
Aytuna Tosunoglu
Barışçıl Boykot
Satın almama, hizmet almayı tercih etmeme özgürlüğü diyerek kelimeleri lastik gibi çekmenin uzatmanın bir anlamı var mı... Boykottur, bunun adı. Üstelik en etkili sivil direniş araçlarından biri olma özelliğini yüzyıllardır korumaktadır.
İktidarın buna değdi, şuna değmedi yoluyla atadığı bakanlardan Ömer Bolat’ı her şey yolunda intibaını yaymak için ve belli ki birinin önüne kattığı dört tekerli alış-veriş arabasını marketin boş koridorlarında iteklemesini gördük. Raflarda yer alan ürünlerin göz hizasında olanlarını gelişigüzel topladı; pil, kuru maya, donmuş döner, temizlik bezi…
Azgın Azınlık
Çok da haksızlık etmemeliyim, Ömer Bolat’ı kırk yıl öncesinden tanırım. İkimiz de Avrupa Birliği (o zaman adı Avrupa Ekonomik Topluluğu) konusunda çalışan bir vakıfta görevliydik. Aşırı derecede terbiyeli, bir o kadar da iddialı bir arkadaşımızdı. Benimle yabancı dil konusunda iddialaşırdı. Onda gelecekte “iyi yerlere” geleceğinin sinyali vardı, işte bende o yoktu. Yukarıdan birilerinin demesiyle markete gittiğini ve bize “azgın azınlık” demek zorunda kaldığını(!) düşündüğüm Ömer Bolat’ın amatörce iteklediği alış-veriş arabasında yazılı kaynakların demesiyle üç bin liralık ürün varmış. Galiba ayrıca “cebinde bir lirası olan markete gitsin, alış-veriş yapsın” mealinde bir şeyler demiş. Eskiden de espri yapmayı bilmezdi. Neyse…
Biz konumuza dönsek daha iyi olur.
Erken Seçim
Son on yılda iktidar her kesimden halka çok haksızlık yaptı. Elimizde olan ve barışçıl bir eylem olan boykotu yapmamıza engel olmaya çalışmaları sonuçsuz kalacaktır. Parayı çok seven iktidar yandaşlarına doğrudan ekonomik baskı oluşturmak yanı sıra ulusal ve uluslararası kamuoyu yaratarak talebimizi yerine getirmesini sağlamak demokratik bir haktır. Talebimiz her yerde aynıdır: Hak, hukuk, adalet ve erken seçim.
Şimdiye kadar hükümetin kendisini hiçbir şekilde baskı altında hissetmemesi halkın ses çıkartmamasına bağlı olarak tek taraflı özgürlük yaşamasındandır. İktidarın kendisi için çizdiği yol haritasının hiçbir noktasında kamu yararı yoktur. Sürekli zenginleşen iktidara yakın grupların gelirlerini de içine alacak şekilde boykot etme ya da onların tercih ettiği söylemle “satın almama özgürlüğümüzü kullanma” durumundayız. İktidar yandaşlarının ekonomik zarara uğradıkları gün gibi ortadadır ki unutmayalım henüz bir tek gün boykot gerçekleşmiştir (ürünlere dair boykotları bu yazı içine almadım). Kabul etseler de etmeseler de boykot bir toplumsal farkındalık yaratmıştır. Bizlerin birlik içinde ve barışçıl bir eylemle hareket ediyor oluşu bizi güçlendirirken, iktidar ve yandaş grupların asabını bozmuştur ve bozacaktır da.
Ne İstediğimiz Belli
Tarihsel pek çok örnek göstermektedir ki barışçıl boykotlar hükümet politikalarını halkın lehine değiştirme konusunda önemli bir araçtır. İşte bizler de halk olarak bunu istiyoruz: İktidar erken seçim kararını hemen, şimdi almalıdır. Demokratik yolla ve sandıktan çıkmayarak sahneden inmeleri gerekmektedir.
Demokratikleşme süreçlerinin hem tetikleyicisi hem de taşıyıcısı olan “satın almama özgürlüğünün kullanımı” genişleyerek devam etmelidir.
Bir günse bir gün. Satın almama özgürlüğü.
Ta ki haksız hukuksuz hapiste tutulanlar dışarı çıkartılana ve o seçim sandığı önümüze gelene kadar.