Arabistanlı Lopez

Modacı Elie Saab’ın markasının 45. senei devriye kutlaması ne Paris’teydi ne Milano’da.

1000 davetlinin katıldığı bu özel gece Riyad’daydı, Riyad’da.

Geceyi Halle Berry açtı. Üzerinde 22 yıl önce Oscar törenindeki Saab elbisesi vardı.

Camila Cabello, Havana’yı söyledi. Celine Dion, “The Power of Love”ı seslendirdi.

Podyumda Adriana Lima, Eva Herzigova, Helena Christensen yürüdü.

Monica Belluci defileyi en ön sıradan izledi.

arabistanli.jpeg

Ama beni en çok heyecanlandıran Jennifer Lopez’in şovuydu.

Let’s Get Loud ve Waiting for Tonight milyon dolarlık parçalardı.

Ülkenin fiili yöneticisi Prens Salman sadece İstanbul’da gazeteci öldürüp cesedini muhtelif kimyasallarla yok etmiyor.

Böyle güzel hasletleri de var.

Arabistan’da görülmedik işler, olmadık şeyler yapıyor.

5 sene önce ülkede canlı sahne şovu yasaktı.

Son 3 yılda Salman yönetiminde Arabistan’da çıkan isimlerden bazıları:

Mariah Carey, DJ Tiesto, Justin Bieber, David Guetta…

Araba kullanma hakkını yeni elde eden kadınların ülkesinde Lopez kalçalarını bir o yana bir bu yana savuruyordu.

Lopez’in şovunu izlerken şunu düşündüm.

Salman’ın Arabistan’ı, Abdullah’ın Arabistan’ından bin kat yeğdir.

Arabistanlı Lopez, Arabistanlı Lawrence’tan bin kat yeğdir.

YÖNETİM ZAFİYETİ

Kariyerin sonu geldi. Yaş kemale erdi.

Emekliliğin tadının çıkacağı, hayatın neşeleneceği günler gelecekti.

Gelemedi.

Çünkü şöhret ve servet yönetilemedi.

O yüzden…

Mehmet Ali Erbil’in düştüğü durumlar içimi acıtıyor.

Serdar Ortaç’ın Instagram ağıtları yüreğimi dağlıyor.

İbrahim Tatlıses’in yıkılmadık ayaktayım pozları kalbimi kırıyor.

Organizatör Ahmet San, ‘Türk sanatçıları için management yapmak mümkün değil. Çünkü Türkler managable yani yönetilebilir değil’ demişti.

serdr-mali.jpg

Adam sonuna kadar haklı.

Ama bu kuşakta iş işten geçti.

Yeni kuşak sanatçılara mutlaka varlık ve şöhret yönetimi eğitimleri verilmeli.

Türkiye’den ve dünyadan uzman isimler bu konuya yoğunlaşmalı.

Hatta devletimiz bunu zorunlu ders haline getirmeli.

Yoksa halkımız sanıyorum bu drama şovları izlemeye daha fazla dayanamayacak.

Peki bu hocalar nereden bulunacak?

Yurtdışından uzman getirmek tuzlu olabilir.

Yurtiçindekilerin sektör tecrübesi eksik kalabilir.

Bu halde eğitimler inhouse çözülebilir.

Aşağı yukarı şöyle bir müfredat yapılabilir:

  • İleriki yaşlarda gündemde kalabilme: Prof. Dr. Cem Yılmaz.
  • Yaşam boyu akçe yönetimi, elindeki parayı kaptırmama: Doç. Dr. Küçük Emrah.
  • 70’inde sağlık, enerji ve peruk yönetimi: Ordinaryüs Prof. Erol Evgin.
  • Cihangir’den daire kapatma, bilumum mülk yönetimi: Yrd. Doç. Sinan Çetin.

BÖYLE DE OLUYOR

Yine, yeniden Deniz Akkaya’nın biyolojik baba Efe Önbilgin’in iradesi dışında yaptığı çocuğu konuşuyoruz.

Önbilgin Akkaya’ya belli ki bir Allah kuruşu ödemiyor. Akkaya’nın yolu artık Bakırköy Ruh-Sinir Hastalıkları Hastanesi'ne düşüyor.

Ebru Şallı’dan taze ayrılan Uğur Akkuş, ‘Her şey para ve maddiyatmış’ diyor.

Cem Yılmaz, dolarla nafaka ödemekten mustarip. Liraya geçmek için eski karısını dava ediyor.

Konu çocuğunun annesiyse bu nafakadan bu kadar korkacak ne var, gerçekten anlamıyorum.

Tüm bu karamsar bulutlardan sonra Emre Altuğ’un nafaka ödemiyorum açıklamasını görünce şöyle dedim:

Aman Allah’ım yine mi?

Ama haberin detayını okuyunca rahatladım. Yüzüme kalpleri ısıtan bir gülümseme yayıldı.

“Çağla’ya nafaka ödemiyorum. Çünkü boşanırken tüm malları adaletli paylaştık.

Var gücümüzle çocuklarımıza daha iyi şartlar sağlamak için yarışıyoruz.”

Demek ki neymiş?

Böylesi de mümkünmüş.

TÜRK BURBERRY

Geçen hafta Moncler’in Burberry’yi satın alacağı haberleri dört bir yanı sardı. Hatta bu haberler, Burberry’nin hisselerini yükseltti.

İtalyan Moncler’in tasarımları tüm dünyada çok popüler.

Ürünler sadece Mehmet Ağar’ın dediği gibi dağda değil, düz ovada - şehirde de rağbet görüyor.

Malzeme kalitesi, dizayn nosyonu rakiplerinin önünde koşuyor.

İngiliz Burberry ise klasik ekose deseni ve trençkotlarıyla giderek nostaljik bir marka olmaya doğru gidiyor.

Müzelik oluyor. Çağa ayak uyduramıyor. Trendleşemiyor.

Moncler’in, Burberry’yi satın alacağını duyunca sevindim.

Vizyoner bir marka, üzerine ölü toprağı serilmiş Burberry’yi ayağa kaldırabilirdi.

Haber yalanlandı.

Burberry çocukluk kahramanlarımızdandı.

***

Çocukluğumdaki bir başka kahraman Lumberjack’ti.

Bağcıklı klasik derilerini giymek bir zevkti.

Timberland ve Sebago’yla beraber Lumberjack, mahşerin 3 atlısından biriydi.

O da Burberry gibi popülerliğini kaybediyordu.

Fakat o da ne?

Birden Gaziantepli bir iş adamı kafa çıkardı.

Mehmet Büyükekşi 2012’de Lumberjack’i şrak diye satın alıverdi. Dünya bakakaldı.

İşte Anadolu Kaplanı mucizesi buydu.

Bir Türk dünyaya bedeldi.

1945 İtalya doğumlu Lumberjack’in makus talihini Türkler değiştirecekti.

Fakat o da ne?

Marka tepe taklak gitti. Şarampollerden uçurumlara yuvarlandı.

Cote D’azur’dan Monaco’ya, Korsika’dan Milano’ya bir dönem dünyayı kasıp kavuran Lumberjack, birkaç senede işporta işi tapon ayakkabı seviyesine indi.

Bugün naseçkin AVM’lerde FLO mağazalarının vitrinlerinde bulabilirsiniz.

Burberry’nin satışı yalanlanınca önce bir an Büyükekşi acaba Burberry’ye de girişir mi diye düşündüm.

Sonra bu korkunçlu fikri 3 saniye içinde aklımdan çıkardım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Efe Sıvış Arşivi