
Mehmet Şandır
Tenzih ederim(!), ancak...
BENCE; Suriye’de çırak çıktık(!)
Suriye, tarihi, coğrafyası ve sosyolojisi ile kader ortağımızdır(!)
Suriye iç savaşı, aslında ABD’nin Büyük Orta Doğu Projesi’nin bir aşamasıydı. Bu projeyle, Birinci Dünya savaşı sonrasında çizilen siyasi haritanın değiştirilmesi ve yeniden çizilmesi yani ABD’nin Ortadoğu’nun zenginlikleri üzerine çökmesi amaçlanmıştı.
Türkiye, bu projenin kapsamı içindedir.
Ülkemizi yönetenler bunu anlayamadılar/anlamak istemediler hatta bu projeye eş başkanlık yapmak gibi bir yanılgıya düştüler. Önce, Türkiye Suriye hududundaki mayınların sökülmesine karar verdiler. Hatta mayın sökme işini İsrailli bir firmaya bu arazileri uzun süreli kullanmak karşılığında vermeye kalktılar, çok yoğun bir muhalefetle karşılaştılar, veremediler. Ancak ne yazık ki 911 kilometre boyunca Suriye ile aramızdaki mayınlar söküldü; bugünlere hazırlık yapıldı.
2011 yılı başında Beşar Esad yönetimiyle dosttuk; ortak bakanlar kurulu toplantıları yapıyorduk. Bir gecede düşman olduk; Beşar Esad’ın karşısına geçtik, muhalifleri destekledik; Beşar Esad, zalimdi, halkına zulüm ediyordu, eyvallah...
Ancak Türkiye’ye dosttu... Türkiye’nin dostluğuna muhtaçtı...
Yanıldık/aldatıldık.
Üç gün içinde Şam’da olacaktık, Emevi Camisi’nde cuma namazı kılacaktık, Suriye halkını demokrasiye kavuşturacaktık. Muhaliflere tüm sınırlarımızı açtık; “Açık Kapı” politikası, Ensar kardeşliği güzellemeleri ile özellikle Halep’in kuzeyindeki bölgenin boşaltılmasını, PKK’ya alan açılmasını seyrettik. IŞİD, PKK ve diğer selefi örgütlere mensup binlerce terörist yurdumuza akın etti; yöneticilerimiz seyretti, kucak açmakla övündüler, ensarız ya...
Sonuç; Suriye’nin kuzeyinin doğusunda PKK, batısında selefi HTŞ liderliğinde siyasi yapılar oluştu, ABD, Rusya ve İran Suriye’ye yerleşti. Biz yine çırak çıktık...
“Yüz bin kişi gelir” demişlerdi, beş milyona yakın Suriyeli ülkemize sığındı; yüz milyarlarca dolar harcayarak misafirlerimize(!) yıllarca baktık, helali hoş olsun(!)...
Ülkemize elini kolunu sallayarak giren teröristler yüzlerce olayda binlerce insanımızı katlettiler; olayın vehameti anlaşılınca bu defa sınır ötesi operasyonlar yapmak zorunda kaldık; yüzlerce şehit verdik, milyarlarca dolar masraf ettik...
Denilecek ki, “şehit verdik ancak, ülkemizi koruduk”, “sonunda Esad’ı yıktık, ülkeyi özgürlüğüne kavuşturduk, Yeni Suriye Devleti’ni kuruyoruz, tüm bunlar az mı?”
Kafanızı kuma sokmayın!
Yeni Suriye Devleti’nin yeni bakanlar kurulu 29 Mart 2025 tarihinde açıklandı. Suriye’nin etnik ve dini farklılıklarına ait her kesimi Hükümette temsil ediliyor ancak Suriye’nin ikinci kalabalık nüfusuna sahip olan Suriye Türklerine (Türkmenlere) kabinede yer verilmiyor; yine çırak çıktık...
Yeni Suriye Devleti’nin kurucu hükümetinde, ABD’nin desteklediği PKK var, İngiltere’nin arkasında durduğu Dürzi bakan var, Fransa’nın desteklediği Hristiyan Maruni bakan var, Rusya’nın koruduğu Nuseyri bakan var, Suudilerin destek verdiği büyük Arap aşiretleine ait bakanlar var, Mısır, Ürdün var TÜRKİYE ve Türkler yok!
1000 yıl yönettiğimiz Suriye’de yok sayılmak nasıl bir duygu? Mutlu musunuz?
Tarihimizde yöneticilerin gafletiyle yaşanmış büyük hayal kırıklıkları vardır:
1856 Kırım Savaşı;
İngiltere ve Fransa’nın tahrik ve teşviki ile Rusya ile yaptığımız Kırım savaşında Rusya’ya ağır bir yenilgi yaşattık; Rusya Karadeniz’den bütünüyle çıkarıldı. Ancak, tarihte ilk defa Londra ve Paris bankerlerinden bu savaş için yüksek faizli borçlanmalar yapmak durumunda kalındı. Bu, Devletimizi iflasa sürüklemiş 1881 Aralık ayında kurulan Duyunu Umumiye idaresiyle egemenliğimiz elimizden alındı; yıkılış hızlandı...
“BORÇ ALAN EMİR ALIR”
Kırım Savaşı sonrasında Avrupa’nın baskıları ile Islahat Fermanı ilan edildi; devletimizin kurucu hukuku değiştirildi; yıkılışa zemin hazırlandığını fark edemedik; Avrupalı olduğumuzu zannettik. Toprak bütünlüğümüz Avrupalılar tarafından müteselsilen garanti edildi, inandık!
Halbuki, 1815 Viyana Konferansı’nda Türkleri Avrupa’dan çıkarmayı (Şark Meselesi) kararlaştıranlar, 1914’te yetmez, “geldikleri Orta Asya karanlıklarına geri dönmeliler” diyerek Anadolu’dan da bizi çıkarmak için saldırdılar. Direndik, savaştık; milletimizin yarısı kırıldı, vatanın büyük kısmını, koca Balkan yurdunu, Ortadoğu’yu kaybettik.
Onlar bugün müttefik(!) bildiklerimizdi; yüz yıl sonra yeniden Suriye’ye çöktüler...
Sınırlarımızda kan akıtıyorlar; PKK da HTŞ de onların...
Suriye’de düştüğümüz durum yeni bir hayal kırıklığıdır; yine masada yokuz!
Tenzih ederim.
Bu saatten sonra “gaflet ve dalalet” intihar olur!
Suriye’yi savunmak için işgüzarlık yapmak “ihanet” olur!
Stratejik körlük ve tarih şuurundan yoksunluk Milletimize çok ağır bedeller ödetir.
Ders alınsaydı tarih tekerrür eder miydi?