Ayşe Naz Hazal Sezen
Şakacı Primat
İlk şakayı kim yaptı? Mizah kimin icadıydı? Primat atalarım böyle şaka yapmayı nereden öğrendi?
Gökdelenlerin içinde göğe yaklaşırken unutabiliriz atalarımızın ağaç kavuklarından kendilerine ev yaptıklarını. Şehirlerin siluetini değiştiren kompleks yapıların en başta basit ve ihtiyaca yönelik; belki de farklı amaçlarla hikayelerine başlamış olabilecekleri aklımızdan çıkabilir. Keşfettiklerimizi ve icat ettiklerimizi dönüştürmemiz, tabiatın ancak acemi taklidi olabilir. Tabiatta neredeyse hiçbir olgu aniden, şu an karşımızda olduğu biçimiyle var olmaz, gelişir, dönüşür ve değişir. Simetrik tanelerine aşina olduğumuz mısır koçanının günümüzdeki halini alması dahi asırlar sürerken, stand-up gösterileri de aniden ortaya çıkmaz; mizah binlerce yıl boyunca evrilir ve sosyal hayvanlardan biri olan insanın gündelik yaşam malzemesine dönüşür.
Beklenti dışı uyarı sistemi
Baba şakalarına gülmeyen nesiller için primat atalarının espri anlayışı kayda değer gelmese de mizahın davranışsal kökenleri Homo Sapiens öncesine uzanıyor ve çeşitli primatlarda da görülüyor. Mizah, beklenti dışı bir durumu tespit eden sistem olarak kullanılıyor. Beklentilere uygun olmayan bir durumla karşılaşıldığında yardım istemek veya çevremizdekileri uyarmak için ağlamak ya da çığlık atmak gibi tepkiler verirken; beklentilerimizin dışında, lakin zarar vermeyen ve tehdit içermeyen durumlarda gülme, kahkaha atma ya da homurdanmaya benzeyen seslerle diğerlerini uyarıyoruz.
Mizah, çelişkilerin süratle anlaşılarak insanı gülerek yanıt vermeye iter. Çelişki içinde bir gizem barındırır ya da beklentiyle uyuşmayan bir fiziksel davranışı içerir. Bu gizemli çelişkiyi ve bağdaşmazlık merak duygusunu ateşler. Mesela, tütü giymiş, bale yapan bir fil hakkındaki fıkra barındırdığı bağdaşmazlıkla ve gizemle psikolojik gerilime neden olur. Espri, ana mesajla sonlandığında merak edilen açıklığa kavuşur. Beklenti dışı bu durumun zarar vermediğinin anlaşılmasıyla birlikte gerilim ortadan kalkar ve gerilimin yerini kahkaha, gülüşmeler, homurdanmaya benzer sesler alır.
Sosyal ilişkilerin harcı: mizah
Duygusal iniş çıkışlı sosyal hayvan türlerinden biri olan insan için kahkaha sadece komik olana tepki değil, gerilimi azaltarak sürünün diğer üyelerine mutlu ve güvende olunduğu bildirisidir. Mizahtan doğan kahkaha stresi azaltarak, sosyal bağları güçlendirir, sağlamlaştırır ve sosyal yaşantının gerekliliklerinin devam etmesini sağlar.(1) Aynı duruma, eş zamanlı gülenler arasında olumlu duygular doğar; zira bu kişiler beklenmeyenin ve bağdaşmayanın gerilimini birlikte yaşamış, benzer hızla çözümlemiş ve kahkahalarıyla birbirlerini bilgilendirmişlerdir. Sosyal işaretleri okuyabilmek hayatta kalma becerilerimizi arttırdığından, sosyal işaretleri süratle okumayı gerektiren mizah becerisi evrimsel avantaj sağlar. Birlikte gülebilmek hem zihinsel durumu değiştirdiğinden hem de uyumlu olduğunu işaret ettiğinden önemli bir birliktelik unsurdur.
Sosyal ilişkileri geliştiren ve güçlendiren mizah, sadece diğerleriyle kurduğumuz bağlar için değildir; maruz kaldığımız olumsuz deneyimlerle, tahammül etmekte zorlandığımız acılarla veya beklenmeyen aksiliklerle de başa çıkmamızı da sağlar. Üst düzey bir başa çıkma mekanizmasıdır. İzahı olmayan şeyin mizahı olur, diyerek zihnimiz mücadele eder absürdün sınırındakiyle. Mizahın sağladığı bağ ve güven, kaygıyı azalttığı gibi depresyonla da başa çıkmaya yardımcıdır.(2) Dozunda mizah zihinsel sağlığı güçlendirdiği gibi fiziksel sağlığın güçlenmesine de destektir.
