Turpun Büyüğü

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Mart ayı enflasyonunu açıkladı. Mart ayında TÜFE %2,46, ÜFE %1,89 oranında gerçekleşti. Bu veriler sonrasında yıllık enflasyon %38,10, ÜFE ise %23,50 olarak gerçekleşti.

Açıklanan Mart ayı enflasyonu piyasa beklentilerinden düşük. Üzgünüm ama şimdiden söyleyeyim, Nisan ayı verisi bu veriden daha yüksek gelecek. Son zamanların moda ifadesi ile “Turpun büyüğü Nisan’da heybeden çıkacak”. Öncelikle bir kez daha belirtmek isterim ki; 19 Mart’ta başlayan sürecin hasar tespiti tam olarak yapılamamış olsa da enflasyonda yukarı yönlü bir baskı yarattığı kesin. Hatta sadece enflasyonda değil, yılsonu faiz ve kur tahminleri de yukarı yönde revize edilmeye başlandı bile.

Mart ayı verisine ilişkin piyasa biraz aceleci davrandı açıkçası. 19 Mart’ta Merkez Bankası müdahale etmeden önce döviz kurlarında %10’un üzerinde yaşanan yükselişler Mart ayı enflasyon beklentilerinin yukarı taşınmasında etkili oldu. Ancak TÜİK’in sahadan verileri toplamayı kestiği tarih ile ayın 19’u arasında kalan zamanın kısalığı sanırım o toz bulutunda gözlerden kaçtı. Mart ayında kurdan gelen baskının küçük bir kısmı fiyatlara yansıdı. Gerçek etkinin büyük kısmını Nisan’da göreceğiz. Erken olmak ile birlikte Nisan’da %3 üzerinde bir TÜFE görmemiz yüksek olasılık.

Döviz kurlarında yaşanan o sert dalgalanma (döviz satarak müdahale edilse de ki o müdahalede geç kalındı) gerek fiyatlama davranışında gerekse enflasyon beklentilerinde bozulmaya neden oldu.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası %21 olan 2025 yılsonu enflasyon tahminini 7 Şubat’ta (yeni yılın daha kırkı çıkmadan) %24’e yükseltmişti. Görünen o ki; 22 Mayıs’ta yapılacak 2025 yılının ikinci Enflasyon Raporu sunumunda yukarı yönlü bir revizyon daha göreceğiz. Enflasyon konusunda piyasa beklentileri şu aşamada yılsonu için %32,50 seviyesine kadar yükselmiş durumda.

Sorunu bir de sokağa taşıyalım. 2025 yılı için asgari ücrete %30 zam yapılmıştı. Bu %30 zam yapılırken enflasyon tahmini %21 idi. Asgari ücretlinin satın alma gücünü reel olarak artıracağı iddiası ile yapıldı. Yapılır yapılmaz, Merkez Bankası tahminini %24’e yükseltti ama o kadar kusur kadı kızında da olurdu zaten. Asgari ücrete yapılan %30 zam, özel sektör için de referans oldu ve özel sektörde de ortalama %25-30 bandında zamlar yapıldı. Yılın ilk üç ayında resmi enflasyon %10 oldu. Beklentilerin yılsonunda %30’un üzerine net biçimde çıktığı ortamda doğal olarak Temmuz ayında bir ara zam tartışmaları yakında haklı olarak başlayacaktır. Vazgeçtik çalışanların gelirlerinin reel olarak artmasından reel kayba doğru gidiliyor. Temmuz ayında ara zam yapamayız, yaparsak enflasyon mücadelesi yara alır sözlerine de hazırlanmakta fayda var.

Yıllık %25-30 zam alan insanlardan kira kontratı Nisan ayında yenilenecek olanlar kiralarına %56 zam yapacaklar.

Önümüzdeki ilk Para Politikası Kurulu toplantısı 17 Nisan’da yapılacak. Enflasyon beklentilerden düşük gelse de Merkez Bankası’nın faiz indirim döngüsüne ara vereceğini ve politika faizini %42,50’de sabit bırakacağını düşünüyorum. Bu ortamda doğrusunun da bu olacağı görüşündeyim.

Enflasyon beklentileri bozulmaya başlamış, içeride yavaş yavaş döviz talebi kendini göstermeye başlamışken Merkez Bankası’nın yapması gereken faiz indirim döngüsüne ara vermektir.

Belki 250 değil ama sembolik indirim yaparsa kendi adıma da şoke olmam. Enflasyon beklentilerindeki bozulmaya rağmen faiz seviyesi hala reel getiri sunuyor der mi TCMB? Der, burası Türkiye şaşırmamak lazım.

Fatih Karahan başkanlığındaki bu yönetim de zaten yan yolları keşfetmeye başladı. Nasıl ki; geçtiğimiz günlerde örtülü bir faiz artırımı yapılmış ve gecelik borç verme faizi %44’ten %46’ya yükseltilmişti, gerek görürse benzer uygulama ile devam eder. Çünkü soran olursa “Hayır efendim, politika faizini artırmadık, bakın %42,50” diyebilir. Haksız mı olur? Asla!

Şu aşamada faiz artırımlarını konuşmak için çok erken. Süreç bizi oraya da götürebilir ama o günler bugünler değil.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mert Yılmaz Arşivi