Hüseyin Tapınç

Hüseyin Tapınç

Gençler ne istiyor?

CHP, Saraçhane mitingleriyle toplumsal muhalefetin çatı partisi olduğunu tüm topluma gösterdi. Ancak, bu güçlü duruşa karşın, bugün toplumsal muhalefetin ana aktörü ne CHP ne de CHP’lilerin kendisi. Bugün muhalefetin baş aktörü üniversiteli gençler. Üstelik CHP’nin sokağı yeniden keşfetmesinde bu gençlerin büyük payı var. Gençler, yüz yıllık partiye yol gösterdi.

Son dört gündür Türkiye son yılların en büyük sokak gösterilerine sahne oluyor. Ülkenin dört bir yanında, üzerine ölü toprağı serpildiği düşünülen halk meydanlarda ve sokakta.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığını tehlikeye düşürmek için üniversite diplomasının iptal edilmesi ve hemen ardından da gözaltına alınmasıyla birlikte ülkede dengeler bir anda değişti ve muhalefet gündemi belirlemeye başladı.

Bunca yıl “sokağa çıkmama” telkini ile toplumu evde tutan CHP, artık “köprüden önce son çıkış” noktasına geldiğini fark ettiği için, Özgür Özer liderliğinde herkesi sokağa davet etti. “Bundan sonra seçim olacak mı olmayacak mı, bugün ona karar verme sürecidir” diyen Özel liderliğindeki CHP, siyasetin ve muhalefetin ana mekanı olan sokağı ve meydanı yeniden keşfetti.

turkiye-ittifaki-sarachanede-bulustu-1.jpeg

TOPLUMSAL MUHALEFETİN ÇATI PARTİSİ

Özgür Özel, Saraçhane mitingleriyle CHP’nin toplumsal muhalefetin çatı partisi olduğunu tüm topluma gösterdi ve toplumun tüm kesimlerini kucaklayan ilerici söylemiyle “gün, hep birlikte iktidara dur deme günüdür” mesajını verdi.

Bu kararlı ve güçlü duruşa karşın, bugün toplumsal muhalefetin ana aktörü ne CHP ne de CHP’lilerin kendisi. Bugün muhalefetin baş aktörü üniversiteli gençler. Üstelik CHP’nin sokağı yeniden keşfetmesinde bu gençlerin büyük payı var. Gençler, yüz yıllık partiye yol gösterdi.

İstanbul’da, Ankara’da ve İzmir’de binlerce üniversiteli genç sokaklarda ve meydanlarda. Gençlerin sokağa çıkışını yalnızca İmamoğlu’nun gözaltına alınmasına karşı bir protesto olarak görmek yetersiz kalır.

PEKİ BU GENÇLER KİM VE NEDEN SOKAKTA?

En büyüğü 2000’li yılların başında doğan bu gençler, kişi başına düşen milli gelir bakımından dünyanın 72. sırasında, gelir eşitsizliği açısından ise tüm OECD ülkeleri arasında en kötü durumda olan ilk beş ülke arasında yer alan bir ülkede yaşıyorlar. Ayrıca, bu gençler 167 ülkeyi kapsayan 2024 Dünya Demokrasi Endeksi’nde 103. sırada, 142 ülkeyi kapsayan 2024 Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde ise 117. sırada yer alan bir ülkenin vatandaşları.

whatsapp-image-2025-03-22-at-13-37-23.jpeg

‘EV GENCİ’ KAVRAMI HAYATIMIZA GİRDİ

Bugün 15-24 yaşındaki gençlerin dörtte biri ne eğitimde ne de istihdamda yer alıyor. Bu oran 15–29 yaş grubunda yüzde 30’a yükseliyor ve Türkiye bu kadar yüksek ev genci oranıyla tüm OECD ülkeleri arasında ilk sırada yer alıyor.

