Ayşe Naz Hazal Sezen
Herkese ve Her Şeye Rağmen Umut
Loş ve kasvetli havaların zihnimizi bürüdüğü zamanlarda, benliğimizi sarsacak yıkımların gerçekleştiği vakitlerde, kişisel kronolojimizde yeni bir çağa geçişe neden olacak reformlar yapıldığında, yaşanan bir felaket tanıyıp bildiğimiz yek dünyamızı tarumar ettiğinde, her şeye ve herkese rağmen tutunulan daldır, umut.
Ertesi gün pişirmek için alınan sebze umuttur; okuduğun kitabın arasına ayraç koymak umuttur; yeni bir kursa kaydolmak, piknik için hazırlık yapmak umuttur…
Hatalarımız var geçmişten, korkularımız var gelecekten. Kalabalıklaşmış dünyada, sığınacak yerimiz kalmamış gibi hissettiğimiz günler var. Dışarı akamayan gözyaşlarımızdaki tuzun kalbimizi yaktığı, sessizliğimizin zihnimizin içinde defalarca yankılandığı anlarımız var. Varlığımızı teyit edecek birinin kalmadığı zamanlarımız, bir çığ gibi büyüyen yalnızlığımız, her geçen gün tahribatın arttığı hayallerimiz var. Şuurumuz ve derunumuz arasında büyüyen muharebemiz ve bilinmezliğe kurban verdiğimiz ben’lerimiz var. Felaketlerin çoğaldığı, karanın her tonunda kasvetin çevremizi kapladığı, dış dünyanın iç dünyamıza müdahale edebilecek kadar dişlendiği tüm bu vakitlerde, bizim elimizde ise umut var. Geçmişin gölgesini geleceğin ışığına dönüştüren umut. Pandora’nın Kutusu’nda kalan umut. Nedir bu umut? İnsan verilmiş en büyük ceza mı ya da ona bahşedilmiş en yüce iyilik mi?
Pandora’nın Kutusu’nda Kalan Umut
Prometheus’un ateşi Tanrılardan çalıp, tanrısal bu sırrı insanlara armağan etmesiyle aklın ve zekânın gelişmesi başlar. “Bilginin Ateşi” olarak da sembolize edilen bu güçlü ateş, insanın kendi yaratıcı gücünü keşfetmesi, kendi medeniyetlerini kurması ve kendi özgürlüğünü kazanması için ilk adımdır. Ateşe kavuşan insan uygarlık inşa ederken, sanatların erbabı olup muntazaman gelişmeye devam eder. En başından beri insanlara ateşi vermek istemeyen Zeus, Prometheus’u cezalandırmak için onu Kafkas Dağları’ndaki kayaya zincirler ve her gün bir kartalı karaciğerini yemesi için gönderir. Yenilenen karaciğeriyle bitmeyen işkenceye maruz kalan Prometheus’un cezasıyla yetinmeyen Zeus, kendisini hiçe sayarak gelişmekte olan insanları da cezalandırmak ister ve Pandora’yı Prometheus’un kardeşi Epimetheus’a eş olarak dünyaya yollar.
Zeus’un emriyle su ve balçıktan yaratılan Pandora, muhteşem güzelliği ile tutkunun somutlaşmış halidir. Tanrılar, yaratılan bu nadide kadına el becerisi, tatlı dil, çekicilik gibi bir süre özellik bahşederler. Dünyada birbirlerine âşık olan Epimetheus ve Pandora evlenirken Zeus, Pandora’ya bir kutu armağan eder, ancak kutuyu asla açmamasını tembihler. Mutluluk kabı denilen bu kutunun görsel çekiciliği gizemiyle birleştikçe Pandora’nın merakına yenilmesi kaçınılmaz olur ve kutu açılır açılmaz tüm kötülükler dünyaya yayılır. Felaketler, hastalıklar, öfke, salgınlar, açlık, kıskançlık, haset, elem, acı, ölüm ve tüm habasetler insanlığa bulaşır. Pandora korku ve pişmanlıkla kutuyu hızlıca kapattığında geriye bir tek umut kalır. Umut, diğerleri gibi kanatlanıp gidemez.
