Mert Yılmaz
Yeni faizimiz 15
Saat 11 sularında çok eski iki dostumla aramızda geçen bir WhatsApp yazışmasını sizlerle de paylaşmak istedim. İkisi de yaklaşık otuz yıl meslek tecrübesi olan insanlar.
X: Saat kaçta açıklanacak karar?
Y: 14.00
Z: Sen yenisin galiba buralarda :)
X: Unuttuk abi bakmaya bakmaya :)
Uzun bir aranın ardından ekonomi ile ilgilenen herkes televizyonun başında. Tuttuğumuz takım maç berabere iken temdit penaltısı atıyor gibi bir heyecan var içimizde. Yeni ekonomi yönetimi dönemindeki ilk PPK toplantısı yapılıyor.
Piyasada üzerinde görüş birliğine varılmış bir tahmin yok. Tahminler %15 ila %35 arasında değişiyor. Bu durum bile piyasanın kafasının ne kadar karışık olduğunu göstermesi açısından önemli.
Saat 14.00’te yeni başkan Hafize Gaye Erkan başkanlığında toplanan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Para Politikası Kurulu faiz kararını açıkladı. Kurul, %8,50 olan politika faizinin %15’e yükseltilmesine karar verdi.
Atılan adımın genel anlamı ile piyasa beklentilerini karşılamadığını söylemek mümkün.
Son günlerde beklentiler %35’e kadar dayanmış olsa da ortalama %20’li seviyeleri işaret ediyordu. Ancak metinde faiz artışlarına önümüzdeki aylarda da devam edileceği mesajı net biçimde verilmiş.
Piyasa aktörlerinin bir bölümü bir kereye mahsus çok sert bir faiz artışı beklerken kişisel görüşüm zamana yayılan kademeli bir faiz artış döngüsünün başlatılacağını ve ilk etapta %15’e çekileceği yönünde idi. Metin bunun sinyalini güçlü biçimde verdi diyebilirim.
Kuvvetle muhtemelen Temmuz, en geç Ağustos ayında yapılacak toplantıda alınacak faiz kararı ile politika faizi Şahap Kavcıoğlu’nun faiz indirimlerine başladığı seviye olan %19’un üzerine çıkacak.
Geçen hafta yazmıştım ama değinmeden geçemeyeceğim bir nokta var.
Kurul toplam yedi kişiden oluşuyor. Başkan ve altı üye. Oylama eşit sonuçlanırsa başkanın kararı geçerli oluyor.
Kurulda değişen sadece başkan.
Altı üye aynı.
Geçtiğimiz toplantılarda faiz indirimi yönünde karar veren bu üyeler bugün neden faiz artırımı yönünde karar verdiler bunu gerçekten çok merak ediyorum.
Ne değişti de fikirleri değişti?
Doğru politika uygulanıyordu ya hani.
O zaman bugün de faiz indirimi ya da faizin sabit bırakılması için el kaldırsaydınız ya!
Şimdi doğru politikadan mı vazgeçildi yoksa doğruya mı dönüldü?
Cevap bakan değişti, başkan değişti bizim de kararımız değişti ise bu da Merkez Bankası’nın bağımsızlığı açısından çok ciddi bir sorun.
Uygulanan politika doğru değil dediğimizde eleştiri yağmuruna tutulan bizlerin bir açıklama bekleme hakkımız yok mu?
Faiz kararından bağımsız olarak bir noktaya daha değinmek istiyorum.
Atılan adımlar uygulanan eski politikanın yanlışlığının kabul edilmesi anlamına geliyor. Piyasaya güven verilmesi için geçmiş dönemde rol alan bütün aktörlerin değiştirilmesi gerekiyor.
Eski TCMB başkanını bugün BDDK başkanı yaparak piyasaya güven veremezsiniz.
TÜİK Başkanı hâlâ görevde iken piyasa size tam anlamı ile güven duymaz.
Hâlâ aynı PPK üyeleri ile yola devam etmemek gerekir. Kadrolaşma konusunda zaman geçiyor ve bu durum piyasaların kafasında soru işaretlerini büyütüyor.
Bir diğer konu geçtiğimiz günlerde açıklanan asgari ücret konusu.
1 Temmuz tarihinden geçerli olmak üzere yeni asgari ücret 11,402 TL olarak belirlendi. Asgari ücrette yıllık artış %100’den fazla. En düşük memur maaşı 22,000 TL oluyor.
Bu durum zincirleme olarak emekli, işçi, özel sektör çalışanı her kesimin maaşlarında bir ara zam beklentisini haklı olarak ortaya çıkartıyor.
Geçtiğimiz dönemde uygulanan politikaların yükü en çok sabit gelir ve dar gelirli insanlarımızın omzuna yüklendi.
Bu tartışmaya kapalı bir acı gerçek.
Bunu sadece ben söylemiyorum. TÜİK tarafından açıklanan verilerde de yıllar itibari ile emeğin payının nasıl düştüğü net biçimde görülüyor. Ancak bu politika ile de enflasyonu düşüremeyiz.
Vatandaş belki bugün mutlu. Cebine daha çok para girecek. Ama satın alma gücü artmayacak. Asgari ücret daha düşük seviyede iken alınan yumurta sayısı bugün 11,402 TL’ye yükseltilmiş olan zamlı maaşla alınabilecek yumurta sayısından daha fazla.
Bu durum temel gıda ürünlerinin neredeyse tamamında aynı.
Gelir artıyor ama satın alma gücü düşüyor.
İllüzyon diye tanımladığım enflasyon tam da bu işte.
Demek ki doğru olan yüksek zam vermek değil yüksek enflasyondan kurtulmakmış. Üzgünüm ama bugün itibari ile gelen sinyaller hâlâ gerçek manada enflasyon ile mücadele edileceğini göstermiyor.