Bugün ülkemizde gençler kendilerini ağırlıklı olarak milliyetçi, Atatürkçü, muhafazakâr ve İslamcı kimliklerle tanımlıyorlar. Milliyetçilik ve muhafazakârlık en popüler ideolojiler (1). Ancak tüm bu ideolojik farklılıklardan bağımsız olarak, Türkiye’de gençleri bir araya getiren daha temel ve ortak gerçekler bulunuyor. İktidarın gençler ve toplumla ilgili olarak en çok gözden kaçırdığı da bu gerçekler.

Türkiye’de gençlerin yalnızca yüzde 10’u geleceğe iyimser bakıyor. Yüzde 28’i de karamsar olduğunu ifade ediyor. Geri kalan büyük çoğunluk ise “böyle gelmiş, böyle gider” diyerek çaresizliğini dile getiriyor.

KÖTÜMSERLİĞİN ÖTESİNDE VAHİM BİR ŞEY VAR

Gençlerin bugüne ve yakın geleceğe dair kötümserliğinin ötesinde daha vahim bir durum var:

Bu gençler, babaları nasıl bir hayat yaşadıysa, kendilerinin de benzer bir hayat süreceğine inanıyor. Dahası, çocuklarının da kendi hayatlarına benzer bir yaşamı olacağını düşünüyor. Gençler düşük yaşam standartlarını babalarından devraldıklarının ve bu mirası çocuklarına bırakacaklarının farkında. Gençler kötü bir hayat kalitesi mirasının taşıyıcısı.

KENDİLERİNE BİR GELECEK GÖREMİYORLAR

Bu nedenle, gençler bu ülkede kendilerine bir gelecek göremiyor; yüzde 30’u geleceğinin yurtdışında olduğuna inanıyor. Hem okuyan hem çalışan gençler ile orta alt ve alt sosyo-ekonomik sınıftan gelen gençlerde bu oran daha da yükseliyor. Üst sosyo-ekonomik sınıfa mensup her dört gençten biri de yurtdışına gitmek istiyor. Göçmenlik kaygısı olmasa, bu oranların daha yüksek olacağı bilinen bir gerçek.

İşte tam da bu nedenlerle gençler kendi geleceklerine sahip çıkmak için bugün sokaklarda ve meydanlarda seslerini yükseltiyorlar.

whatsapp-image-2025-03-22-at-13-37-49.jpeg

SİYASİ KİMLİKLERDEN BAĞIMSIZ OLARAK…

Gençler, sahip oldukları siyasi kimliklerinden bağımsız biçimde ve ortak bir duruşla, daha iyi bir gelecek için şu beş temel beklentinin hayata geçmesini istiyor:

  1. Toplumsal adalet ve eşitlik,
  2. Ekonomik eşitlik ve adil gelir dağılımı,
  3. Yüksek hayat standartı,
  4. Yüksek kalitede erişilebilir bir eğitim
  5. Kariyer fırsatları ve iş olanakları.

Bu talepler, hayatının tamamı AKP iktidarında geçen 15-24 yaş grubundaki Türkiyeli gençlerin net talepleri. Özellikle üniversite öğrencileri “eşit, adil ve özgür bir ülke” talebini tüm gençlik kitleleri içinde daha yüksek sesle dile getiriyorlar.

HAREKETE GEÇİREN DİNAMİKLER FARKLI

Her gençlik kuşağının kendine ait bir hikâyesi var; onları harekete geçiren sosyal dinamikler de birbirinden farklı. Bir gençlik hareketini, başka bir gençlik hareketiyle kıyaslamak ya da onun üzerinden değerlendirmek bu gençlere yapılacak büyük bir haksızlık.

Bugünün gençlik hareketi gençlerin yıllardır biriktirdiği öfkeyi ve talepleri artık görmezden gelinemeyecek şekilde toplumun, muhalefetin ve iktidarın önüne koyuyor; gençler geleceklerine sahip çıkıyor.

***

( 1 ) Karahasan, Fatoş. 2024. Türkiye’de Genç Olmak: 2017 – 2024 Sia Insight Türkiye Gençlik Araştırması. İstanbul: CEO Plus.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hüseyin Tapınç Arşivi

Yaren

19 Mart 2025 Çarşamba 12:41

Komşu

12 Aralık 2024 Perşembe 07:00