İnsanların sürekli eziyet çekmesini isteyen Zeus’un bir oyunu mudur, umut? Zeus, insanlığın üzerine salınmış tüm habasetlere rağmen vazgeçmeden hayatına devam etmesini sağlayan umudun kutuda kalacağını hesap etmiş miydi? Yoksa umudu kötülüklerin arasına yerleştirilme sebebi, ancak umudun da uçup gitmesiyle insanlığa en büyük kötülüğü yapabileceğini bilmesi miydi? Umut son anda kapatılan kutunun içinde kaldığında, Zeus’un planları da bozulmuş olabilir mi? Belki bu yüzden nefes aldığımız sürece umut vardır, umutsuz yaşanmaz, denir. Belki de Pandora’nın kutusunda kalan umut, bizim var olduğumuz sürece, içimizde ve dışımızda yayılan tüm karanlığa karşın yegâne dayanma gücümüzdür.
Umut Nedir?
Umut, kendi varlığımızın öngörülemez yaradılışına, mağlubiyetin mükerrer yapısına rağmen kendi hedefimize yönelik motivasyonel bir aracıdır. Loş ve kasvetli havaların zihnimizi bürüdüğü zamanlarda, benliğimizi sarsacak yıkımların gerçekleştiği vakitlerde, kişisel kronolojimizde yeni bir çağa geçişe neden olacak reformlar yapıldığında, yaşanan bir felaket tanıyıp bildiğimiz yek dünyamızı tarumar ettiğinde, her şeye ve herkese rağmen tutunulan daldır, umut. Umut, sadece kıtlık, açlık, savaş veya afetler gibi zorluklar karşısında ortaya çıkmaz. Ertesi gün pişirmek için alınan sebze umuttur; okuduğun kitabın arasına ayraç koymak umuttur; yeni bir kursa kaydolmak, piknik için hazırlık yapmak umuttur… Farkında olmadan gerçekleştirilen tüm bu fiiliyatlar yarına çıkmanın umududur. Umut, hedefe/yarına yönelik kararlıkla planlanan ve gerçekleştirme beklentisiyle hareket geçirendir, insanın dünyaya yayılmış habasetlere (kötülüklere) karşı gücüdür.
Bugün ve yarın umut
Bugün ve gelecek arasında köprü görevi alan umut güçlendikçe, gelecek günlerin hayaline inanç ve bugünün esenlik hali yükselir. Bugünün esenlik haline bakmak için yapılan bir çalışmada, ölçebildikleri umut puanları yüksek olan kişilerin daha iyi psikolojik sağlığa sahip oldukları verilerle desteklenmiştir.* Geleceğe dair umudun sonucunu görmek için yapılan bir araştırma ise; üniversiteye başlarken umudu daha yüksek olan öğrencilerin, geleceğe dair umudu daha düşük olan öğrencilere kıyasla bölümlerinde daha yüksek başarı gösterdikleri ve daha fazlasının üniversiteyi tamamladığı göstermiştir.** Umudun varlığı, yaşamın ince detaylarının hayal edilmesini, geleceğin bilinmezliğiyle birlikte kucaklanmasını sağlar.
Umut bir tür olumlama değildir. Umudun cüretkâr bir yapısı vardır. Umuda tutunduğunuz vakit, bir şekilde çetrefilli zamanların geçeceğini bilirsiniz. Umut, insana yarını düşündürtmek, insanı yarına taşımak konusunda gözü pek tutum takınır. Bugün, umudun karşıtı olarak umutsuzluğun sunumunun yeterli olacağını düşünmüyorum. -Bugün diye belirtirken, geleceğin belirsizliğinde yarını umut ediyorum.- Umutsuzluktan bahsedildiği andan itibaren yarının varlığı da tehlikede olacaktır. Varlık, umut olmadığında yoklukla tehdit ediliyordur. Umutsuzluk, umudun karşıtı olmaktan ziyade üstüne konuşamayacağımız bir yokluğun tezahürü olabilir.
* C. R. Snyder (2002) TARGET ARTICLE: Hope Theory: Rainbows in the Mind, Psychological Inquiry, 13:4, 249-275, DOI: 10.1207/S15327965PLI1304_01
** Snyder, C. R., Shorey, H. S., Cheavens, J., Pulvers, K. M., Adams, V. H. III, & Wiklund, C. (2002). Hope and academic success in college. Journal of Educational Psychology, 94(4), 820–826.