
Uğur Ergan
İmamoğlu, batı dünyası ve karakter meselesi
Haksız ağır vergi cezalarıyla adeta çökerek yarattıkları kendi medyalarının yayıncılığı da yalan üzerine kurulu.
İktidar medyasına göre, tutuklanan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu için ABD ve Batı dünyası suskunmuş. Hukuka aykırı şekilde diploması iptal edilen, gizli tanıkların tuhaf ve muğlak ifadeleriyle tutuklanan İmamoğlu’nu Batı önemsemiyormuş.
Batı için önemli olan Erdoğan’mış. Konjonktür öylesine Türkiye’den yanaymış ki, bu nedenle AB Türkiye’yi gözden çıkaramıyormuş. Nedeni de- kendi uydurdukları yalana göre- Avrupa’nın güvenliğini ve savunmasını sağlamada Türk askerine çok büyük görevler verilecekmiş, bunun karşılığında da Türkiye’yi AB’ye alacaklarmış. Vize çilesi bitecekmiş.
Aç tavuk kendini buğday ambarında sanırmış ya…
Avrupa’dan gelen tepkilere ne gazetelerinde, ne de televizyonlarında yer verecek cesaretleri olmadığı için, kendi uydurdukları yalanlara, kendileri gibi halkın da inanmasını istiyorlar. Aslında kendileri de inanmıyorlar ama iktidara yaranmak için birbirleriyle yarışarak inanıyorlarmış gibi yapıyorlar.
Neymiş efendim, başta Almanya ve Fransa olmak üzere hiçbir AB ülkesinden tepki gelmemiş. Oysa gelen tepkileri yazmaya kalksalar, kimse okumadığı ve birkaç ölüm duyurusu dışında ilan alamadıkları için 16-18 sayfa çıkan gazeteleri yetmez.
O zaman kısa kısa soralım.
- İmamoğlu’nun tutuklanması nedeniyle Berlin Büyükelçisi Gökhan Turan’ın Almanya Dışişleri Bakanlığı’na çağırılıp ağır sözlerle uyarıldığını ayrıntısıyla yazabildiniz mi?
- Almanya’dan Başbakan, Dışişleri Bakanı ve tüm kabine adına Hükümet Sözcüsü’nün sert ifadeler içeren tepkilerinden bahsedebildiniz mi?
- Aynı şekilde Fransa’dan, İngiltere’den, İtalya’dan yapılan açıklamalara yer açtınız mı?
- Avrupa Komisyonu, Avrupa Parlamentosu, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, Türkiye Raportörü, başta başkentler olmak üzere birçok Avrupa şehri belediye başkanlarının tepki açıklamalarını duyurdunuz mu?
- Türkiye’ye seyahat uyarılarını görebildiniz mi?
Avrupa gazetelerinde yayınlanan, “Cumhurbaşkanı Erdoğan uzun zamandan beri hizmete hazır bir yargı oluşturdu, orduyu ve polisi 'temizledi,' medya özgürlüğünü kısıtladı. Onun hedefi: Otokratik bir Türkiye… Bugünlerde İstanbul'daki gösterileri ziyaret ederseniz, kimin ayaklandığını fark edersiniz: Kaybedecek çok az şeyi olan gençler, öğrenciler ve cumhurbaşkanı tarafından yıllardır kamu sektöründen uzaklaştırılanlar. Ayrıca hiperenflasyon karşısında muazzam bir refah kaybına uğrayan orta sınıf da var… Milyonlarca kişi Erdoğan'ı artık meşru bir devlet başkanı olarak değil, bir hükümdar ve nihayetinde CHP'nin deyimiyle bir darbeci olarak görüyor” ifadelerini içeren yorumları aktardınız mı okuyucuya veya izleyiciye?
Ha, şunda haklısınız; soykırımcı faşist İsrail yönetimine açıktan destek veren, Filistinlileri Gazze’den sürmekte kararlı olan, Gazze’yi tatil beldesine dönüştürme hayalleri kuran, başkalarının toprağına göz koyan, artık “Manyak ve deli” tabiri bile yeterli görülmeyen ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin “Türkiye’nin iç meselesi” diye geçiştirdiği doğru.
İsrail’e verdiği desteğe rağmen, Ceyar’a benzetip “Her şeyi para, güç, maddiyat falan ama yine de kayıtsız bir tebessüme yol açabiliyor” diye sevimli göstermeye çalıştığınız Trump’tan, İmamoğlu meselesini geçiştirdiği için keyif almanız da, sanırım sokağa çıkan milyonlara karakterinizi göstermeniz açısından yeterli.