Mükemmel fırtına

YÖK’ün yanlış kontenjan planlaması, ÖSYM’nin kurgu hatalı sınavı ve yine hatalı planlanmış tercih dönemi ile birleşti ve 112.000 lisans kontenjanı boş kaldı. Maalesef şişirilmiş kontenjanlar yeni bir sorun değil. Geçmişte bu konuya sıkça değinmiştim.Bir özet yapalım.

Kontenjan Balonu
Toplam lisans kontenjanı 2015 yılında 436.484 idi. Birkaç yıl arka arkaya %90’ın üzerinde doluluk oranları ile cesaretlenen YÖK bu kontenjanı 2018 yılında 484.631’e çıkardı. Bu artış kısmen yeni üniversiteler ile kısmen de var olan kontenjanların artırılması ile gerçekleştirildi. Fakat 2018 yılında doluluk oranı %81,5’a düşünce kontenjanları fazla şişirdiğini düşünen YÖK, 2019’da toplam kontenjanı 447.754’a düşürdü. 2019 ve 2020’de doluluk oranları yine %90’ın üzerinde olunca her şeyin yolunda gittiğini düşünen YÖK 2021 için kontenjanı 494.132’ye yükseltti.

Balon Patladı
Fakat 2021’de ÖSYM son yılların en kötü sınavını hazırladı. Barajı geçen öğrenci sayısı %30 kadar azaldı. Bunun sonucu olarak doluluk oranının düşük çıkacağı çok bariz idi, fakat hata üzerine hata eklendi ve baraj ilk yerleştirme için değiştirilmedi. Sonuç? Doluluk oranı %77,3’te kaldı. Rekor kontenjan rekor boşluk oranı getirdi! Hem boş kalan kontenjan sayısında hem de yerleşen öğrenci sayısında rekorlar kırıldı. Geçen sene ilk yerleştirmede 431.380 öğrenci yerleşmiş ve sadece 26.669 boşluk kalmış iken, bu sene sadece 382.069 öğrenci yerleştirilebildi ve tam 112.063 boşluk kaldı.

Seneye ne olacak?
Geçmiş yıllara baktığımızda kontenjan belirleme algoritmasının şu şekilde çalıştığını varsayabiliriz:
Doluluk oranı %85’in üzerinde ise bir önceki senenin kontenjanını biraz (%2-%6 arası) artır.
Doluluk oranı %85’in altında düşerse bir önceki senenin kontenjanını bir miktar (%5-%10 arası) azalt.
Oldukça tipik bir miyop (sadece bir yıl geriye bakan) bir algoritma. Bu mehter adımları ile 2019’da geldiğimiz nokta 2015’tekinin aynısı idi. Eğer seneye toplam kontenjan %10 azaltılırsa, yine 2015’e dönmüş olacağız! Umarım artık kontenjan belirlerken yıllık dalgalanmalara bakmayız ve 450.000’in üzerine bir daha çıkmayız (hatta 400.000’e düşeriz).

