Epistemolojik Kopuştan Bütçe Açığı Uçuşuna

Bütçe rakamları açıklandı. Ve anladık ki bir rekora daha imza atıldı. Rekor açık bu sefer 1 trilyon 375 milyar lira oldu. 

*Epistemolojik olarak kopmuşuz yani. *

“Kur Korumalı Mevduat” için Hazine döviz sahiplerine 2023 yılında 59 milyar 870 milyon ödeme yapmış. Yani dövizi olmayandan alıp, dövizi olanın dövizsiz kalmasının faturasını ödemiş. Şahane ürünün ortaya çıktığı Mart 2022’den bugüne bakıldığında ise tam 152 milyar lira ödeme yapılmış. 

Bitti mi sandınız? Hayır bitmedi. Çünkü bu KKM işine Merkez Bankası da dahil edilmişti. Dövizden dönüşüme aracılık eden Merkez Bankası’nın da 800 milyar lira civarında bir yük yüklendiği hesaplanıyor. 

Bir de bunca yıldır çözülemeyen, yaklaşık 2 milyon insanı ilgilendiren EYT konusu seçim öncesinde çözüme ulaşınca işler daha da karıştı. Çünkü oy uğruna hızlandırılan bu çözüm için 2023 yılı bütçesi yapılırken karşılık ayrılmamıştı. 

Sonuç ne mi oldu? 

Enflasyon düşmedi, döviz düşmedi, faiz düşmedi. Haybeye servet el değiştirdi.

Hal böyleyken Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 2023’te bütçe açığının Orta Vadeli Program (OVP) beklentilerinin yaklaşık 258 milyar lira altında kaldığını açıkladı. Ortaya çıkan bütçe açığı son 20 yılın en yükseği olsa da OVP’de yüzde 6,4 olarak hedeflenen Bütçe Açığı/GSYİH oranının yüzde 5,4 ile beklentilerin altında gelmesi bardağın dolu tarafı. 

 

Bardağın boş tarafı ise yine aynı OVP’de 2024 yılı içinde Bütçe Açığı/GSYİH hedefinin yüzde 6,4 olması. 2023’te deprem felaketinin etkisi tamam da 2024’te niye yüzde 6,4. Türkiye’nin elinde kalan tek çıpası mali disiplindi ve yüzde 3 bütçe açığı kırmızı çizgi olarak tanımlanıyordu acilen o seviyeye dönülecek politikalara ihtiyacımız var.

Para politikasında sıkılaşma yaşanırken maliye politikasındaki gevşeklik iyi sinyal değil. Sorunları çözmek istiyorsak para ve maliye politikasının eşgüdüm içinde yürütülmesini sağlamalıyız. 

 

Şimdi sırada üstlenmek mecburiyetinde kalacağımız başka maliyetler var. Mesela yeni yılın ilk toplantısında Merkez Bankası bir faiz artırımı yapsa dahi, enflasyondaki düşüşün bir illüzyon olmadığına kani olmadan, Fed gibi büyük merkez bankalarının açtığı alandan da yararlanarak bana göre “erken” bir faiz indirimine gidecek. 

Yerel seçimlerin ardından mevcut ekonomi politikası, mevcut ekonomi yönetimi ile sürdürülecek mi tartışmaları daha bugünden masada. Yabancı kredi derecelendirme kuruluşlarının durum değerlendirmelerinde enikonu görünümü artırırken bile nasıl da aba atından sopa gösterdiği de ortada.

Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmamasını nasıl anlatabilirsiniz bir yabancıya mesela? 

Ve bizim bu kadar yabancı yatırımcıya kendimizi anlatmaya, “sorun yok” demeye çalıştığımız bir ortamda Sn. Cumhurbaşkanının ekonomi yönetiminden İsrail Hamas arasındaki savaş konusunda organizatörlerin duruşu nedeniyle bu seneki Dünya Ekonomik Forumu Davos Zirvesi’ne katılmamalarını istediği konuşuluyor. Sn. Şimşek de katılmayı düşündüğü Davos zirvesi için fikrini bu gerekçe ile değiştirmiş. En azından kaynakların haber ajansları ile paylaştığı bilgiler bu yönde. 

Davos’ta 120 ülkeden 2 bin 800’den fazla katılımcı hazır bulunacak. Biz ise kendimizi yabancı yatırımcılara tanıtmak için çok önemli bir fırsat yakalayacaktık. Ama gelin görün ki bu fırsat da kaçmış görünüyor.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mine Uzun Arşivi