Yeniden inşa

Bütün Türkiye Narin’i konuşuyor. Cinayete yönelik ortaya çıkan büyük bir öfke seli, diğer bütün gelişmeleri kenara doğru itmiş gözükse de asıl gerçekler varlığını koruyor…

Her yeni gün dünden daha iyi olmuyor; vicdanları kanatan gelişmeler, büyük rezaletlerle ve hukuksuzlukla buluşmaya, çürümeyi derinleştirmeye, ahlaki çöküşü ve organize kötülüğü büyütmeye devam ediyor. Tıpkı tarikat ve cemaatlerin gücünün etkisiyle “imam hatipli olmakla övünerek” teğmenler üzerinden başlatılan tartışma ya da bu ülkede Genelkurmay Başkanlığı ve Savunma Bakanlığı yapmış Hulusi Akar’ın, "Eğitimin amacı bilgi edinmek değildir. Eğitimin amacı bir Allah korkusu, iki kuldan utanmak” dediği gibi…

Kurumsal ve siyasi çürümenin her yere sirayet ettiği bir ortamda sistemi sorgulamak, köklü bir değişikliği tartışmak neredeyse imkansızlaşıyor. Oysa çürümenin önüne geçilecekse, kötü gidişe dur denilecekse asıl olarak bunun yapılması gerekiyor…

Geçen hafta yapılan “CHP İkinci Yüzyıl Değişim Kurultayı” bu anlamda yalnızca CHP’liler için değil, bir bütün olarak Türkiye için önemli bir şanstı ama olmadı. Ne Ekrem İmamoğlu’nun kurultayda yaptığı önemli konuşması, ne de Özgür Özel’in Sosyalist Enternasyonal üyelerinin de katıldığı “Küresel ve Yerel Sorunlara İlerici Çözümler” başlıklı toplantıda yaptığı konuşma gündem olmadığı gibi bırakınız Türkiye’de, CHP gibi “parti programı en önemli siyasal metin” olarak gören bir parti de bile ciddi bir tartışma yarattı. Kurultaya tüzükteki ön seçim ve üç dönem değişikliği ile Mansur Yavaş’ın “sitemi” damga vurdu.

Oysa Ekrem İmamoğlu Kurultay’da “Milletin bildiğini millete anlatma zamanları geçti… İyi geçinememenin müsebbibinin kim olduğunu anlatmanın bir önlemi kalmadı; millet onu biliyor zaten… Bu yüzden artık millet için yeni bir vizyon ve yeni bir hikaye tarif edecek siyaseti üretme zamanı gelmiştir. Yeni ülke tahayyülünü milletimize tane tane, tek tek inanarak anlatma vakti gelmiştir… Bizim için anahtar sözcükler, değişim ve yeniden inşa. “Değişim ve yeniden inşa” vurgusu çok önemliydi ama öne çıkmadı. Tıpkı Tüzük ve Program arasındaki farkı vurgulaması gibi; “Tüzük önemli ama yeni program, tüzükten bin kat daha önemli. Yeni bir programla halkımıza hep birlikte şu sözü vermeliyiz: Cumhuriyet Halk Partisi halkın yegane dayanağı, mağdurların sözcüsü, kapsayıcı, reformcu, icraatçı ve halkçı bir partidir. İkinci yüzyılda ülkeyi, tıpkı ilk yüzyılda kurucu liderlerimiz yaptığı gibi sıçrayarak kalkındıracak, zenginleştirecek ve demokratikleştirecektir!"

SOL ANTİTEZ ÜRETMELİ

İmamoğlu bunları vurgularken, “Küresel ve Yerel Sorunlara İlerici Çözümler” başlıklı toplantıda Özgür Özel de küresel ölçekte yükselen yeni faşizme karşı “Göçmen karşıtı, milliyetçi ve bazen nefret söylemiyle beslenen yeni bir aşırı sağın yarattığı zorlukları aşabilmek için artık küresel bir dayanışmaya ve ortak çözüm arayışlarına her zamankinden çok ihtiyaç var. Buna çarenin ve antitezin soldan üretilmesi kadar doğal bir şey yok. Onun için ezbere söylemlerle değil enine boyuna düşünerek, taşınarak, tartışarak ve en doğrusunu hep birlikte uygulayarak dünyayı bir kez daha bu sıkıntılardan sosyal demokratların, solcuların, sosyalistlerin kurtaracağına yürekten inanıyorum” vurgusu kamuoyunda ses getirmese de önemliydi!

GELECEĞİ KONUŞMAK

İdeolojinin, fikri açılımın önemsizleştirildiği, pragmatizmin ve pozisyon almanın öne çıktığı bir ortamda bu tür önemli başlıkları tartışmak için belki de ilk adımlardan biri “kişi ve grup yararı değil, yoldaşlık hukukunu tesis etmek, siyasette azalmanın değil, tam tersine çoğalmanın peşinde olmak, küçük hesapların değil, büyük hedeflerin yolcusu olma iradesini koymak” gerekir.

Bugün asıl mesele artık halkın bildiğini halka anlatmak değil, asıl mesele halka yeni bir düzen hayali kurdurabilmektir! Geleceği konuşmayı unutan bir halka yeniden inşa hayalini tekrar kurdurabilmek için ısrarcı olmak, “gerçekçi olup, imkansızı istemeye” devam etmek gerekir!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Necdet Saraç Arşivi