Ayşe Naz Hazal Sezen
Kendi Çocuklarını Yiyen Zaman
Evrenin yönetici olan Zaman, kendi korkularının baskısı altında çürümektedir. Varlığını ölümsüz ve muktedir kılmak için yok olmaya başlamıştır. İçinde olduğu çılgınlık hali vücuduna yansımış; şiddet, çirkinlik ve tuhaflık ile aksedilmiştir. Kronos’un kendi varlığını ve iktidarını korumak için her çocuğunu yutarken uğradığı fiziksel ve ruhsal değişim, açgözlülüğün ve iktidar hırsının arz-ı endamıdır.
Kendilerini iktidara getirenler, kendi evlatları tarafından iktidarlarının tehdit edilmemesi için yok olmadan önce yok etmeye çalışmaktadırlar.
Bilinenin yokluğunda, varoluşun öncesinde henüz adlandırılmamış, sınıflandırılmamış ve düzene koyulmamış olan Kaos vardı. Kaos dahi yalnız kalamayacak kadar insancıl olmalıydı ki Gaia’yı var kıldı. Arzın tecessümü, ana tanrıça, doğa ana Gaia, gökyüzünün tanrısı Uranüs ile birlikte biri Kronos (zaman) on iki ilahi varlık doğurdu. Uranüs ve Gaia’nın zarafet ve ihtişamın temsili olan çocukları Titanlar’ın doğumundan sonraki tüm doğanlar vahşi, tehlikeli ve duygusuzlardı. Yeni doğan canavar çocuklar, Kronos’un da kardeşleri Titanlar kadar zarif ve debdebeli değildi ve Uranüs hepsini Tartarus’a hapsetmeye başladı. Belki de onlar kudretli babanın soyuna yakışmamaktaydı. Çocukları hapsedilen bir annenin, Gaia’nın kederini ve acısını işiten Kronos, annesi ile kurduğu gizli planların neticesinde babası Uranüs’ü yenecek, onu hadım edecek ve babası yerine evreni artık o yönetecekti. Plan işe yaradı. Uranüs tahtan düştü, hapsettiği çocukları serbest kaldı. Kendi oğlu tarafından tahtından edilen Uranüs’ün kehanetinin gölgesinde, Kronos’un güçlü saltanatı başladı.
Kronos’un Saltanatı
Serbest bırakmadan önce hiç görmediği kardeşlerinin tehlikeli varlıklar olduğunu, tahtının ve gücünün tehdit edilebileceğini fark eden Kronos, babasının yaptığı gibi kardeşlerini yeniden Tartarus’a hapsetti. Acı dolu çığlıkların, öfkeli bağrışların ve ateşin ışığında tahtından indirdiği ve hadım ettiği babasının kehanetindeki gibi çocuklarının da ona kendi yaptıklarını yapacağından korkmaya başlayan Kronos, fanilerin için hastalık, keder ve yaşlılığın olmadığı altın çağı ilan etse de kendi çocukları için aynı şeyi söylemek mümkün olmayacaktı. Kendi babası gibi güce ve iktidara düşkün Kronos, babasıyla aynı sonu paylaşmamak için doğan tüm çocuklarını yutmaya başladı. Böylece kendi babasına yaşattığı kaderi yaşamayacak, kehanetten kurtulacaktı. Ancak, Kronos’un son doğan çocuğu Zeus’u gizlice büyütmesi için annesi Rhea gizlice Gaia’ya teslim eder ve Kronos’a da yutması için bir taş verir. İktidarını kaybetme ve saltanatının yıkılma korkusuyla evlatlarını yutan Kronos (zaman), yuttuğu taşın oğlu olmadığının bile farkına varamayacak kadar dehşet içindedir.
Babası tarafında yutulmaktan kurtulmuş olan, iyi bir bakımla büyütülen genç ve güçlü Zeus, zamana karşı gelme cesareti gösterir ve babasıyla mücadeleye girer. Önce yutulmuş kardeşlerini sonra Tartarus’a hapsedilmiş kardeşlerini kurtarır. Dışarı çıkan tüm kardeşler kaybolmuş zamanın içinde güçlenirler ve babaları Kronos ve ordusuna karşı on yıl boyunca savaşarak galip gelirler. Kronos’un Altın Çağı kapanırken Zeus ile birlikte Olimpos tanrılarının dönemi başlar. İhtimalinden ne kadar kaçılmaya çalışılsa da tarih tekerrür etmiştir.
