Hüseyin Tapınç
Kader
Geçtiğimiz Salı günü, TÜİK 2024 yılı ikinci çeyrek büyüme oranını açıkladı. Resmi verilere göre ülke ekonomisi bir önceki döneme göre yüzde 2.5 oranında büyüdü.
Her ne kadar genel beklenti yüzde 3 civarında bir büyümeyi öngörse de, Merkez Bankası politikaları nedeniyle büyüme oranının beklentilerin altında gerçekleşmesi pek de şaşırtıcı olmadı.
Büyüme oranı ve çevresindeki diğer veriler alarm zillerini çalıyor.
Bunun ilk nedeni, biraz önce değindiğim gibi, ikinci çeyrekte beklentilerin altında bir büyümenin gerçekleşmesidir. İkinci neden, bir önceki çeyrek döneme ait büyüme oranına kıyasla (yüzde 5.3) büyümenin sert bir şekilde fren yapması; üçüncü neden ise gelecek çeyrek dönemlerde büyümenin iyice hız keseceğine duyulan inançtır. Ekonomistler ekonominin üçüncü çeyrekte yüzde 1.9 büyümesini bekliyor.
Ekonomide birçok iş kolu ortalamanın üzerinde büyüme gösterirken (özellikle inşaat, hizmetler ve tarım), sanayi alanında yüzde 2’ye yaklaşan bir daralma yaşandı.
Sanayi alanındaki göstergeler son derece önemli. İstanbul Sanayi Odası Türkiye Sektörel PMI raporuna göre, takip edilen 10 sektörün tamamında üretim daralması yaşandığı görülüyor. Fiyatlardaki artış ve talep durgunluğuna paralel olarak siparişlerde ve üretimde yavaşlama, son ayların ekonomik yapısına damgasını vuruyor.
TÜİK verilerinde dikkat çeken bir diğer husus, hanehalkı nihai tüketim harcamalarının ikinci çeyrekte, bir önceki yılın ikinci çeyreğine göre yalnızca yüzde 1.6 oranında artmasıdır. Bu oran bir önceki çeyrekte yüzde 6.3 ve 2023 yılı ikinci çeyreğinde de yüzde 13.4 olarak ölçülmüştü.
Hanehalkı tüketim harcamalarına sektörel olarak baktığımızda, 2024 ikinci çeyreğinde dayanıksız ürünlere yönelik harcamaların yüzde 5.4, hizmetlere yönelik giderlerin yüzde 0.8 ve yarı dayanıklı ürünlerdeki harcamaların da yüzde 0.3 arttığını görüyoruz. Öte yandan, dayanıklı mallara yönelik tüketimde yüzde 7.3 oranında bir daralma gözlemleniyor.
Devlet tarafından açıklanan bu istatistiki verilerin tüketici dünyasında önemli bir karşılığı var. Tüketicilerin bugüne ve yarına yönelik değerlendirme ve beklentileri önümüzdeki dönemde bu istatistiki verilerin nasıl şekilleneceğini net bir şekilde gösteriyor.
Türkiye ekonomisinin yaklaşık yarısının üretildiği üç büyük ilde yaşayanların son aylardaki tüketim davranışlarına bakıldığında, bu tüketicilerin önemli bir bölümünün birçok kalemde tüketimlerini kıstıklarını net bir şekilde görmek mümkündür.
Metropollü tüketicilerin harcamalarını en çok kıstıkları kalemlerin başında, ev dışı eğlence etkinlikleri, konser, sinema, tiyatro gibi kültürel faaliyetler ve dışarıda yemek yeme geliyor. Bu üç kalemi elektronik ve teknolojik ürünler takip ediyor. Üç büyük ilde yaşayan tüketicilerin yüzde 80’den fazlası, bu dört alanda harcamalarını kıstıklarını ve kısmaya devam edeceklerini ifade ediyor.
Tüketimi kısma eğilimi temel harcama alanlarında da gözlemleniyor. Giyim ve tekstil alanı tüketicilerin yüzde 71’inin kısıtlamaya gittiği bir alan. Mutfak alışverişlerinde kısıtlama yapan metropollü tüketicilerin oranı ise yüzde 53 düzeyinde.
İçinde bulunduğumuz aydan itibaren, önümüzdeki aylarda hane gelirinden daha çok pay ayrılacağına inanılan iki önemli harcama alanı var: ısınma ve eğitim giderleri.
Tasarruf yapmak bir yana, mevcut giderlerine yetişmeye çalışan ve gelir gider dengesini sağlamak için hemen her alanda tüketimini kısan, kredi kartı ya da avans hesap desteği ile ayakta kalan büyük bir tüketici kitlesi var. Peki, bu tüketiciler bugüne ve yarına nasıl bakıyorlar, gelecekleri hakkında ne düşünüyorlar?
Ülke ekonomisine güvenen ve ekonominin bir yıl içinde iyiye gideceğine inanan tüketicilerin oranı yüzde 27 ile sınırlıyken, kötüye gideceğini düşünenler tüketicilerin yarısından fazlasını oluşturuyor.
Ülkenin geleceği hakkında karamsar olan tüketici kitlesinin, kendi hanehalkı geliriyle ilgili değerlendirmeleri daha çarpıcı bir ruh halini yansıtıyor.
Önümüzdeki on iki ay içinde hane gelirinin iyiye gideceğini düşünenlerin oranı yüzde 12 ile sınırlı kalıyor ve tüketicilerin yüzde 24’ü de geleceğe dair karamsarlığını kendi hanelerine taşıyor. Burada ilginç olan, ezici çoğunluktaki bir tüketici kitlesinin (yüzde 64) içinde bulunduğu duruma karşı kayıtsız kalması ve bir tepki geliştirmemesidir. Son birkaç aydır gözlenmeye başlayan karamsar ruh halinden tepkisizliğe geçiş, aslında tüketicilerin çaresizliğine ve teslimiyete işaret ediyor.
Resmi olarak yaz ayları bitti ve sonbahara küçülen büyüme hızıyla girdik. Önümüzdeki aylarda bizi önemli ve tatsız ekonomik gelişmeler bekliyor.
---
Kaynak: Sia Insight Ekonomik Gündem Araştırması (Ağustos 2024) Türkiye’nin 3 büyük ilinde yaşayan 18-65 yaş arası 405 tüketicinin katılımıyla 06 – 16 Ağustos 2024 tarihlerinde bilgisayar destekli telefon görüşmesi yönetimiyle gerçekleştirilmiştir.