Mert Yılmaz
OVP Bize Ne Diyor?
Geçtiğimiz günlerde açıklanan iki tane makroekonomik veri var. Enflasyon ve büyüme. İki veri ile ilgili kısa görüş ve beklentilerimi kaleme aldıktan sonra dün açıklanan Orta Vadeli Program’a değineceğim.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Salı günü Ağustos ayı enflasyon verilerini açıkladı. TÜFE’de aylık enflasyon %2,47 düzeyinde gerçekleşirken aylık ÜFE %1,68 düzeyinde gerçekleşti.
Yaklaşık bir yıldır birilerinin ağzından düşmeyen baz etkisinin son etkisi de kullanıldıktan sonra yıllık TÜFE %51,97, yıllık ÜFE %35,75‘ye geriledi.
12 aylık ortalama enflasyon ise TÜFE’de %64,91, ÜFE’de %46,26 düzeyinde gerçekleşti.
Yukarıdaki verileri okuyan pek çok okurun “Enflasyon nereye düşmüş kardeşim, neyin fiyatı düşmüş de enflasyon düşmüş” dediğini duyar gibiyim. Bir kez daha hatırlatarak finansal okuryazarlığa katkı sunmakta fayda var. “Enflasyonun düşmesi demek fiyatların düşmesi demek değildir. Fiyatlardaki artış hızının yavaşlaması demektir. Yani fiyatlar artmaya devam ama eskiye göre daha az biçimde.
Bu arada kiracılara da müjdeyi verelim. Kontrat yenileme zamanı gelen kiracılar için zam oranı %64,91.
Önümüzdeki aylarda da enflasyonda aşağı yönlü eğilimin zayıflayarak devam etmesi, yıl sonunda TÜFE’nin %42-44 arasında bir yerde oluşması bekleniyor.
Yılın geri kalanında Merkez Bankası’nın tahmini olan %38’in gerçekleşmesi için son dört ayda ortalama aylık enflasyonun %1,3 olması demek ki; o olasılığın çok ama çok zayıf olduğunu vurgulamak isterim.
Diğer taraftan Türkiye ekonomisi 2024 yılının ikinci çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre %2,5 oranında büyüdü. Bir önceki çeyreğe göre ise büyüme oranı %0,1.
Açıklanan veride dikkat çekici konu sanayinin küçülmesi. İç talep ile dış talep arasında bir normalleşme dikkat çekici. İç talebin büyümeye katkısı azalırken, dış talebin katkısı artıyor. Uygulanan politikanın doğal sonucu bu.
Uygulanan politikanın sonucu olarak ekonomideki yavaşlama –hizmet sektörünü dışarıda bırakarak—kendini iyiden iyiye hissettirmeye başladı. Üçüncü çeyrekte büyüme oranının %0’a yaklaşması mümkün. Beklentiler son çeyrekte bir daralmanın yaşanabileceği yönünde.
Dün 2025-2026 ve 2027 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz tarafından açıklandı.
Genel olarak büyüme tahminlerinin aşağı, enflasyon tahminlerinin yukarı yönde revize edildiğini söylemek mümkün.
Göze ve kulağa hoş gelen hedefler olsa da gerçekleşme ihtimali zayıf hatta bazı parametreler için neredeyse imkansız denebilir.
Bir önceki OVP’de %15,2 olarak açıklanan 2025 enflasyon hedefli %17,5’e, %8,5 olarak açıklanan 2026 enflasyon hedefi ise %9,7’ye revize edildi. 8 Kasım’da yapılacak Enflasyon Raporu sunumunda Merkez Bankası’nın enflasyon tahminlerini OVP’deki tahminlere yaklaştıracağını düşünüyorum.
Eğer Türkiye 2025 yılında aşağı yönlü revize edilmiş hali ile %4 büyüyecek ise enflasyonu %17,5’e indirmesi pek de mümkün değil. Ya sıkı para politikası sürecek o zaman büyümede sorun, ya da para politikası gevşeyecek o da enflasyon açısından sorun. Denilebilir ki; iç talep yerine dış talep ile büyüyecek Türkiye. 2027 yılına kadar reel olarak değerleneceği düşünülen TL ile bu da çok mümkün değil.
Belirlenen bu hedeflere nasıl gidileceği ise programın en eksik tarafı.