Aytuna Tosunoglu
Bir milyar dolarım var
Yok tabii. Olmasın, zaten.
Hangi işi yaparsan bir milyar dolar kazanırsın?
Nasıl bir insandır ki bir milyar dolara sahip olmuştur?
Aman oku da bir meslek sahibi ol, mesleğin kolunda bir altın bilezik olsun, diyen ebeveynlerin çocukları ve dahi ebeveynler olarak, kimin bir milyar doları olur sorusunu soruyoruz. Cevabı kendi içimizde aramaya çalışmak bile yüzümüzü kızartıyor.
Mesela sucuk satarsak kazanır mıyız? Kaç kangal? Olur mu? Yapar mıyız bir milyar dolar?
Mesela naylon pervaneli havalandırma deliğinde erimiş kaşar peyniri yağı ve sigara katranı birikmiş çay ocağının bir ayağı tıngırdayan, oturma yeri bordo renkli ama patlak vinil -kenarından sarkmış sünger- iskemlede otururken kurulan ilişkiler aracılığıyla mı? Memursun, sonuçta. Çayı da bol karbonatlı olur, oraların. Yaşın gençken içersin, miden henüz sağlamdır. Çıkartayım sizi ağır kokulu çay ocağından…
Bir milyar dolarım var, diyelim. Biter mi, bir milyar dolar? Harcarsam?
Bir kere, bu hayatta bir milyar dolarım olsun istiyorsam içimde karşı konulmaz bir hırs, bir hezimet duygusu, bir düşmanlık, bir ateş, bir kızgınlık besliyor olmam gerekir. Hayata kızgın olmam gerekir, herhalde… Pisboğaz, sahtekâr, yalancı olmam gerekir. Bir şerefsiz, hırsız ve arsız olmam gerekir. Hepsinden öte bir aşağılık kompleksim olmalıdır. Ya da bir diğer uçta lök gibi narsist! Bir insanın kötülük yapmadan, suç işlemeden, başkasının malına çökmeden, hırsızlık yapmadan bir milyar doları olur mu? Bak! Yine yüzümüz kızarıyor! Kelimelerle oynamak, cümleleri bir ters bir düz işlemek bile utandırıyor. Hangi işi yaptık da bir milyar dolarımız oldu? Kimlerin haklarını yedik, paralarını çaldık, paranın devamının gelmesi ve bizde kalması için yalan söyledik? Aileden kaldı, dedik mesela. Düğündeki takıları bozdurduk, dedik. Vergi kaçırmadık, vergiden kaçındık dedik.
Hayata kızgın, dünyaya inançsız, insanına düşmanım. Ne müzik ne sanat eseri ne tiyatro ne sinema ne opera ne bale biliyorum. Roman okumam. Beni önceleyen bir çıkar yoksa beş dakikamı vermem. Yaralı parmağa işemem. İnsana düşmanım, diyorum ya. Evimin bahçesine kalınlığı bir metreyi bulan beton kasa yaptırdım. Pey der pey gelen milyon dolarları tahta paletler üzerine ekledim. Toplamda sekiz palet, yerden yüksekliği bir metre yirmi santim dolarlarlarlar. Bir milyar dolar. Beton kasa içine sakladım. Söylerken, gözünüzün önüne getirmeye çalışırken benim gibi, gerçekle bağınız kesilmiyor mu?
Ama gerçek.
Ülkemizde ve dünyada bir milyar ve daha fazlası doları olan var. Hatta Forbes dergisi dünyada 2100 tane insanın milyar dolarları olduğunu yazmıştı.
Hangi namuslu işi yapmışlar ve kazanmışlar milyar doları? Bu insanların sahip oldukları malların ve taşınmazların değerini katarak düşünmeyin. Sekiz palet üzerine derli toplu konmuş, belin biraz üstüne gelen yükseklikte para sahibi olduğunuzu düşünün. Önünüzde duruyor, sekiz palet para! Hem de Amerikan doları. Hangi işi yapmış olabilirim ki bir milyar dolarım olsun? Yerin altında beton kasaya istiflemiş olayım ama nasıl bir iş yaptım da birikti bu kadar?
Biter mi, bir milyar dolar eğer harcarsam? Mesela günde bin dolar (yaklaşık 19.000TL) harcasam… Yok, bitmiyor. Bitmesi için önümüzdeki 2,740 yıl boyunca her gün bin dolar harcamam lazım. Peki işi zorlaştırmak için bana “önündeki 1 yıl içinde bir milyar doları harca-sıfırla bakalım” deseniz, o zaman bir yıl boyunca her gün günde 2 milyon dolardan fazla harcama yapmam lazım. Her gün bir villa, bir araba alabilirim. Bir yıl boyunca her gün!
Bir insan bir milyar dolar paraya sizin ve benim gerçekle bağımızı ortasından keserek, biçerek, gözümüzün içine sokarak sahip oluyorsa inancımıza ya da inançsızlığımıza bağlı olarak şeytanla, kötüyle, iblisle dans ediyordur. Şeytanı kovmak, partnerini hapse atmak lazımdır. Ya da partneri kovmak, şeytanı hapsetmek. Yoksa soru hep aynı kalacak: Hangi dürüst işi yapmışsın da bir milyar doların olmuş?
Delilik! Ya da düpedüz hırsızlık!