Bu sene ne olacak?
Mükemmel fırtına üniversitelerin neredeyse tamamını vurdu. Şimdi gözler ek yerleştirmelere çevrildi. İlk ek yerleştirme sadece 180 puanın üzerinde almış olup yerleşememiş öğrencilere açık olacak. Geçmişe baktığımızda, bu ek yerleştirme ile yerleştirilen öğrenci sayısının çok yüksek olmadığını, hatta birçok okul için ilk turda yerleştirildiği halde kaydolmamış öğrencileri ancak dengelediğini görürüz. Dolayısıyla, bu ilk ek yerleştirmede önemli bir değişiklik beklemiyorum. İkinci ek yerleştirmede ise 170-180 arasında puan almış 250.000 civarı öğrenci için kontenjan belirlenecek. İkinci ek yerleştirmenin nasıl yapılacağı daha açıklanmadı. Tahminim ilk yerleştirmede oluşmuş olan taban sıralamalar göz önüne alınmayacak ve olabildiğince çok öğrencinin yerleşmesi için çaba gösterilecek. Tabii özellikle düşük doluluk görmüş olan vakıf üniversiteleri ek yerleştirmelerde kıran kırana bir mücadeleye girişecek ve reklam sektörünü sevindirecekler.
Kimler dolu, kimler boş?
Merkezi yerleştirme ile öğrenci alan 224 kurumdan sadece 17’si %100 doluluğa ulaşabildi. Bu grupta çoğunlukla devlette Mimar Sinan, Hacettepe, Galatasaray, Boğaziçi ve vakıflarda Koç, Sabancı, Bilkent gibi her durumda dolması beklenen okullar bulunuyor. Öte yandan tam 30 üniversite %50 doluluğun altında kaldı. Bu grupta çok sayıda KKTC ve diğer ülke üniversitesinin yanında devlet ve vakıf üniversiteleri de var. Örneğin Ardahan ve Esenyurt üniversiteleri %33 doluluğa bile ulaşamadılar. Bu grupta bana en şaşırtıcı gelen %42 doluluk ile ülkenin en eskilerinden olan Atatürk Üniversitesi oldu. Hep dolu görmeye alıştığımız bazı köklü üniversitelerimiz bile bu yıl dolmadılar. Örneğin ODTÜ %95’te, İTÜ %93, Ankara %90, İstanbul %84, Selçuk %83, KTÜ %82’de kaldılar.

Durum vahim
Vakıf üniversiteleri için durum yukarıdaki tabloda göründüğünden daha da vahim. Örneğin beğendiğim bir üniversite olan İstanbul Kent Üniversitesi için doluluk %34,6 olmuş. Fakat bütçe açısından bakıldığında bu oran yanıltıcı çünkü dolan kontenjanlar tam burslu kontenjanları! %50 burslu 197 kontenjanın sadece 6’sı dolmuş. %25 burslu 714 kontenjanın ise 195’i dolmuş. Bu üniversite öğrencilerden almayı planladığı katkı payının sadece %23,5’unu alabilecek. Bölüm bazında bakıldığında durumun vahameti iyice netleşiyor. Beslenme ve Diyetetikte 9 tam burslu kontenjanı dolarken 46 kişilik %25 burslu kontenjanına bir kişi bile yerleşmemiş. Bu bölüm bu sene başlayacak öğrencilerden sıfır gelir elde edebilecek. Aynı durum Çocuk Gelişimi, Ebelik, Fizyoterapi ve Rehabilitasyon bölümleri için de geçerli! Gelecek için önemli olduğunu düşündüğüm Sağlık Bilimleri Fakültesinin %100 burslu 62 kontenjanı tam dolarken %25 burslu 333 kontenjanına sadece 6 öğrenci yerleşmiş. Fakülte 395 öğrenci beklerken 68 öğrenci gelmiş (%17) ve 250 tam ücretli karşılığı gelir beklerken, 4,5 gelmiş (%1,8). Bu mali portrenin üniversitenin arkasındaki vakfı zorlaması kaçınılmaz. Birçok vakıf üniversitesi benzer bir durumda.

Dolan programlar
Genel doluluk son zamanların en düşük seviyesinde olsa bile tam dolan bölümler hala var. Burada toplam kontenjanı en az 1.000 olan bölümlere odaklanıyorum. Eğitim fakültelerinde %100 dolu olan bölümler Fen Bilgisi, Sosyal Bilgiler, İngilizce, İlköğretim Matematik ve Sınıf Öğretmenliği. Özel Eğitim ve Okul Öncesi Öğretmenliği de neredeyse tam dolmuş. Anlaşılan, adayların eğitim fakültelerine olan ilgisi bu sene sadece 20.000 öğretmen atanmış olmasına ve atanmayı bekleyen öğretmen sayısı 1 milyona yaklaşmasına rağmen hala güçlü. Tam dolan diğer iki program Veterinerlik ve Eczacılık. Bunların yanında şu programlar en az %95 doluluğu yakalamış durumda: Bilgisayar Mühendisliği, İngiliz Dili ve Edebiyatı, Türkçe Öğretmenliği, Diş Hekimliği, Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık, Hukuk, İngilizce Mütercim ve Tercümanlık, Ebelik, Hemşirelik ve Turizm Rehberliği.