Goya’nın Tasviriyle Kronos
Francisco Goya’nın evinin duvarına çizdiği halka sergilenmesi amacı gütmeyen Kara Tablolar’ın içinde Yunan mitolojisinden etkilenerek çizdiği tabloda Kronos (Satürn) çocuklarından birini yemektedir. Ressamın içinde yaşadığı sancılı dönemin de yansıması olan tablo kendilerini iktidara getirenlerin, iktidarda kalabilmek için gücü nasıl kullandıklarının ve iktidarın çocuklarına nasıl davrandığının bir yansıması olarak resmedilmiştir. Zamanın döngüselliği, iktidarı kaybetmemek için kendi çocuklarına düşman olma fikri, gücün kaybına karşı doğan korkunun doğurduğu delilik hali Goya’nın tablosunda alayişle aktarılır.
Açgözlülüğün ve iktidar hırsının arz-ı endamı
Kronos’un (Satürn) gözleri yıpranmıştır. Freud’un Oidipus trajedisine dayandırarak bahsettiği babası tarafından iğdiş edilme korkusu duyan oğlun aksine evladı tarafından iğdiş edilme ve iktidarını kaybetme korkusu duyan babanın yoğun dehşeti yansımıştır yüzüne. Kronos’un babası Uranüs’ü hem hadım etmiş hem de iktidarını almış bir çocuk olarak, kendi çocuklarına karşı hissettiği korkunun yarattığı bir çılgınlık haline dönüşümdür. Zaman gücünü kaybetmek istememekte ve elde ettiğini yitirmekten çekinmektedir. Goya’nın tasvirinde Kronos yaşadığı panikle sımsıkı kavradığı çocuğunu yutarken bir yandan da gücünü kaybetmemek için çığlık atar bir haldedir. Darmadağınık saçları, büyümüş gözleri, kaba çıplaklığı ve yırtıcı tavırlarıyla cinayet davranışını kontrol edemeyen histerik bir çılgınlık halindedir. Bir yandan da hem eriyor hem de uzuvlarını kaybediyor gibidir. Bakıldığı zaman anatomisi anlaşır ancak seyrelen beden de göze çarpmaktadır. Evrenin yönetici olan Zaman, kendi korkularının baskısı altında çürümektedir. Varlığını ölümsüz ve muktedir kılmak için yok olmaya başlamıştır. İçinde olduğu çılgınlık hali vücuduna yansımış; şiddet, çirkinlik ve tuhaflık ile aksedilmiştir. Kronos’un kendi varlığını ve iktidarını korumak için her çocuğunu yutarken uğradığı fiziksel ve ruhsal değişim, açgözlülüğün ve iktidar hırsının arz-ı endamıdır.
Yunan mitolojisinden günümüze taşınan bu anlatı, çeşitli sanatçıların elinde bazen dönemi anlatmak için bazen geçmişi hatırlatmak için farklı yollarda betimlenmiştir. Tarih ise bu tasvirlerin acı yaşantılarıyla tekerrür etmiştir hala de etmektedir. Kendilerini iktidara getirenler, kendi evlatları tarafından iktidarlarının tehdit edilmemesi için yok olmadan önce yok etmeye çalışmaktadırlar. Otoriter ebeveynlerin çoğunlukla çocuklarına yaptığını geniş sayıdaki kitleler üzerinde yinelerler. Saldırgan tavırların altında yatan “Önce biz onları öldürmezsek, bizim için gelecekler ve biz ve kendi çocuklarımız bu canavarlar tarafından yutulabiliriz” düşüncesidir.
Yeniden doğmak için içe doğru gitmek
Yeni doğacak kahramanların mümkün kılacakları gelecek için, yok olmadan önce yok etmeye çalışmak, evlatlarını yutmak asıl kahramanın doğuşuna da olanak sağlayacaktır. Joseph Campell’in deyişiyle dışa doğru, görünen dünyanın sınırlarının ötesine geçmek yerine, yeniden doğmak için içe doğru gidilmesidir. Kahramanın doğması için önce yok edilmesinin temsilidir. Babaları Kronos tarafından yutulan evlatların savaşı kazanması için ya da Dalton’a ithaf edilen söylemle, devrimin gerçekleşmesi için önce kendi çocuklarını yemesi gerekir.