CHP’nin önceki akşam Şişli’de düzenlediği miting birçok şey açısından önemliydi.
AKP iktidarı, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasına karşı milyonların katıldığı mitingleri unutturup, konuyu soğutmak için 3 günlük bayram tatilini 9 güne çıkardı. Şişli mitingi gösterdi ki, iktidarın bu oyununu başta gençler olmak üzere halk yememiş, bundan sonra da yiyecek gibi gözükmüyor. Katılım öylesine yoğundu ki, halkın zorlamasıyla barikatlar bile kaldırılmak zorunda kaldı.
Şişli mitingi, CHP’nin sonuç alınana ve sandık halkın önüne getirilene kadar kararlılığını ve mitingleri tüm Türkiye sathına yayma gayreti içerisinde olduğunu da gösterdi. Bu bağlamda CHP lideri Özgür Özel’in konuşmasında İmamoğlu’na destek için traktörleriyle yollara dökülen Yozgatlı çiftçilere kesilen para cezasının tamamını kendisinin karşılayacağını belirtip, şehir mitinglerine Yozgat’ı da ekleyecekleri mesajı vermesi dikkat çekiciydi. (Özel, dün Silivri görüşmesi sonrası İmamoğlu’nun ricası üzerine çiftçilere kesilen cezayı bölüşerek ödeyeceklerini söyledi.)
Ucu bucağı görünmeyen mitingde halkın sürekli artan coşkusu karşısında Özel’in de bayağı vites yükselttiğini söyleyebiliriz. Erdoğan’a “cunta başı”ndan sonra “ABD mandacısı” suçlaması da yaptı. “Mandacı” suçlamasının ardından iktidar içinde değişik düzeylerde yer alan bazı isimler sosyal medya hesaplarından, Özel’e karşı artık bir şey yapılması gerektiğini dile getirdiler.
Burada bir parantez açayım. Özel mandacı suçlamasını, ABD'li Senatör Murphy'nin “İmamoğlu’nun tutuklanma kararına muhtemelen Trump onay verdi” iddiasını hatırlatıp, Erdoğan’ın bu soruyu yanıtlamamasına dikkat çekerek yaptı, “bu iddiaya yanıt ver” dedi. Buna karşılık Erdoğan’ın kendisi hakkındaki mandacı suçlamasını yanıtlarken, demeç verdiği yabancı kuruluşların tek tek adını açıklayıp, CHP ve İmamoğlu’na karşı yapılmak istenen siyasi darbeyi anlattığını, bunun Türkiye’yi şikayet etmek değil, dünyaya Erdoğan’ın gerçek yüzünü göstermek olduğunu vurguladı. Parantezi kapatayım.
Velhasıl iktidar mantığına göre, Özel’e hatta İsmet İnönü’ye “darbeci, mandacı” denilince kabul edilecek; ama Özel, İsmet İnönü’ye sahip çıkıp aynısını Erdoğan’a söyleyince “Haddi bildirilsin” diye mesaj üstüne, mesaj atılacak. Ne güzel dünya…
Erdoğan kabinesindeki bakanların, ABD’deki başkanlık sisteminde olduğu gibi “sekreter” düzeyinde olduğunu belirten Özel’in, bundan sonra bakanlara sekreter muamelesi yapacaklarını söylemesinin aslında gerçek adresi, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dı. Öyle anlaşılıyor ki, Erdoğan’la birlikte “haddini bil” hitaplı açıklamasından sonra Fidan da Özel’in salvolarına maruz kalacak. Bu kapsamda aylardan beri başkent kulislerinde eğer Erdoğan olmaz ise Fidan’ın AKP’nin cumhurbaşkanı adayı olacağının konuşulduğunu hatırlatmakta fayda var.
“Filistin meselesinde Yaser Arafat, Bülent Ecevit, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının durduğu yerdeyiz", “Kürt meselesini en demokratik şekilde biz çözeriz” sözleri de Özel’in AKP iktidarına karşı vites yükselttiği diğer alanlar olarak değerlendirilebilir.
AKP çevrelerinin el altından ortaya attığı bir zoka var. O da şu: “Erdoğan, en büyük rakibi İmamoğlu’nu devre dışı bıraktı. Karşısına Özel’in çıkmasını istiyor. Bakmayın siz, Özel de bunu istiyor.”
Muhalif kesimde de bu zokayı yutanlar var. Elbette siyaset bu, her şey olabilir. Ancak Özel’in Şişli mitinginde üstüne basa basa söylediği, “İmamoğlu’nu Cumhurbaşkanı yapacağız” sözünün her zaman kendisine hatırlatılacağını unutmamak lazım. Ben, koşullar İmamoğlu’nun adaylığına elvermese bile Özel’in kendisi yerine başka bir ismi aday göstereceğini, CHP tarihine “adayını Cumhurbaşkanı yapan lider” olarak geçmek istediğini düşünenlerdenim. Yanılırsak da “yanılmışız” deriz.