Hukuk ve Tıpta açıklar
Hukuk’ta denizin bittiği birkaç yıl önce belli olmuştu. YÖK birkaç yıldır bir yandan vakıf üniversitelerinde dolmayan kontenjanları azaltırken diğer yandan devlette yeni Hukuk fakülteleri açarak Hukuk eğitiminde devletin ağırlığını artırmaya çalışıyordu. Son yıllarda toplam kontenjan 16.000 civarında dolaştı durdu. Bu yıl Hukuk’ta doluluk %97 oldu. Tam 464 kontenjan boş kaldı. Bunun 172’si vakıflarda, 282’si KKTC’de ve 10’u devlette. Tıp’ta ise bu sene 17.276 kontenjanda %98 doluluk görüldü. Devlet üniversitelerinde boş kalan 10 kontenjan KKTC uyruklulara ayrılmış olan kontenjanlar. Fakat vakıflarda toplam 270 kontenjan boş. En fazla boş kontenjanı olan okullar Aydın (53), Altınbaş (40), Okan (39) ve Haliç (33). Tahminim YÖK’ün artık Tıp’ta da kontenjan eksiltmeye gideceği yönünde.

Dolamayan programlar
En az 1.000 kontenjana sahip bölümler arasında doluluk oranı en düşük olanları %19 ile Egzersiz ve Spor Bilimleri ile %22 ile Rekreasyon. Adayların bu bölümlerin gelecekteki önemini anlayamadığını düşünüyorum. Sosyoloji, Felsefe ve Arkeoloji ’de doluluk %50’nin altında kalmış. Yıllardır kontenjan fazlası olduğunu yazdığım bir bölüm de Siyaset. Program adında “siyaset bilimi,” “kamu yönetimi,” ve “uluslararası ilişkiler” geçen programların toplam kontenjanı 21.564 iken doluluğu %54’te kalmış. Bu alanda doluluğu en düşük program %33 ile Kamu Yönetimi. Benzer bir şekilde, program adında “Ekonomi” veya “İktisat” geçen programların toplam kontenjanı 16.696 olurken, dolulukları %51’de kalmış. Bu alanda doluluğu en düşük program ise %37 ile Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri. Umarım YÖK bu iki dev alanda ciddi kontenjan kısıtlamalarına gider. Mühendislik programlarının toplam kontenjanı 70.000’e yakın ve ortalama doluluk oranı %86. Doluluğu en yüksek olan büyük mühendislik programları sırasıyla Bilgisayar (%99), Kimya (%94), Yazılım (%93), Endüstri (%93) ve Elektrik-Elektronik (%89) olurken, en düşükleri ise İnşaat (%68), Biyomedikal (%70), Gıda (%71) ve Çevre (%74) olmuş.

Öğrencisiz sınıflar
Merkezi yerleştirme ile devlet üniversitelerimizde öğrenci yerleştirilen 4.916 program var. Bunların tam 123 tanesine hiç öğrenci yerleştirilmemiş. Sadece A harfi ile başlayan üniversitelerden örnekler: Afyon’da 41 kişilik Lojistik Yönetimi sınıfı bomboş. Aksaray’da 20 kişilik Biyoloji, Amasya’da 50 kişilik Şehir ve Bölge Planlama, Ankara’da 30 kişilik Süt Teknolojisi, Ardahan’da 20 kişilik Felsefe, Artvin’de 40 kişilik Peyzaj Mimarlığı ve 25 kişilik İşletme, Atatürk’te ise Çevre Mühendisliği (15), Toprak Bilimi ve Bitki Besleme (25), Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri (40), Su Ürünleri Mühendisliği (20), Tarla Bitkileri (25), Tarımsal Biyoteknoloji (20) ve Tarımsal Yapılar ve Sulama (20) sınıfları da bomboş. Sorun boş sınıflarla sınırlı değil. Benim hem Kanada’da hem de Türkiye’de bulunduğum birçok okulda seçmeli dersler için en küçük sınıf kapasitesi 7 olarak belirlenmişti ve 7 kişiden küçük dersler açılmazdı. Şu anda 4.916 programın tam 778 tanesinde programa başlayacak öğrenci sayısı 7’nın altında. Bu çok net bir kaynak israfı.