Mizahın evrimsel avantajları manipüle edilebilir mi?
Bazen ağrı kesici niyetine kullandığımız, bazen yalnız hissetmemek için sığındığımız, bazen agresyonu yatıştırmak adına sunduğumuz mizah, sosyal ve kişisel açıdan avantajlı olsa da topluluk dışına itmek ve kendi kendini sabotaj için kullanılabilir. Kişiler arası gerginliği azaltan mizah, birini aşağılamak ve alay etmek kullanıldığında, şakalara maruz kalan kişiyi utanç içinde bırakabilir ve küçük düşürebilir. Buluğ döneminde, kendini güçlü hissedebilmek adına mizahı yeteneklerini kullanarak karşısındaki küçümsemeye çalışan ergenler, kişisel ve toplumsal mizah seviyesinin sınırlarına keşif yaparlar. Zarar verir hale geldikten sonra mizahın sınırlarından uzaklaştıklarını keşfettiklerinde, mizahı avantaj olarak kullanmayı öğrenebilirler. Lakin, savunmacı bir yapıyla diğerlerini küçük düşürmek için aşağılayıcı şakalara devam eden erginler, mizahı evriminin aksi yönünde kullanırlar.
Mizah önyargılı olursa
İfade özgürlüğü adı altında mizah, ırksal aşağılama, cinsiyet düşmanlığı, göçmen nefreti veya LGBTQ+ ayrımcılığını körüklemek için kötü niyetli manevralara dönüştürülebilir. Mizahın bağ kurmaya, güven hissetmeye ve çevreyi uyarmaya yönelik gelişimi, nefret söylemiyle kaynaştırıldığında önyargılarla bezenen mizah, toplumu bölen ve kişileri ötekileştiren bir araca dönüşebilir. Yahut patolojik narsisizmi içinde barındıran, herkesi kendinden aşağı görmeyi tercih edenler, mizahı çevresindekileri küçümseyebilmek için kullanabileceğine inanırlar ve can yakan bir mizah kullanırlar. Başlangıçta ortak tebessümleri doğuran espriler, mizahın kötü kullanımına maruz kalan taraf için zamanla kahkahadan hıçkırıklara dönüşebilir. Hata yapmanın normalliğini manipülasyon aracına döndürebilir mizah manipülatörleri, kabahati parmakla göstererek kendi sorumluluklarından sıyrılmayı başarabilirler.
Kendini sabotaj aracı mizah
Bir başa çıkma mekanizması olarak kullanılabilen mizah, başkalarıyla alay etmenin yanında kendi kendimizi sabote etme aracına da dönüşebilir. Kendinden başkasını küçümsemeden, kişinin kendisini aşağılaması, kendini az herkesi çok görmesidir. İnsan, bir başkasının dalga geçme ihtimalini azaltmak için kendi kendini alt edecek kadar dalga geçerken ruhunda karşı tarafın açamayacağı yaralar açabilir. Diğerleri de bu alaylara katılmasına imkan verildiğinde kendilik imajı dışardan pekişir; kişiyi kaygı ve depresyonun içine sürükler. Kaygıyı ve depresyonu azaltan mizah, bir anda zihinsel ve fiziksel sağlık için tehdit edici hale gelir.
Duygusal iniş çıkışlı sosyal hayvan insanın, madalyonun aydınlık ve karanlık yüzünü kullanma kabiliyeti, başlangıçta basit, ihtiyaca yönelik, hatta farklı amaçlarla gelişmiş özelliklerin nasıl kullanılacağı ve gelecekte üzerine hangi hikayelerin yazılacağını belirler. Hikayemizin mizahi ögeler içermesini isterken, becerilerimizi nasıl kullandığımızı sorgulamamız, bazen kendimizden şüphe etmemiz gerekebilir. Bağ kurma gibi yeteneklerimizin, sosyalleşerek hayatta kalmayı kolaylaştırmak yerine ayrımcılık ve ötekileştirme de kullanılmamız değişimin bir parçası mıdır, yoksa bir tercih midir?