değil mi?
AKP bu vizyonu gerçekleştirdi ve değişen Türkiye’de her birimiz artık çok daha iyi şartlarda yaşıyoruz.
En düşük emekli maaşının açlık sınırından neredeyse 9.000 TL daha az olduğunu hesaba katmazsak, asgari ücretin açlık sınırından 1.500 TL, yoksulluk sınırından ise 53.000 TL daha az olduğunu görmezden gelirsek refahımız arttı diyebiliriz.
Demokratik hak ve özgürlükleri için protestolara katıldıklarından dolayı gözaltına alınan hatta tutuklanan vatandaşları; boykot çağrısı yaptığı için gözaltına alınan, işinden kovulan sanatçıları insandan saymazsak, AB standartlarında insan haklarımızın olduğunu da söyleyebiliriz.
AKP’NİN ÖZÜ SÖZÜ BİR!
Kitabın ilk bölümünde ‘İnsan Hakları, Demokratikleşme ve Sivilleşme, AK Parti Programının Önceliğiydi’ başlıklı bölümün ikinci paragrafındaki ilk cümle aynen şöyle: “Parti programında yer alan hedefler ile AK Parti hükümetlerince gerçekleştirilen anayasal, yasal, idari ve kurumsal düzenleme ve uygulamalar, geçmişte hiçbir partiye nasip olmayan şekilde AK Parti’nin söylemi ile icraatları arasındaki büyük uyumu ortaya koyuyordu.”
Bahsi geçen parti programında ise şu sözler yazıyor… (Sayfa 13)
“Halkın sağduyuya sahip olduğu ve seçimini doğru yapacağı inancı peşin kabulümüzdür. Halkın özgür iradesine dayanmadan kurulacak hiçbir yapı, bireylere özgürlük ve topluma huzur getiremez.” 2019 yılındaki yerel seçimlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak Ekrem İmamoğlu’nu seçen halkın özgür iradesinin yok sayılmasını yok sayarsak, yerlerine ilk fırsatta kayyım atanan DEM Partili belediye başkanlarını seçen halkı halktan saymazsak AKP’nin söylemiyle icraatları arasındaki uyumdan bahsedebiliriz.
Aynı sayfanın sonundaki paragrafta da aynen şunlar yazıyor…
“Partimiz Atatürk ilke ve inkılaplarını, Türk toplumunu çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkarmanın en önemli vasıtası olarak algılar ve bunu toplumsal barışın bir unsuru olarak görür.” Atatürk ilklerinden biri olan milliyetçiliği ayaklar altına aldıklarını, laikliği masaya yatırmak istediklerini, Atatürk’e ayyaş dediklerini, Mustafa Kemal’in askerlerini ordudan kovduklarını saymazsak parti programıyla uyumlu davrandıklarını söyleyebiliriz.
TOPLANTI VE GÖSTERİ HAKKI
‘İleri demokrasi yolculuğu’ kitabının 21. sayfasında “Herkesin Toplantı ve Gösteri Hakkını Kullanabilmesine İmkân Sağlandı” diye yazıyor. Doğrudur. Tabii Cumhurbaşkanı’na ciddi rakip olabilecek bir politikacı ya da o politikacıyı destekleyen bir vatandaş değilsen… “Taksim’de ağaç kesilmesin, Topçu Kışlası yapılmasın” demiyorsan… Maden kazasında, hızlı tren kazasında can veren canlarının hesabını sormak isteyen acılı anne, baba, eş, çocuk değilsen… Hak, hukuk, adalet talep etmiyorsan… Kaybettiği canlarını anmak isteyen depremzede değilsen… Cinsel kimliğini savunan bir LGBT aktivisti değilsen… “İstanbul Sözleşmesi yaşatır” demiyorsan… Üniversitene kayyım rektör atanmasına karşı çıkmıyorsan…
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ
İnanır mısınız? Bu kitabın 23. sayfasında koca koca puntolarla BASIN DAHA ÖZGÜR yazıyor. Bu bölümün devamını boş bırakıyorum, siz tamamlayın.