En yüksek kontenjanlar
Yukarıdaki tablodaki 20 alan, toplam lisans kontenjanın neredeyse yarısını oluşturuyor.

Notlar:Siyaset grubunun içine dahil olan 4 program: Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi, Uluslararası İlişkiler, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler, Kamu Yönetimi.
İlahiyat’ın içine İslami İlimler de dahil. İşletmeye Uluslarası Ticaret ve İşletmecilik de dahil.
Ekonomi grubuna dahil olan programlar: İktisat, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri, Ekonomi, Ekonometri.

Birkaç gözlem:Kontenjanı en yüksek iki alanın siyaset ve ilahiyat olmasını ülkemizin geleceğe yönelik istihdam planlamasından çok vatandaşlarımızın ilgilendiği alanlar ile açıklanabilir. Bu iki alanda da ciddi kontenjan balonları oluştuğunu düşünüyorum. Örneğin, Uluslararası İlişkiler programının 86 üniversitede olması gerekli mi? Bu programlarda Gümüşhane ve Çankırı üniversitelerine sıfır öğrenci, Kırklareli, Osmaniye ve Yozgat’a ise birer öğrenci, Kastamonu, Aksaray ve Avrasya’ya ise ikişer öğrenci yerleşmiş. Bu üniversitelerde Uluslararası İlişkiler bölümünü açanların ne düşündüğünü merak ediyorum. Adayların ne düşündüğü ise net--görünen o ki, YÖK ve üniversite yönetimlerinin hatalarını adaylar düzeltiyor. İlahiyat ise en yüksek doluluğa sahip olan program olma özelliğini bu yıl da korumuş. Bu alanda diploma alanlara istihdam yaratmak için özel çaba sarfeden bir iktidar olmaması durumunda mezunların ne yapacağını merak ediyorum. Öte yandan bu sene ilk defa olarak bu programda kontenjan boşlukları oluşmuş olmasını da ilginç buluyorum.

Kanımca bu tablodaki programların birkaçı hariç tümünde kontenjanların aşağıya çekilmesi gerekiyor. Tüm programlarda kontenjan planlamasının ülkenin (ve dünyanın) gelecekteki ihtiyaçlarına ve istihdam beklentilerine göre yapılması gerekirken, benim gözlemim doluluk oranlarına bakarak kontenjan planlaması yapıldığı. Bunu yanlış olduğunu her yazımda belirtiyorum; bir kere daha belirtmekten zarar gelmez diye düşünüyorum.

Doluluk detayları
Bakalım doluluklar hangi üniversitelerde ne seviyede.
Gözlemler:
2015’ten bu yana devlet üniversitelerindeki en düşük doluluk seviyesine ulaşılmış. 2018’de alarm veren boşluk oranı %15 iken bu yıl oran %21’i geçmiş.
Geçmişte devlet üniversitelerindeki doluluk oranı yüksek olurken vakıfların doluluk oranı düşük olurdu. Bu sene aradaki makas büyük ölçüde kapanmış ve en düşük seviyesine ulaşmış.
KKTC toplam kontenjanı 2015’ten bu yana 14.000’den 10.000’e indirildiği, diğer ülke kontenjanı da 2.000’den 800’e indirildiği halde, doluluk oranları hep %50 civarında gerçekleşmiş.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Erhan Erkut Arşivi