Kerem Kırçuval

Kerem Kırçuval

TEFLON SİYASETİ

Seçimler için geri sayım sürerken, bir yandan eleştirinin, hedef almanın yahut göstermenin dili sertleşiyor. Diğer yandaysa geçmişte edilen iddialı açıklamalar, ilkeler hovardaca çöpe atılıyor.

Yaklaşan seçimin ateşi en çok iktidarı yakıyor. Hem dış hem iç hem de ekonomideki politikalarda makas değiştiriliyor. Daha önce “Asla” denilen ne varsa bugünlerde “Öteden beri böyle olmalıydı” dercesine önümüze geliyor.

Dün siyah dediklerine bugün bırakın beyaz demeyi, ‘Bembeyaz’ diyorlar. Yetmiyor, geçmiş günleri ve o günlerin söylemlerini hatırlatanları devlet-millet düşmanı olmakla suçluyorlar.

Politikada grileşme yaşanmıyor. Ya siyah olunuyor ya beyaz. Grileşmeyi önemsediğimden yahut anlamlı bulduğumdan değil, hiçbir şekilde geçiş süreci yaşanmadığının altını çizmek için yazıyorum. Yoksa bence de ya siyah olunmalı ya beyaz. Ama tribünde.

Yıllarca maaşlarından kesilen primleri kendi parasıymış gibi işleten sistem bir gecede değiştirdiği yasayla kaç milyon insanı emeklilikten etti. Aramıza kendilerine EYT’li (Emeklilikte Yaşa Takılanlar) diye bir sınıf katıldı. Misal bu haksızlık karşısında yapılan eylemlere sert tepki gösteren, “Ama ayıp oluyor, bu insanların hakkını verin” diyen muhalefete aldırmayan sayın hükümet ve onun Reis’i EYT’yi çözüyor şimdi. “Asla” denilenlerin başında değil miydi bu konu?

Çözülsün de insanlar haklarına kavuşsun da lafımız yok billahi.

Ekonomiye dair bu ve benzeri dönüş örnekleri kendi tabanında ve gönül verenlerinde sıkıntı yaratmıyor Erdoğan’ın. Ama sıkıntı yaratan ‘U’ dönüşleri de var.

Mısır’da seçim kampanyasına bile açıktan destek verilen Mursi’nin, Sisi darbesiyle alaşağı edilmesinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iki ülke ilişkilerini tam 9 yıl koparan söylem ve eylemlerini unutan var mı?

Allah var, bu tavrını pek yakın zamana kadar da korumuştu. Bu yıl yapılan BM Genel Kurulu’nun yemeğine Sisi ile aynı masada oturmamak için katılmamıştı. Daha öncesinde de yerel seçimlerde muhalefete Sisi benzetmesi yaparak şaşırtmıştı. Daha da geriye gitmeyeyim.

Ne oldu birdenbire? Sisi ile samimi görüntüler nasıl servis edildi? Şok etkisi, en çok Erdoğan’ın kendi mahallesinde yaşandı. Yıllarca aynı dili kullanan, hatta zaman zaman el attıran saygın meslektaşlarım bu yeni durumu izah etmek için atmadık takla bırakmadı. “Sisi darbeciliği bıraktı” diyen de çıktı, “Müslüman Kardeşler bu ilişkiden çok memnun” diyen de. Sahiden zor zanaat yaptıkları.

Rabia işaretini heykel olarak kentine diken belediye reisi, gece vakti Fen İşleri Müdürü ile kepçe operatörünü uykudan uyandırdı.

O, meydanı, yazar çizer takımı da sosyal medyasını temizlemekten yorulmadı. Sosyal medya hesaplarına “Yurtta sulh cihanda sulh” yazanlar da çıktı da şimdi isim vermeyeyim.

“Bu iş Sisi ile kalmaz” diyenler, yani sayın Cumhurbaşkanı’nı bizden iyi tanıyanlar haklı çıktı. Zira sırada Beşar Esad vardı.

İsmi Esad’dan Esed’e çevrilen, diktatör, katil, millet düşmanı ilan edilen Esad da bir anda barışma programına dahil oldu. Daha önce 15 Temmuz alçaklığının finansörü ilan edilen Birleşik Arap Emirlikleri’nin emirleri gibi. Ve yine katillikle suçlanan Suudi veliaht prensi gibi.

Tarihi her gün yeniden yazan ve konuda dönmekten yorulmayan kalem erbapları yeni düşmanın ABD olduğuna işaret edip bu barışmanın da normal olduğunu izaha başladılar bile. En azından ABD’nin dost olmadığının anlaşılması adına olumlu gelişme.

Uzatmayayım dönüşleri. AB, ABD, Rusya, Çin, Yunanistan konusunda topaca dönen politikaları yazmaya kalksam, gazetemizin Pazar Eki’ne tayinimi çıkarırlar.
Şuraya getireyim meseleyi. İzlenen teflon siyasetidir. Teflonda ne pişirirseniz pişirin üzerine yapışmaz. Üstünde kalmaz yani.

Ancak tarih not eder. Not defterini sadece bizim tarihçilerimiz değil adı geçen ülkelerin tarihçileri de tutar. Teflon siyaseti algı operasyonlarıyla bir yere kadar gidebilir. Gitti de. Ama milletin vicdanı olduğunu hatırından çıkaranlar, kendilerine açılan kredinin sonsuz olduğunu sananlar yanılırlar.

Teflonlar da bir süre sonra verimsizleşir. Pişenlerin kokusu birbirine karışır. Ne leke ne iz tutmayacağını ve bunun bir ömür boyu süreceğini sananlar pek bir iyimserlik içindedir, bildireyim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kerem Kırçuval Arşivi