Kerem Kırçuval
NEBATİ’NİN SON 17 GÜNÜ
28 Aralık 2021 tarihinde bakan yardımcılığından bakanlığa münasip görülen Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, A Haber yayınında şöyle demişti:
“Hani şöyle hayal edersiniz ya ‘Bir uyusam da altı ay sonra uyansam’ diye. Bir uyuyun altı ay sonra uyanın. Çok farklı noktalarda olacağız.”
Sayın Bakan bu veciz konuşmayı yaptığı zaman dolar 11.90 TL idi. Diğerlerinin TL’sini yazıp moralinizi bozmayayım. Ama doların fiyatı buydu.
Gazetemizin yazı işleri, önceki gün sayfayı bağlarken heyecanlanmış, dövizin uçuşa geçtiğini rakamlarla manşetten duyurmuştu. Gazete abonelere ulaştığında “Geçmiş günü gönderdiler” diyen kıymetli okurlarımız santrali kilitlemiş, Genel Yayın Yönetmenimiz Yavuz Oğhan sosyal medya hesabından açıklama yapmaya mecbur kalmıştı. Sonra ne yaptılar bilmiyorum.
Bu memlekette paranın seyrinin 8 saati hesaplanamıyor. İstatistik biliminin artı, eksi 5’i makul sapma değerlendirmesi yurdumuzda artık bilim dışı bir kavram.
Hazine ve Maliye Bakanı’nın o konuşmasına dönelim. “Altı ay yatcaz, kalkcaz yurdumuz müreffeh bir ülkeye dönüşecek” sözlerine.
Bu altı ay içinde mamaya, süte alarm takıldı, simit 4 liraya yükseldi. Elinde bıçak ev sahibi, kiracıyı kovalamaya başladı. O arada maaşlarına yüklü zam yapılan asgariler, “Eski maaş, eski fatura istiyoruz” diye eylem bile yaptı.
Altı ay içerisinde hiç ama hiçbir şey iyiye gitmedi. Eski günler aranır oldu. Sabit gelirliler, emekliler açlığa mahkûm edildi.
Rakamları Ayarlama Enstitüsü TÜİK’te yalana itiraz edenlerin affı alındı. Büyüme, ihracat rakamlarıyla memleketin toptan bir rüyadan uyanmasına engel olunacağı sanıldı.
Altı aylık bahar uykusu. Bir yaz rüyasıyla süslenen acayip bir uyku.
Nebati o sözleri söylediğinde pandemiden çıkılmış, Rusya-Ukrayna savaşının en kârlı ülkesinin Türkiye olacağı böbürlenmeleri başlamıştı, hatırlayın.
Yani güvenilen, icat edilen yeni sistem ve Bakan’ın gözlerindeki ışıltıydı. Boşmuş, bomboş.
Hemen her gün değil, her saat yoksullaşan bir ülkenin fertleriyiz. Ama itiraz etmeyen, şapkadaki tavşanın çoktan öldüğünü bir türlü kabullenemeyen duygusal bireyleriyiz bu toprakların.
Ama ağırımıza gidenler de nefsimize ters gelenler de var. Misal, bir cami yalanını ekmekten daha çok konuşmak gibi… Misal, ağza alınmayacak hakaretleri kürsüden üst üste işitmek gibi…
Gezi sürecinde 10 kuruş, sonradan Latin alfabesine geçenler da anlasın diye yazıyla da yazayım, on kuruş dövizde artış olduğunda, “Bunlar ekonomiyi batırıyorlar” safsatasını ortaya atanlar, bugün 90’lı yıllardan beter hale getirdikleri memleketi yönetme arzusundan vazgeçemiyorlar.
Nebati’nin neden 17 günü kaldı peki?
Çünkü süresini kendisinin belirlediği uykunun sonuna geliniyor. Haberi yoktur ama o rüyadayken ahali hiç uyumadı. Çoluğu, çocuğu düşündü çarşıyı, pazarı, kirayı ve her gün ağırlaşan faturalarını.
17 gün kaldı Sayın Bakan’ın güzellik uykusundan uyanmasına. Geçtiğimiz gün hafif uyanır gibi oldu dedi ki:
“Bu sistemden dar gelirliler hariç, üretici firmalar, ihracatçılar kâr ediyorlar. Çarklar dönüyor.”
Değerli yandaş basın mensuplarının yalancısıyım. Reis, bu sözleri sayıklama saymış, fırçayı atmış, hırsını alamamış ve Sayın Bakan’a konuşma yasağı getirmiş.
Kabinenin diğer üyelerinden ırak ne diyeyim.
Ben şimdi, dövizin, altının nereye geldiğini, Türk Lirası’nın nasıl eridiğini yazmayayım.
Yarın verilerin daha da değişeceği belli ama “Faizle mücadele ediyoruz” deyip, memleket bütçesinin en önemli kalemini faize ayıranları yazayım.
Yoksuldan alınıp zengine verildiğini, güya pahalılıkla mücadele diye parası olanın yoksulun sırtına binerek pamuklara sarıldığını belirteyim.
Kızmayın kızmayın.
Biliyorsunuz önce yoksullar ölür.
Hazine ve Maliye Bakanı’na bir şarkı hatırlatayım, yazının başındaki sözlerine atıfla.
Rahmetlik Tanju Okan söylerdi, “Öyle Sarhoş Olsam ki” şarkısını. Şarkıda şu nakarat geçer, 17 gün sonra belki dinler:
“Öyle sarhoş olsam ki, bir daha ayılmasam. Her şey bir rüya olsa, unutarak uyansam. Öyle sarhoş olsam ki, bir an seni unutsam. Unutsam bugünleri / Yarınları
unutsam, unutsam.”