SANAT VE SANATÇI ARTIK DAHA ÖZGÜR
Sayfa 26, başlık şu: “Sinema, Video ve Müzik Eserlerinin Üzerindeki Yasakçı Anlayış Değişti” devamında da şunlar yazıyor… “Ülkemizde kültür ve sanatın gelişmesinin önündeki en önemli engellerden biri de sanat eserlerine yönelik kolay ve keyfi yasaklamalardı. İlgili kanunda yapılan değişiklikle bu alandaki eserlerin yasaklanmasının kapsamı, yalnızca Cumhuriyetin temel niteliklerine, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırılık suçlarıyla sınırlandırıldı.” Ama keşke Oy’una Geldik filmi daha geçen gün yasaklanmamış olsaydı; Ankara Valiliği, LGBT örgütlerinin sinema, tiyatro, panel, söyleşi, sergi gibi etkinliklerini ‘süresiz’ yasaklamasaydı; heykeltıraş Mehmet Aksoy’un Kars’taki ‘İnsanlık Anıtı’ adlı eserini gören R. Tayyip Erdoğan bu eseri ucubeye benzetti diye belediye tarafından yıkılmasaydı; Erdoğan sanatın içine tükürmeseydi…
‘İLERİ DEMOKRASİ’NİN DİĞER SONUÇLARI
29. sayfada diyor ki, seyahat özgürlüğü genişletilmiş. Daha önce herhangi bir mahkeme kararı olmadan, idari kararla insanlara yurt dışına çıkış yasağı getirilebiliyormuş. Artık öyle değilmiş, kapsam daraltılmış. Ancak suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle hâkim karar verirse yurt dışına çıkma yasağı oluyormuş. Tabii burada R. Tayyip Erdoğan’ı, AKP’yi, MHP’yi, Devlet Bahçeli’yi eleştirmemeniz lazım. Bu eleştiriler ileri demokrasi gereği suç. Artık bunu öğrenin, bu suçları işlemeyin, sonra ödeyin yurt dışı harcınızı nereye gitmek istiyorsanız gidin. Tabii vize alabilirseniz.
Sayfa 30’un 3. başlığı: “Çocuk Hakları Güvence Altında” Ama çocuğun adı Narin, katilleri de AKP’li milletvekilinin dostu olduğu için bilip de söylememesi gereken şeyler yoksa… Çocuklar tarikat yurdunda taciz ve tecavüze uğramıyorsa…
32 ve 33. sayfalarda yazdığına göre Anayasa Mahkemesi daha demokratik bir yapıya kavuşmuş, yetki ve sınırları da genişletilmiş. Hani AKP genel başkanının kararlarına saygı duymadığı, MHP genel başkanının da “kapatılsın” dediği Anayasa Mahkemesi var ya… İşte o.
Sayfa 35: “Tutuklama kararlarının somut olgularla gerekçelendirilmesi zorunluluğu getirildi.” Gizli tanıkların duyumları somut olgu sayılıyor demek ki… “İfade hürriyeti ve basın ve yayın özgürlüğünün güçlendirilmesi çerçevesinde ileriye yönelik yayın durdurma cezası kaldırıldı.” Hayırdır, sonra yeniden mi getirildi?
37. sayfada aynen şu yazıyor: “AİHM Kararlarına Dayalı, Yargılamanın Yolu Açıldı: Aleyhlerindeki bir mahkeme kararının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırılığı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı ile sabit olan vatandaşlarımız için en iyi tatmin yolu, davalarının yeniden görülmesi iken bu yol mevzuatımızda mevcut değildi. Bu sebeple AİHM’nin verdiği ihlal kararları, hukuk ve ceza yargılamasında ‘yargılamanın yenilenmesi’ sebebi sayıldı.” Ama sanırım ‘İleri Demokrasi’nin bunu yapmak için bir şartı var. İsminiz Osman, Selahattin ya da Figen ise bu durum sizin için geçerli değil.
Sayfa 39’da mizahi bir madde var. Okuyunca çok güldüm... Diyor ki, yerel yönetimlerin idari ve mali özerkliği artık daha güçlüymüş.
Sayfa 56’da ne yazıyor biliyor musunuz? “Türkiye, 2011’de ‘Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi ile İlgili Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ni ilk onaylayan ülke oldu.” Bu sözleşmenin diğer adını biliyorsunuz değil mi? Bilmeyenler için ben söyleyeyim, ‘İstanbul Sözleşmesi’…
Hiçbiri şaka değil… Bunlar hep ‘ileri demokrasi’den… Gerçekleri yok sayanların var saydığı ‘ileri demokrasi’den.