Yazık Oldu...
Dakikalar 30’u gösterdiğinde Rafa Silva’nın inanılmaz pasını gole çeviren Muçi, kupaya iki adım kaldığını bir kez daha hatırlatıyordu cemi cümleye… Galatasaray’ın namağlup unvanına son verdikleri taktikle birebir sahadaydı Kara Kartal.
Bu oyun anlayışı çok kahraman yaratmaya müsait. Ama kahramanları yaratmak Ole Gunnar Solskjaer kadar Rafa Silva’ya bağlı. Nitekim Muçi’ye attırdığı gol bunlardan biriydi.
Ama Tayyip Talha’nın zamanlama hatasından yaptığı faul hem kırmızı kartla oyundan atılmasına hem de kullanılan serbest vuruşla maçın yeniden başlamasına sebep oldu. Takım 10 kişi kaldı. Norveçli teknik adam doğal olarak müdahale etti oyuna Joao Mario’yu oyundan alıp Paulista’yı oyuna soktu. Bu Beşiktaş’ın hücum gücünün de ister istemez zayıflamasına neden oldu. Mario’nun alınması yanlıştı. Bu durum ilerleyen dakikalarda daha iyi anlaşılacaktı.
Aslına bakılırsa daha maçın başında Muçi’nin topu direkte patlamasa, ilk 15’te sağ ayağının içiyle vurduğu top kaleci Arda’yı aşabilse, Masuaku’nun nefis şutunu yine kaleci Arda son anda kornere çelmese maç erkenden sona erebilirdi.
İlk yarının uzatma dakikalarında harika bir toplu koşuyla ceza sahasına giren ve buradan Göztepeli Dennis tarafından indirilen Gedson Fernandes’in pozisyonuna ilk itiraz orta hakem Atilla Karaoğlan’dan geldi. Hakem “Yok öyle faulün başlangıcı ceza sahasının dışı” dedi. Dennis’e sarı kart çıkarmakla yetindi. Serbest atışı Masuaku kullandı. Beşiktaş’a yine direk engel oldu.
İlk yarı istatistikleri açık ara maçın Beşiktaş’ın olması gerektiğini söylüyordu. 10 kişi kalmasına rağmen, Göztepe’nin 2 şutuna karşı 12 şut attı Kartal, iki topu direkten döndü. Ceza sahası içinde ilk yarı 15 kez buluştu, Göztepe o alana 4 kez ayağını uzattı. Ancak futbolun acımasızlığı var, kerameti kendinden menkul hakemleri var. Var da var.
İkinci yarıya Göztepe daha iyi başladı. 10 kişi kalan rakiplerini çok önde basarak sahasından uzun süre çıkarmadılar. Beşiktaş’ın sonuç aldığı taktiği daha kalabalık şekilde bu kez onlar uyguladı.
Nedenini anlamadığımız bir şekilde Oscar Chamberlain ile Emirhan’ın kavgasına tanıklık ettik. Bu kötü gidişatın yeni görüntüsüydü. Göztepe’nin başarılı golcüsü Romulo’nun sert şutu direkten döndüğünde tribünler gollerin geleceğini konuşmaya başladı. Nitekim kornerden gelen topun Koray’ın kafa vuruşunun ardından Masuaku’nun eline çarptığını saptayan Atilla Karaoğlan penaltı noktasını işaret etti. Romulo penaltıyı affetmedi. Beşiktaş’ın tur hayalini son erdirdi.
Beşiktaş bu… İki dakika geçti geçmedi Romulo hat-trick yaptı. Norveçli teknik adam yedek kulübesinde forvet kim varsa sahaya sürse de iş işten geçmişti. Göztepe’nin uzatmalarda attığı 4. gol orta hakeme rağmen Var tarafından iptal edildi. Ama olsun Göztepe 49 yıl aradan sonra yarı finale kalmayı başardı ve Beşiktaş’ı kupa dışında bıraktı. İzmir temsilcisi Trabzonspor’un rakibi oldu yarı finalde.
Fenerbahçe – Galatasaray müsabakasında yaşanan çirkinliklerin aksine Beşiktaş teknik adamının tüm Göztepe kadrosunu saha içinde tebrik etmesi de spor servislerinin arşivinde unutulmamalı.
Bir kırmızı kart ve penaltının bütün senenin emeklerini boşa düşüreceğini izlemiş olduk. Beşiktaş için önce lig erken bitti, sonra Avrupa hayalleri ve şimdi de kupa. Artık iddialarını yitirmiş bir takım haline geldi. Yanlış yönetim tercihleri, birbiri ardına değişen hocalar ve asıl önemlisi yanlış kurulan kadro.
Artık Ole Gunnar Solskjaer’in önünde uzun bir planlama süresi var. Yönetimin önünde yeni yapılanma için, gözden çıkarılacakları, yerine alınacakları belirleme için mesai var. Taraftarın hüznü büyük, ama sabrı var.
Bu süreyi iyi kullanırsa Beşiktaş, yaşadığı acıları unutup güzel günlerine, güneşli günlerine yeniden dönebilir.
Beşiktaş’ta umut tükenmez.