
Necdet Saraç
“Bezduk senden Erdoğan”
31 Mart seçimlerini kaybeden ve birinciliği CHP’ye kaptıran AKP bir süre “nefes aldıktan” sonra özellikle Ekim 2024’ten bu yana CHP başta olmak üzere muhalefeti kendi içinde parçalama hamlelerini açık açık yaptı. Demokrasinin “önemsizleştiği” uluslararası koşullar ve Suriye’de Esad’ın direnmeden teslim olması AKP’yi cesaretlendirdi ve bu cesaret 19 Mart’ta halkın iradesine darbeye dönüştü!
Çünkü Erdoğan iktidar olsa da artık eskisi gibi yönetemediğini, toplumsal rıza üretemediğini açıkça görüyor. AKP’den kopan kitleler AKP’ye dönmüyor. Bu tablo bütün otoriter rejimlerde olduğu gibi Erdoğan’ı da daha da sertleşmeye itiyor.
Seçimli bir dönemin kaybedeni olmak istemeyen Erdoğan için seçenek tek:
Daha otoriter yeni bir sistemi kalıcı hale getirmek.
Bunun ilk adımı da daha önce kendisini sandıkta üç kez yenen en önemli rakibi İmamoğlu’nun siyasetten tasfiye etmek ve CHP’yi etkisiz hale getirmek!
Niyet bu olunca İmamoğlu’na uzanmak için adım adım ilçe belediyeleri operasyonları yapıldı, arkasından diploma işi devreye sokuldu. Şimdi de “yolsuzluk” ve “suç örgütü lideri” soruşturmalarının yanı sıra kent uzlaşısı üzerinden terörle bağlantılı gösterilmeye çalışıyor.
Niyet belli; İmamoğlu’nu “PKK/KCK terör örgütüne yardım etmek" suçundan tutuklayarak, İstanbul Valisi’ni yerine kayyım atamak!
Üstelik hedef bununla da sınırlı değil…
Diğer hedef de “şaibe” iddiaları üzerinden CHP kurultayını iptal etmek ve CHP’ye kayyım atamak!
Böylece hem parti içi tartışmaları derinleştirerek bir yarılmaya neden olmak, hem de CHP’lileri sürekli bir savunma psikolojisine hapsetmek!
İktidar bloku açısından tablo bu kadar net. Böyle bir netlik olmasa, Bahçeli ve Erdoğan arka arkaya CHP ve İmamoğlu için “düşman hukuku” çerçevesinde açıklama yapmazlar. Böyle olmasa, bir yandan “devlet güvencesinde” PKK’yı Malazgirt’te kongre yapmaya davet edip diğer yandan CHP’yi bayramlaşma listesinden çıkarmazlardı!
Erdoğan’ın hem “iç cepheyi güçlendirme” hem de AKP’nin 8. Olağan Kongresi’nde “muhalefeti dönüştürmek” söyleminden anlıyoruz ki, iktidar makbul bir muhalefet istiyor. Muhalefeti de itirazı da iktidarın izin verdiği kadar olacak, “Hizalan” dediğinde hizalanacak, “Dur” dediğinde duracak!
Bu yüzden CHP ve İmamoğlu düşmanlaştırılıyor. Belli ki yeni dönemin “teröristi” CHP olacak! Çünkü iktidar “bölünmüş, zayıf ve kontrol edilebilir” bir muhalefetin olduğu yeni bir düzen kurmak istiyor. Yani kontrol edilemeyen seçme ve seçilmenin, meydan okuyan İmamoğlu’nun ya da benzer başka bir ismin bu düzende yeri yok!
Ancak iktidarın saraydaki hesabı çarşıda tutmayabilir!
İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla birlikte Saraçhane’den başlayan protesto gösterileri dalga halinde Türkiye’nin dört bir yanına yayıldı ve sokak kendi sloganlarını üretmeye başladı.
Bu sloganlardan en önemlilerinden biri de Erdoğan’ın kendi memleketi Rize’den “Bezduk senden Erdoğan” diye yükseldi.
İstanbul’dan Rize’ye, İzmir’den Çorum’a uzanan protesto gösterilerinde her kentin özelliğine göre slogan üretilse de bütün protestolar “Hak, Hukuk, Adalet” ana sloganın yanında giderek iki ortak slogan etrafında birleşiyor…
Birincisi “Kurtuluş yok tek başına! Ya hep beraber, ya hiç birimiz!”, ikincisi ve daha da önemlisi “Hükümet istifa!”
Üç günlük protesto dalgası “yargı sopasının” ters teptiğini, milyonlarca insanın vicdanını yaraladığını gösteriyor. Türkiye Gezi’den bu yana en etkili protestolara tanık olmaya başladı, meydanlar üniversite gençliği başta olmak üzere her yaştan insanla dolup taşıyor. Çünkü “Her yer Saraçhane’ye, her yer İmamoğlu’na” dönüşüyor, CHP iki günde 40 bin yeni üye kazanıyor! CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in “Yakmaya yıkmaya değil, kol kola girerek evlatlarımıza sahip çıkmak için sokaklara akmaya geliyoruz” çağrısı karşılık bulursa ve tepkiler büyümeye devam ederse AKP’nin hamlesi boşa düşebilir.
İçişleri Bakanı’nı da İstanbul’dan başlayarak İzmir ve Ankara valilerini de telaşlandıran ve “gösterileri yasaklayan” neden de bu kaygı! Gezi’den korktukları kadar hiçbir şeyden korkmayan iktidar yeni Gezi istemiyor.
***
21 Mart yeni bir hayatın başladığı gündür! Kutuplaşmanın, şiddetin olmadığı, siyasi operasyonların sona erdiği, seçimle gelenin seçimle gittiği “yeni bir gün” dileğiyle #NewrozPirozBe #NevruzKutluOlsun