Erhan Erkut
Bu sınav da geçti… Şimdi?
Liseye geçiş sınavından sonra Yükseköğretime Geçiş Sınavına ülkece girdik ve artık sonuçları bekleme dönemindeyiz. Adaylar kaç soru doğru yaptıkları üzerinden puanlarını tahmine başladılar bile. Bu yazıda önümüzdeki iki haftalık dönemde adayların işine yarayabileceğini düşündüğüm konulara değineceğim.
Rekor Sayıda Aday
Bu seneki sınava geçen seneye kıyasla %24 daha fazla aday başvurdu ve başvuru sayısı 3,245 milyonu geçti. Bunun birinci nedeni bu sene barajın kaldırılmış olması. Geçmişte istediği yerlere yerleşemeyen birçok aday bu sene üniversiteye girmenin daha kolay olacağını düşünerek sınava başvurdu. Bu adayların büyük çoğunluğunun sıralamaların üstlerinde yer almasını beklemiyorum. İkinci önemli neden ise derinleşen ekonomik kriz nedeniyle işsiz kalan birçok üniversite mezununun ikinci bir üniversiteyi bir ümit kapısı olarak görmesi. Bu adayların da üst sıraları pek değiştirmesini beklemiyorum. Özetle, rekor sayıda başvuru adayları korkutmasın. Bu rekor talep en yüksek olan lisans programları pek etkilemez. Ayrıca bu seneki talebin artmasına sebep olan adayların önemli bir kısmının tercih yapmayacağını, yapsa bile kaydolmayacağını, olsa bile programı bitirmeyeceğini bekliyorum. Barajı kaldırarak üniversiteleri doldurma çabası önemli bir sonuç vermeyecek.
Zor Türkçe Sınavı
Adaylardan gelen bilgilere göre Türkçe sınavında zor sorular varmış. Bunu kıymetli buluyorum. Üniversite başarısı ile Türkçe becerisi arasında güçlü bir ilişki olduğunu düşünüyorum. Zorlayıcı bir Türkçe sınavı daha doğru adayları öne çıkarır. Ayrıca kolay bir sınav sıralamayı zorlaştıracağından, sınavda ayrıştırıcı soruların olması sistemi rahatlatır.
Sıralama Sınavı
Birçok aday kaç doğru yaptığına bakarak nereye yerleşebileceğini öngörmeye çalışıyor. Bunun nafile bir çaba olduğunu düşünüyorum. Sonuçta bu bir sıralama sınavı ve sınav zor da olsa kolay da olsa tıp barajı hala 50.000. Sizin kaç doğru yaptığınız kadar önemli bir bilgi de başkalarının kaç doğru yaptığı ve bu bilgiye ulaşmanız mümkün değil. Dolayısıyla, falcılığı bırakın. Nasılsa yakında öğreneceksiniz.
Tıp tercihi mi?
Konuştuğum birçok aday “iş garantisi” yüzünden tıp tercih etmek istiyor. Bunu çok yanlış buluyorum. Tıp tercihini sadece gerçekten doktor olmak isteyenler yapmalı. Kararsız birisi için tıp çok yanlış bir tercih olur. 6 yıllık eğitim, zorunlu hizmet, mesleğin prestijinin düşmüş olması, hiç de yüksek olmayan maaşlar, hastaların hakaret ve şiddetinin yanında son derece yorucu bir iş temposu… Bence bunlar yaşam hedefine doktorluğu koymuş olanların dışındakilerin katlanabileceği şartlar değil.
Garantili Tercih
Hiçbir üniversite ve hiçbir program adaylara, bırakın yaşamda başarı ve mutluluk garantisini, işe girme garantisi bile veremez. İşe girecek olan mezundur, mezun olduğu okul veya bölüm değil. Adaylara verebileceğim en önemli tavsiye, şu anda başlayarak üniversite eğitimi boyunca (hatta ömür boyu), kendilerini geliştirmeleri. Üniversitelerin 21. Yüzyıl yetkinliklerini geliştirmede epey zayıf olduklarını söyleyebilirim. Dolayısıyla bu kritik konu büyük ölçüde öğrencilere kalıyor. Hem teknik hem de ince becerilerini geliştirmiş mezunların hem işe grime şansları çok daha yüksek, hem de kuracakları girişimlerin başarılı olma şansları.
4 Önemli Kriter
Bu yıl da öğrencilere üniversite seçerken şu 4 kritere önem vermelerini öneriyorum: özgür üniversite, esneklikler (yatay geçiş, yandal vs.), profesyonel gelişim olanakları ve çevrimiçi eğitim becerisi. Tanıtım dönemi boyunca her gün MEF Üniversitesi’nde adayların doğru tercih yapabilmesi için destek vermeye çalışacağız. Ayrıca her gün canlı yayınlar ile adaylarla buluşacağım. Amacım, tercih sonrası pişmanlığı olabildiğince azaltmak. Adaylara önerim bilinçli tercih yapabilmek için olabildiğince bilgi toplamaları. Hemen başlayabilirsiniz.