Aytuna Tosunoglu

Aytuna Tosunoglu

BİR SORUNUMUZ VAR!

Geçen hafta medya aracılığıyla duyunca hepimizi irkilten, üzen ve çözüm için orta vadede serin kanlılıkla hareket etmemiz, aksiyon almamız gereken bir şiddet olayı yaşandı. Olayla ilgili hukuksal süreç devam ederken yayın yasağının gelmesini ilk defa onayladım. Yoksa adına “editleme” denen yeni yetme kurgulamalarla olay öncesinin, sırasının hastalıklı, karışık ve insanı rahatsız etmek için olduğu kadar provoke etmek üzere serimi yapılmış görüntüleri sosyal medyada ve dahi ulusal televizyon kanallarında beynimize kazınana kadar akıtılacaktı. Bu olaydaki yayın yasağına saygı göstererek yazıyorum yazımı. Bilmece gibi olmasın diye ve hangi olaydan bahsettiğimin anlaşılabilmesi için olayın geçtiği şehrin adını yazıyorum, o kadar: Eskişehir.

Ne de güzeldir, oysa…

Orada böyle bir olayın yaşanması ayrıca araştırılmalıdır. Bir öğrenci şehridir, Eskişehir.

Faktörler

Dünyanın batılı devletleri genç şiddeti denen kavramı oldukça ciddiye alıyor. (Dün bizdeki TBMM toplantısını görünce dünya literatürüne bir de meclis şiddeti diyeceğimiz bir kavramı da sokma zamanı geldi). Batı, sorunun hem bireysel düzeyde ciddi sonuçlar doğurduğunun hem de toplumsal düzeyde geniş çaplı etkiler yarattığının bir çıktısını elde etmiş durumda. Ellerinde çok örnek olunca ayrıca akademia çalışma yapmakta özgür ve bütçeli olunca bilgi havuzu oluşur, tabii. Genç şiddetinin nedenleri, sonuçları ve önleme stratejileri üzerine kapsamlı bir bakış geliştirdiler, zaman içinde.

Sosyoekonomik

Gelir eşitsizliği, yoksulluk ve sosyal dışlanma (toplumun dışına itilme) genç şiddetinin nedenleri arasında ön sırada geliyor. Dünyanın müzmin kapitalisti Amerika Birleşik Devletleri hemen yürüttüğü bir çalışmayla genç şiddetinin yarattığı maddi kaybı 2019 yılı için 105 Milyar Amerikan Doları olarak tespit etmiş. Heyhat! Bu maliyet Kovid pandemisi sürecinde %17 artarak 122 Milyar dolara yükselmiş (veriler Kredi Risk Primi “CDC”, ABD’den). Yoksulluk içinde büyüyen gençler çocukluklarında aile içi şiddete de maruz kalmış olabiliyorlar. Dolayısıyla erişkin hayata geçince de şiddet eylemini maksimum bir “sahneye” yansıtacak şekilde sergileyebiliyorlar. Ne demek istedim? Türkiye Büyük Millet Meclisi büyük salonda, kadın vekile yumruk atan erkek vekil demek istedim.

Aile

Aile içi şiddet, istismar, ebeveynlerin yokluğu veya ilgisizliği gençlerde şiddet eğilimlerinin artmasına katkıda bulunan önemli faktörler oluyor. Çocukların sağlıklı bir ortamda gelişmelerine engel oluşturan bu faktörler genç şiddeti dediğimiz kanlı yolun taşlarını döşüyor. Bizim Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı’nın dediği gibi olmuyor yani (“(…) oynadığı dijital savaş oyunlarının etkisi…”). Aklınıza gelen soruyu ben sorayım, dünkü meclis vekil yumruklama, kaş patlatma, burun kanatma, eziyet oyunu hangi oyun platformunda var? Bir de çabuk yoldan puan toplamak için kaç vekil şey yapmak lazım.. Bilen söylesin. Yumruk atan AKP’li vekil Alpay Özalan’ın çocukluğu nasıl geçmiş diye de ayrıca merak ediyor insan.

Sonuç

Koskoca milletin meclisinin kocaman salonuna seçip gönderdiğimiz kocaman maaşlı (Biz ödüyoruz üstelik! Biz aç gezerken ödüyoruz!) yağlı/ballı olanaklı, tatilli, klimalı, egolu, pahalı takım elbiseli, özel dikimli milletin vekilleri arasında öfke kontrolü sorunu yaşayan, karısını, metresini, çocuğunu döven, yanında çalışmak zorunda kalanlara eziyet eden, üstenci bakan vekillerimiz var bizim. Eskişehir’de geçen hafta yaşanan korkunç gerçek meclistekilerin sergilediği şiddet gerçeği ile aynıdır. Biri abisi ise öbürü küçük kardeşi… Sokak köpeklerini hunharca katledenler de bunların kuzenleridir. Gerçekten bir sorunumuz var, çözmemiz gereken.

Ailecek defetmeliyiz bunları.

Yaralarımızı sabırla, gevşeyen bağlarımızı tekrardan sıkılaştırarak, birbirimize güvenerek sarmalıyız.

Son bir soru: Dün Meclis Başkanı Bekir Bozdağ’ın ortamın karıştığını görmesi ve tam yedinci saniyede odasına kaçması kaç puan?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Aytuna Tosunoglu Arşivi

Narin

28 Eylül 2024 Cumartesi 10:45